VAN - Yaşanan 7,2 ve sonrasında meydana gelen 5,6`lık depremlerin çok ağır bir şekilde vurduğu Van ve çevre köylerini gezen Batman Mustazaf-Der Heyeti, deprem bölgesi izlenimlerini anlattı. Heyet adına konuşan Dernek üyesi Hacı Süleyman Yarar, Van`ın genel durumuna bakıldığında Van`ın adeta hayalet bir kente döndüğünü, geceleri dolaştıklarında gördükleri bu kapkaranlık şehrin içlerini burktuğunu belirterek, "Hiçbir binada ışık yok. Şehir adeta terk edilmiş. Her evden bir kişi ya kalmış ya da kalmamış. Binalar her ne kadar dışarıdan bir şey yokmuş gibi görünse de içeriden baktığımızda binalar tam bir harabeye dönmüş. Barınılacak gibi değil" dedi.
 
Dışarıya Giden İnsanlarında Rahat Olduğu Kanısında Değiliz
Sürekli olarak devam eden artçılar ve kış şartlarının çok ağır geçiyor olmasının, insanların durumunu daha da zorlaştırdığına değinen Yarar, "Dolayısıyla insanlar şehir dışına gidiyorlar. Tabi bu kolay bir durum değil. Bir insanın burada kalması ne kadar zor bir durum ise dışarıya gitmesi de ondan daha zor bir durum. Dışarıya giden insanların da rahat olduğu kanısında değiliz. Bir memleketi terk ederek yabancı bir beldeye gidip oraya yerleşmek ve yeniden bir hayata ısınmak kolay bir şey değildir. Mustazaf - Der olarak bizler, burada yaşayan halkımızın, içerisinde bulunduğu zor şartları yerinde görmek, dertlerini dinlemek ve sıkıntılarına ortak olmak adına buraya geldik. Bu vesileyle mahalleleri, ilçeleri, köyleri ve merkezde bulunan aileleri ve çarşı esnafını dolaştık. Gördüğüm kadarıyla bu büyük bir moral oldu" dedi.
 
Yaşanan Bela ve Musibetin Ne Kadar Umumi ve Büyük Olduğunu Gördük
Van`da yaşananların dışarıdan izlendiğinde hakikatin tam olarak anlaşılmadığı inancında olduğunu ifade eden Yarar, "Yaşanan bela ve musibetin bu kadar büyük olduğunu tahmin etmiyorduk. Ancak gelip gördüğümüzde yaşanan bela ve musibetin ne kadar umumi ve büyük olduğunu gördük. Bu bizi çok üzdü. Mesela, buraya gelmeden önce hayret ediyordum. Acaba bu kadar çetin bir durum mu var ki Hz. Ömer Camii gibi bir cami halen ibadete açılmamış diye. Oysa gelip baktığımızda gerçekten caminin hali içler acısı. Gerek içerde gerekse dışarıda tam bir yıkım söz konusu. Caminin her tarafında dökülmeler ve dağılmalar var" dedi.
 
5 Gündür Kendilerine Ekmekten Başka Bir Şey Gelmemiş
Gittiğimiz her yerde büyük bir sevgiyle karşılandık diyen Yarar, "İnsanlarımıza gitmiş olmamızın kendilerini mutlu ettiğini gördük. Gitmemizin onlar için bir moral olduğunu gördük. Devlet kurumlarının, yetkililerinin ve STK`ların bu biçare insanlara gitmelerinin kendileri için ne kadar önemli olduğunu hissettik. Ancak biz şunu da gördük. Köylüler Valilikten şikâyetçi olduklarını dile getiriyorlar. Sadece valilik değil. Bu güne kadar belediyenin kendilerine gelmediğini dile getiriyorlar. Yardımların kendilerine ulaştığını ancak gelen yardımların yetersiz olduğunu belirttiler. Bir köylü, 5 aile olduklarını ve kalabalık bir nüfusa sahip olduklarını, ancak buna rağmen kendilerine sadece 2 konteynır verildiğini belirtti. Başka bir köylü ise 5 gündür kendilerine ekmekten başka bir şeyin gelmediğinden şikâyet ediyordu. Genel anlamda gözlemlediğimiz kadarıyla deprem yaraları daha tam olarak sarılmış değildir" diyerek bunun asıl nedeninin ise Erciş`te yaşanan yıkım sonrası oraya yönelen devlet erkânının Van`ı ikinci planda tuttuğu ya da Erciş depreminin Van`da yaşanan felaketi gölgelemesi olduğunu belirtti.
 
Hükümetin Burada Çok Ciddi Bir Konut Edindirme Hamlesi Yapması Lazım Bir toplumun, içine düştüğü ağır bela ve musibetlerden kurtulması için Tevekkül ruhunun önemli olduğuna işaret eden Yarar, "biz Van halkında bu ruhu gördük. Ancak, sadece bununla da olmaz. Takdir edersiniz ki bir bölgeye insanların yönelmesi ve orada hayatlarını devam ettirebilmeleri için öncelikle barınmaları sağlayacak ev ve işlerinin olması lazım. Burada birçok ev yerle bir oldu. Dolayısıyla, hükümetin burada çok ciddi bir konut edindirme hamlesi yapması lazım. Dışarıya giden insanların buraya tekrar dönebilmeleri için burada daha cazip bir imkan sunulması lazımdır. Yoksa bu şartlarla Van`ın kalkınması daha uzun zamanlar alacaktır ki bu durumda Van`a yazık edilmiş olur" tespitinde bulundu.
 
Asıl Eksik Olan Manevi Eksikliktir
Van`da en büyük eksikliklerden birini ise manevi eksiklik olduğuna işaret eden Yarar, "Bir de gerçekleri görmek lazım. Birçok insanımızın hayati bağlamda, ihtiyaçları karşılanmış. Ancak bana göre asıl eksiklik manevi eksikliktir. Eğer maneviyat noktasındaki eksiklikler giderilmiş olsa, birçok insanımızın bu günkü şikâyetleri belki de kalmayacaktır. Ancak bu bela ve musibeti atlatma adına manevi olarak maalesef bir şeyler yapılmadığını görüyoruz. Bu hususta insanlarımızın ihtiyaçlarının karşılanmaması bu tür sıkıntıları doğuruyor. Bu gün yapılacak tek şey, insanlarımız arasında ayırım yapmaksızın onlara yardım elini uzatmak ve manevi noktada duyulan eksikliklerin giderilmesini sağlamaktır" önerisinde bulundu.
 
Bizleri Yekvücut Bir Hale Getiren ve Bir Arada Tutan Unsur İslam`dır
Şırnak Uludere`de yaşanan katliama da değinen Yarar, Bölgenin sorunlarının ve yaşam şartları göz önünde olduğunu ve bu sorunların çözümü isteniyorsa İslami bir çözümün referans alınması gerektiğine işaret etti. Yarar, " aramızda ortak bir payda olan İslam olmayınca, sizin de gördüğünüz gibi yıllardır bu sorunlar çözülmedi çözülmez de. Bu topraklar üzerinde yaşayan Kürd`üyle Türk`üyle Laz`ıyla Çerkez`iyle bizleri yekvücut haline getiren ve bir arada tutan unsur İslam`dır, ümmet anlayışıdır. Siz kalkar ümmet duygusunu ortadan kaldırır ve yaptığınız bu zulmü hamiyet duygusuyla diğer insanlara dayatırsanız olacak olan şey de ortadadır. Ümmetin olmadığı bir toplumda ırklar ve grupların, kavmiyetin, aşiretin çarpıştığı bir ortamda, herkesin ben dediği bir ortamda siz bu sorunun çözümlenmesini nasıl beklersiniz?
Uludere de katledilen insanların 80 TL için bu tehlikeli bölgede dolaşmalarının altında yatan nedenin fakirlik ve ekmek parası olduğunu belirten Yarar, "Demek ki bu insanlar bu paraya ihtiyaç duyuyorlar. Bir insan böyle bir işe başvuruyorsa, demek ki bu insanlar sıkıntı yaşıyor, yokluk yaşıyor. Bunun sorumlusu da bu halk değildir. Bu insanların ekmeklerini kazanacak bir imkanı olsaydı niçin böyle bir işe başvurmuş olsunlar. Bu sıkıntıları görme adına devlet bir adım atmıyor ise bu anlayış sakat bir anlayıştır" dedi.
 
Müslüman Kürt Halkı Köklerinden Koparılmaya Çalışılmıştır
Olaylar esnasında PKK`nin hayatını kaybeden insanlar üzerinde siyaset yapmasının kabullenilemez olacağını belirten Yarar, "örgütün bunun üzerinde siyasi bir şov yapması ve akan kanı, bölgede dönen kirli siyasete alet etmesi kabul edilebilecek bir durum değildir. Yıllardır bölgede ırkçılık yapılmış ve Müslüman Kürt halkı köklerinden koparılmaya çalışılmıştır. Evet, Müslüman köklerinden koparılmaya çalışılmıştır ki inşallah bu oyunda bir gün geri tepecektir. Ha şunu söyleyeyim ki; bu zihniyetin temsilcileri olan insanların yaşanan bu olaya ne kadar üzüldüğünü ise yaptıkları basın açıklamalarında attıkları kahkahalar da gördük ve halen de görüyoruz. Onun için halkımıza diyoruz ki bu zihniyetin sizinle ortak hiçbir noktası yoktur. Zira siz, İslami bir kök üzere büyüyen bir ağaçsınız. Sizin kökleriniz Şeyh Said`ler, Ahmedi Xani`ler, Feqi Bateyi`ler, Mevlana Xalid`ler ve ta Selahaddin Eyyubilere uzanan Bediüzzaman`la dünyaya nam salan bir silsiledir. Bizim Leninlerle Stalinlerle maolarla işimiz bu güne kadar olmadı olmayacaktır" diye konuştu.
 
Bu katliamın üstünün örtülmemesi gerektiğini hatırlatan Yarar, "Devlet bu katliamın arka planını bir an önce ortaya çıkarmalı özür dilemeli ve bu mazlum halkın haklı taleplerine artık kulaklarını tıkamamalıdır" çağrısında bulundu.
(Fikret Özkan - İLKHA)