Doğruhaber
Elazığ da 14 yıl önce özel harekât timlerince gece yarısı Hüseyin Sarıağaç`ın evine baskın yapıldı. Baskın esnasında evde eşi ve üç çocuğu da vardı. Özel harekât timlerince Hüseyin Sarıağaç`a hiç bir uyarı yapmadan direk ateş açılarak katledildi.
Hüseyin, Hasan`ın küçüğüydü. Çok geçmemişti abisinin hunharca katledilmesinin üstünden.
Ne karanlık günlerdi o günler. Devlet aygıtı arkasına gazeteci çetelerini de alarak, korkunun puslu havasında bir halkı sindirmiş ve Şeyh Sait kıyamı gibi bir daha ayakta durmaya çalışan bir avuç dindar Kürt halkını eze eze yok etmek istemişti. Öyle ya “birkaç yıla kadar kimse adınızı bile anmayacak” dememişler miydi?
Ne gerekiyorsa yapılmalıydı. Ayakta kalan olmamalı, erkekler müebbet zindanlarda çürürken geride kalan aileleri zillet içinde başları eğik, yüzleri kara yaşamalıydı.
Yakalanan her Müslümana öylesine kara çalınıyordu ki komşuları da bu iftiralara şaşıyordu. Artık yakalayıp cezaevine atmak istemiyorlardı ve bu yüzden de direk infaz etmeye karar vermişlerdi.
Hasan, evinde infaz edilmişti ve aynı kader Hüseyin`i de bekliyordu. Hüseyin Kerbelada şehit edildikten sonra esirler kervanı Şama vardığında Müslüman halk onların Ehl-i Beytten olduğunu anlayınca başlarına ne topraklar serpmişlerdi.
Tarihe ibretle bakmadıkça tekerrür etmeye devam edecek. İmam Hüseyni şehit edenlerin torunları bin yıldır Necef çöllerinde kendilerini affettirmek için Kerbela ziyaretçilerinin ayaklarına varlıklarını seriyorlar.
Şeyh Sait kıyamına sukut edenler, alkış tutanlar nicedir tarihin karanlık sayfaları arasında gizlenmeye çalışıyorlar.
Ve Hüseyin Sarıağaç…
Yaralı kalp, dertli gönül, kara sevda, şehadet aşığı yağız delikanlı…
Ailenle birlikte namluların hedefinde, cahillerin dilindeydin. Seni nişangâh yapanlar bu gün fare deliklerinde gizleniyor. Ama tarih hala ibretle okunmuyor. Unutuluyor... Unutulmasın diye eşinin tanıklığını paylaşıyoruz…
Hüseyin Sarıağaç`ın eşi Özlifet Sarıağaç, 2002`deki olay gecesini ve sonrasını gazetemize anlattı. Olayın etkisini hala üzerinde taşıyan acılı eş yaşadıklarını ağlayarak anlatırken o geceyi tekrar yaşar gibiydi. Özlifet Hanım, yaşadıkları acıları, polisin eve nasıl baskın yaptığını, cenazeyi almaya giden acılı babaya polislerin hakaretlerini ve kendilerine yapılan haksızlıkları anlattı.
POLİSLER HİÇBİR ŞEY DEMEDEN ATEŞ ETMEYE BAŞLADILAR
Özlifet Hanım, “Olay perşembeyi cumaya bağlayan gece yaşandı. Hüseyin o gece gelip beni uykudan kaldırdı. ‘Kalk` dedi. Gözümü açtığımda giyinmiş ayakta bekliyordu. ‘Ne oldu` dedim. Odadan çıktı ben de onun peşinden gittim. Biz konuşurken birden kapımız kırıldı. Kapıyı kırdıktan sonra hiçbir şey demeden ateş etmeye başladılar. …” dedi.
Polislerin eşini vurduktan sonra ‘teslim olun` diye bağırmaya başladıklarını anlatan Özlifet Hanım, “Çocuklar silah sesleriyle uyandıktan sonra bağırmaya ve ağlamaya başladılar. Polisler ara ara ateş etmeye ara verip tekrar başlıyordu. Oğlum ‘anne, anne ben ıslandım!` dedi. Meğer o da yaralanmıştı. Bir ara ayağa kalktım, kapının önüne geldim. Hüseyin`e seslendim. O esnada nerden geldiğini bilmediği bir kurşun bana da isabet etti, yaralandım. Ayakta duramayıp geri çocuklarımın yanına gittim. Çocuklarıma sarılarak öylece bekledim. Hüseyin kapının önüne gelip, ‘Hakkın helal et, ben gidiyorum` dedi. O da yaralanmıştı. Aksayarak dış kapıya doğru yürüdü kapının önünde yere yığıldı. O yere düştükten sonra ‘teslim olun` diye bağırdılar” diye konuştu.
EŞİM ALLAH YOLUNDA ŞEHİT OLDU
Eşinin İslam için mücadele ederken şehit olduğunu ve bununla şeref duyduklarını anlatan Özlifet Hanım, “Ahlakı çok güzeldi, çok yumuşaktı ama sinirlendi mi onun karşısında kimse duramazdı. Eşim İslam için mücadele edip, şehit olmuşsa bu bizim için şan ve şereftir ki Allah`ın izniyle öyledir. Bu yolda insanın niyeti neyse, mücadelesi de odur. O bu yolda şehit oldu. Allah şehadetini kabul etsin.”
Cesaret ve heybeti ile İslam düşmanlarının rüyasını kaçıran Şehit Hüseyin Sarıağaç, 5 Temmuz 2002 yılında perşembeyi cumaya bağlayan gece Elazığ`daki evine polislerin baskın yapması sonucu katledildi.
Analar ne yiğitler doğurdu, şehadetiniz kutlu olsun ey Hasan ve Hüseyin!