■ RİYAD MAKAEV – DOĞRUHABER/ANALİZ
SURİYE
Suriye`deki iç savaş ve çatışmalar Ramazan ayında da hız kesmedi. Ramazan ayının ilk haftasında Suriye`de aralarında kadın ve çocukların da olduğu 224 sivil yaşamını yitirdi. Suriye`de Ramazan nasıl geçiyor dersek işte gayet açık, savaş ile geçiyor. Suriye`de bu sene “Ramazan`a özel Müslüman” olmaya çalışanlar çok az. Oradaki bizim din kardeşlerimiz bize “Müslüman olunuz ve bizi bu durumdan kurtarınız” diye her gün haykırıyorlar. Maalesef duyan ve işiten yok. Çünkü Müslümanların gözleri var görmezler, kulakları var duymazlar ve dilleri var hiç bir şey söylemezler. Parçalara ayrılmışlar kendilerini yok etmeye izin vermişler.
Ramazan`da Suriye`de çocuklar ölüyor, aileler dağılıyor ve zUlüm tüm hızıyla devam ediyor. Suriyeli kardeşlerimize eski kullanılmayan elbiseleri toplamak, erzak dağıtmak veya maddi destek vermek tabi ki güzel bir şey. Ancak, bu gerçek anlamda onların istediği yardım değil. Onlar erzak, giysi, mülteci statüsü istemiyor, ülkesinde barış ve huzur istiyorlar. Biz ne yapıyoruz, adeta bayram edercesine yardımlaşma kampanyaları, kermesler düzenliyoruz. Ramazan`da daha yoğun yapıyoruz bunu. Dedik ya “Ramazan`a özel Müslüman” olmak. Suriye`deki tek sorun Esed. Bugün Esed`i durdurmaya gücü olan veya cesareti olan adam bulamadık şu koca dünyada.
ÖZBEKİSTAN
Orta Asya Cumhuriyetlerini anlatan yazılarımızda Özbekistan`daki İslam düşmanı ve Özbeklerin diktatörünü anlatmaya çalışmıştık. Bu Ramazan`da da kendini “güzel kararlarıyla” gösterdi. İslam Kerimov, Özbekistan`da toplu iftarları yasakladı. Teravih namazlarını sadece belli camilerde kılmalarına izin verdi. Kırsal yerlerde Ramazan daha güzel yaşanırken şehirlerde önem verenler az bulunuyor. Özbekistan`da oruç tutmak her an “radikalizm” olabilir. İnsanlar gerçekten tedirgin.
LÜBNAN
Lübnan`ın başkenti Beyrut`ta Burc el-Beracine Mülteci Kampı bulunmakta. Orada senelerce yaşayan Filistinli mülteciler var. Suriye`deki savaşı ile birlikte bu kamp şimdi Suriyeli mültecilerini de barındırıyor. Yardım kuruluşlarının en yoğun ilgi gösterdiği yerdir. Adeta “Kara Borsa” her türlü insan da bulabilirsin ve her istihbarattan ajan da. Bu kampı kapatmak için uğraşan yok. Senelerce mülteciler yaşar kampta. Neden, sorumlusu kim, neden Filistinliler kamplarda yaşıyor, sebebi ne diye, ilgileneni yok. Yardım toplayalım Filistinlilere diyen ağabeylerimiz var. Her daim “yardım… yardım…” derler. İsrail`e ise hiçbir şey demezler… Neden desinler ki İsrail Filistinlileri mülteci durumuna düşürerek yardım kuruluşlarına çalışacak ortamlar yaratıyor. Yardım etmeyelim demiyorum, yardıma muhtaç duruma düşen Müslümanların asıl problemlerini çözmeye yoğunlaşalım demek istiyorum.
GAZZE
Gazze dendiğinde artık “Mavi Marmara” aklıma geliyor. O kadar gündem yaptılar ki Gazze`yi unutturdular ve onun yerine Mavi Marmara`yı oturttular. Yeter, ayıptır vallahi yeter. Gazze ağlıyor, Müslümanlar perişan biz hala “Mavi Marmara” diye kaldık. Hakkınızı İsrail`den almanız mümkün değil. Hak istenmez alınır! Ama İsrail`e dur diyebilen ve durdurmaya gücü olanı da bugün göremedim. İsrail istediğini yapıyor. Gazze`de değişen bir şey yok. Bu kadar mitinglere ve o kadar da yardım kampanyalarına rağmen Gazze`deki zulüm bitmedi. Kardeşlerimiz yine zor durumdalar. Demek ki yaptıklarımız ya yanlış veya az. Hesap yapıp, yapmış olduğumuz hareketlerimizde değişiklikler yapmamız lazım. Klasik hareketler bir netice vermiyorsa başka yöntem bulunması gerekir.
DOĞU TÜRKİSTAN
Çin büyük devlet, kimse karşı koyamaz! Çin istediğini yapar ve yaptıklarında haklıdır! Uygur Müslümanları yine zulüm altında daha önceki yazımızda söylediğimiz gibi Çin hükümeti Uygur Müslümanlara oruç ve namazı yasakladı. Tüm dünya seyredip kalıyor. Biz haber olarak veriyoruz. Din özgürlüğü düşünce özgürlüğü için “mücadele” verenler, Çin söz konusu olunca susuyor. Türkiye dünya Müslümanlarının lideri olma yolunda çıkışlarını yaparken daha ciddi adımlar atmalı diye şahsi acizane düşüncelerimi ifade etmek istiyorum. Klasik Ramazan programları ve yardımlaşma faaliyetlerinin yanında bir de ciddi Müslümanların bir nebze de olsa rahatlayıcı siyasi çıkışları ve yaptırımlar ortaya koymaları gerektiğini düşünüyorum.
Siyasi iktidarlar oyunlar oynarken, artık Müslümanların dayanacak gücü kalmayacak. İslam âlemi bu Ramazan`a da annelerin çığlık sesleriyle çocukların bağırışlarıyla girdi.
Suriye, Libya, Irak, Yemen, Filistin, Çeçenistan, Özbekistan tüm âlem-i İslam kan ağlıyor. Artık tuğla üzerine bir tuğla koymanın zamanı gelmedi mi? Hep yapılması gerekenlerini konuşarak konuşuldukları yerde bırakıyoruz. Bundan sonra da yapmaz isek büyük bir bela geleceğinden korkarım. Allah (C.C.) demiyor mu bize : “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?” (Saff/2) İmam Mehdi`yi beklerken, biz de bir şeyler yapmak zorundayız. Hiç olmaz ise bir zemin hazırlayalım. Birbirimize farklı isimler vererek daha fazla bölünmeyelim. Hepimiz bir olalım ve Müslüman olalım. O zaman Allah`ın rahmeti ve bereketi de üzerimizde olacak. Gerçekten çok zor bir dönemden geçiyoruz, Allah yar ve yardımcımız olsun…