Türkiye ile İsrail arasında yürütülen müzakerelerin ardından mutabakata varıldı. Türkiye`nin şart koştuğu ablukanın kaldırılması söz konusu değilken, aksine Türkiye`den giden yardımlar Aşdod limanında İsrail `lilere teslim edilecek. Bunun İsrail  ablukasını resmen tanımak olduğunu söyleyen İHH Yönetim Kurulu Üyesi Av. Gülden Sönmez İLKHA`ya konuştu.

“Mavi Marmara saldırısından bu yana Türkiye-İsrail  müzakerelerinde abluka ana şartlardan bir tanesiydi. Gelinen noktada ablukanın kalkması gibi bir durum söz konusu değil” diyen Sönmez; “Gazze`ye uygulanan ambargonun, Türkiye lehine kısmen hafifletilmesi gibi bir sonuçla karşı karşıyayız. Yani Türkiye`den gidecek insani yardım gemilerinin Aşdod limanına götürülerek İsrail `e teslim edilip, İsrail  tarafından Gazze`ye ulaştırılması gibi bir mutabakattan bahsediliyor, bu gerçekten çok üzüntü verici bir sonuç.” ifadelerin kullandı.

Sönmez; “Mavi Marmara`nın amacı Gazze`nin özgürleşmesiydi.  Her devletin, her halkın  hak sahibi olduğu gibi amaç, Gazze`nin kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan özgürce seyahat ve ticaret serbestisi içerisinde, kendi ihtiyacını görmesiydi. Gazze`nin en önemli problemi özgürlük problemi. Gazze`nin kendi kendine yetecek şekilde, ablukanın tamamen kaldırılıp özgürleşmesini sağlamak durumundayız. Mavi Marmara giderken de hedefi buydu. Mavi Marmara`dan sonra her yıl organize ettiğimiz Gazze ablukasını kırma girişimlerinin hedefi de bu. Gazze 2005 yılında İsrail  işgalinin son bulmasıyla beraber özgürleşti.”

‘Türkiye ablukanın kaldırılması yönünde bir şart koşmuştu ancak…`

Gazze`nin de karadan, denizden, havadan seyahat ve ticaret özgürlüğünü kullanabilmesi gerektiğini ifade eden Sönmez; “İsrail  kendi güvenliğini gerekçe göstererek, Gazze`yi bir işgal toprağı gibi görüp, abluka altında tutuyor. Türkiye-İsrail  müzakerelerinde, Türkiye ablukanın kırılması üzerine bir şart koşmuştu ancak, her iki tarafın da açıklamış olduğu mutabakat metnine baktığınız zaman, Gazze ablukasının aynen devam ettiğini, sadece Gazze`ye uygulanan ambargonun, yani malzeme miktar ve nevine bakarak geçiş izninin Türkiye lehine kısmen hafifletildiğini görüyoruz. Bu sonuç maalesef Türkiye`nin resmi olarak Gazze ablukasını tanıması anlamına geliyor.” cümlelerini kullandı.

Sönmez; “Aşdod limanı üzerinden İsrail `e yardım malzemesi götürüp, teslim edip bir de bu süreci hukuki bir metne bağlama konusunun, Gazze için çok büyük bir dezavantaj oluşturacağına inanıyoruz. Biz İHH olarak ve Mavi Marmara misyonu olarak, Mavi Marmara`yı Filistin meselesinin bir parçası olarak görüyoruz ve Gazze ablukasının kırılması için de çalışmalarımız, girişimlerimiz devam edecek, yardımlarımızın devam etmesi gibi. Türkiye ise insani yardım malzemesi götürebilir. Bunun Gazze`ye elbette nefes alacak faydası olacaktır. Buna diyecek bir şeyimiz yok. Ama Gazze ablukasının hiçbir şekilde bir anlaşma metnine bağlanmasını kabul etmiyoruz ve Filistin mücadelesine zarar vereceğini düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.

‘Türkiye ile İsrail  arasında imzalanan anlaşmadan, kimse memnun değil`

İHH, Şehit yakınları ve diğer Mavi Marmara yolcularının Türkiye ile İsrail  arasında imzalanan bu anlaşmadan memnun olmadıklarını dile getiren Sönmez; “Mağdurlar ve şehit aileleri özellikle davaların pazarlık konusu yapılmasını, abluka kırılmadan, kaldırılmadan Türkiye ile İsrail  arasında Mavi Marmara üzerinden bir anlaşma yapılmasına karşı çıkıyorlar. Özellikle davaların bir bağış karşılığı düşürülmesi var ki, bu esasen şehit ailelerinin isyan ettiği bir konu. Mesele tazminat değil, bir Yahudi vakfının açacağı bir fona 20 milyon dolar gibi bir bağışı aktaracağını söylüyor. İsrail  böylelikle tazminat ödememiş olacağını ve İsrail  askerlerinin davalardan korunacağını söylüyor ama İsrail  bir şey daha söylüyor, diyor ki; ‘bu 20 milyon doları, şehit aileleri ve diğer tüm mağdurların açmış olduğu tüm davaların düşürülmesi şartıyla, vereceğim` diyor. ‘Bunu yapmadığı sürece bu parayı ödemeyeceğim. ‘Türkiye Cumhuriyeti meclisinden bir kanun çıkarsın, bütün İsrail  askerleri ve siyasiler hakkında açılmış ve açılacak bütün davalardan vazgeçildiğine dair bir kanun çıkarsın. Bu kanunla beraber bu parayı ödeyeceğim` diyor.”

Sönmez son olarak, “İsrail bir taraftan ‘uluslararası sularda öldürürüm, parasını öderim` küstahlığını yapıyor. Bir taraftan askerlerini garantiye alıyor. Bir taraftan da hakaret eder gibi, sadaka verip diyor ki; ‘davalarınızdan vazgeçeceksiniz.` Biz hiçbir davamızdan vazgeçmeyeceğiz. Meclisten böyle bir kanun da çıkarılamaz. Ancak af getirip çıkarabilirler. Af çıkarmak için de bu sanıklar hakkında mahkemenin karar vermesi gerekir. Şahsa özel af çıkarılmaz. Kaldı ki hiç kimsede İsrail `li katilleri affedecek bir teklifi o meclise getiremez. O mecliste de görüşü ne olursa olsun hiç kimse böyle bir affı oylamaz. O yüzden açıkçası, bizim davalarımız devam eder. Şehit aileleri de davalarının düşme şartıyla verilecek trilyonlar bile olsa da böyle bir sadakayı hakaret kabul edip, kabul etmezler ve davalarından da vazgeçmezler.” ifadelerini kullandı.  (Mehmet Tahir Özsoy/Selman Yıldız-İLKHA)