Diyarbakır’ın merkez Bağlar ilçesinde bir büfe, işyeri sahibi ve oğlunun içeride olduğu esnada kimliği belirsiz kişiler tarafından kundaklandı. İşyeri sahibi ve oğlunun kendilerini dışarıya atarak kurtardığı kundaklama olayında, işyeri küle döndü.
Edinilen bilgilere göre Şeyh Şamil Mahallesi 807. Sokakta bulunan bir büfe saat 03.00 sıralarında kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından kundaklandı. Kundaklama esnasında işyerinde bulunan işyeri sahibi ve oğlu kendilerini dışarıya atarak alevlerden kurtuldu. Kısa zamanda büyüyen yangın, işyerinin bulunduğu apartmana sıçradı. İtfaiyenin müdahale ettiği yangın söndürülürken apartmanda bulunan 6 daire yangından zarar gördü.
İşyerinin kundaklandığı esnada oğlu ile birlikte işyerinde uyuduğunu dile getiren büfe Sahibi Aziz Baran, yangına itfaiyenin geç müdahale ettiğini ileri sürerek tepki gösterdi.
İşyerinin kundaklandığını ifade eden Baran, “Gece işyerinde oğlum ile beraber yatıyorduk. Saat 03.00 sıralarında oğlum bana işyerinin yandığını söyledi. Dönüp baktığımda her taraf yanıyordu. Can havliyle oğlumla beraber kendimizi dışarı attık. Ardından polise ve itfaiyeye haber verdik. İtfaiye ve polis yangından yarım saat sonra geldiler. İtfaiye daha bir şeye bakmadan yangının elektrik kontağından çıktığını ileri sürdü. Benim yerim kundaklandı. Yangın yanıcı maddeden çıktı. Çünkü yangının çıktığı yerde ne elektrik ne de priz var.” dedi.
Yangını fark etmemeleri durumunda oğluyla beraber yanacaklarını söyleyen Baran, “Burada birilerine göz yummadığım için benim işyerimi hedef aldılar. Burada birilerinin kızlara laf atmasına, hırsızlık yapmasına ve esrar içmesine izin vermedik. İşyerimi kimin kundaklandığını bilmiyorum.” ifadelerini kullandı.
“Bu nasıl insanlıktır, bana bunu reva görenlere hakkımı helal etmiyorum”
Son olarak yetkililer ve hayırseverlere yardım çağrısında bulunan Baran şöyle konuştu: “Ben burada kimseye zarar vermedim. 10 çocuğum var bu işyeri ile yağımda kavruluyordum. Sıkıntımız çok büyük. Bu nasıl insanlıktır. Bana bunu reva görenlere hakkımı helal etmiyorum.” (M. Hüseyin Temel, Emrah Deniz – İLKHA)