Cumhurbaşkanı Erdoğan, veda turlarına başlayan ABD Başkanı Obama'nın beklentileri karşılamaktan uzak bir politika izlediğini söyledi. Erdoğan, “Obama'nın ilk ziyaret ettiği ülkelerden olmamız, bizleri umutlandırmıştı. Ne yazık ki beklentilerimiz tam olarak gerçekleşmedi. Ortadoğu konusunda Obama'dan çok daha kararlı bir duruş bekledim. Ekonomik alanda, dış politikada beklentiler tam gerçekleşmedi” dedi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, efsane boksör Muhammed Ali'nin cenaze töreni için gittiği ABD dönüşünde kendisini takip eden gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

"OBAMA BİZİ UMUTLANDIRMIŞTI"

ABD'de seçim sürecine girildi. Obama dönemindeki Türkiye-ABD ilişkilerini nasıl değerlendirirseniz?

Sayın Obama görevi devraldığında Türkiye'nin de ilk ziyaret ettiği ülkelerden biri olması, bizleri çok umutlandırmıştı. Hatta salt bir stratejik ortaklık değil, biz bir model ortaklık oluşturalım demiştik. Model ortaklık ile Türkiye-ABD ilişkileri çok farklı bir konuma yükselecek diye düşündük. Ne yazık ki beklentilerimiz tam olarak gerçekleşmedi. Ekonomik alanda hatta geriledik, ileri gidemedik. Dış politikada da beklentiler tam gerçekleşmedi.

"OBAMA VERİLEN SÖZLERİ TUTAMADI"

Örneğin Obama, Ortadoğu'da devraldığı Irak meselesini çözeceğini, oradan tamamen çıkacağını söylemişti. Çıkmaya çıktı ama Afganistan'a geçti. Hakeza söz vermiş olmasına rağmen Guantanamo meselesini çözemedi. Verilen sözleri tutamadı...

"O FOTOĞRAF BİZİ ÜZÜYOR"

Suriye ve Irak olayında ne yazık ki hep birlikte çok güçlü bir varlık ortaya koyamadık. Kendilerine, “DAİŞ terör örgütüne karşı ortak mücadelede biz varız, ne gerekiyorsa biz yaparız. Yeter ki PYD ile YPG ile iş yapmayın” dedik. “İşte onlar DAİŞ'e karşı savaşıyor” falan diyorlar. PYD/YPG'nin DAİŞ'e karşı savaşmasının sebebi orada yarın yeni bir yapılanmanın olmasını sağlamaktır. Onlara yaptıkları silah yardımlarının yarısını DAİŞ'e kaptırıyorlar. Bir bakıyorsunuz Amerikan askerlerinin kollarında YPG amblemleri; tutmuşlar onlarla gayet samimi fotoğraflar veriyorlar. Tüm bunlar benim ülkemde tabiatıyla ABD'ye karşı ciddi bir infiale neden oluyor. Bütün ikazlarımıza uyarılarımıza rağmen de bahsettiğim durum hala devam ediyor. Bu durumlar bizleri tabii ki üzüyor.

MUHAMMED ALİ'NİN CENAZESİNE KATILMAMA NEDENİ...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünya boksunun efsane ismi Muhammed Ali'nin perşembe günü ABD'nin Louisville kentinde düzenlenen cenaze namazına katıldıktan sonra Türkiye'ye döndü.  Erdoğan ikinci törene katılmama nedenini açıkladı.

"MAKSAT HASIL OLDU"

Bizim dünyamızda ayrı bir yeri var. Allah ona rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşallah. Bir Müslüman olarak dini görevimizi yerine getirdik. Cuma günü yapılacak olan tören, daha ziyade genel bir anma etkinliği biçiminde bir tören olacak denildi. Bunu öğrenince, Perşembe günü cenaze namazının kılındığı törene katılmakla maksadın hasıl olduğunu düşündük. O nedenle burada daha fazla kalmadan dönelim istedik.

'CENAZE NAMAZI SONRASI KALMAYA GEREK DUYMADIK'

Bizim buraya gelişimizdeki birinci neden, dini vecibemizi yerine getirmekti. Dini törenden sonra orada yapılacak merasim netleşmemişti. Hatta o programdan önce defin işleminin olup olmayacağı bile belli değildi. Siyasi liderlerin katılımına dair bir şeyden de söz edilmedi. Böyle bir şey olsa kalıp ikili temaslarda da bulunma imkanı olabilirdi. Bu da olmadığı için dönmenin daha isabetli olacağını düşündük. ‘Ülkemiz hassas bir dönem içerisinde, orada fazlasıyla yapılacak işlerimiz var' diyerek, dönmeyi tercih ettik.

"KILIÇDAROĞLU'NA ATILAN MERMİ"

CHP lideri Kılıçdaroğlu'na mermi atılması olayı ile ilgili 'keşke yaşanmasaydı' yorumunda bulunan Erdoğan, 'Tabii ki gönlümüz böyle bir şeyi her halükârda arzu etmez, istemez. Keşke öyle bir şey olmamış olsaydı.Fakat tabii ki siyasetçi de nerede ne konuşacağını gayet iyi bilmeli. Tahrikler tepkiye yol açabilir. Etki-tepki meselesi. Yani siz, hele hele böyle şehitlerimizin arka arkaya geldiği bir dönemde, toplumun hassasiyetlerini göz ardı ederseniz, bu toplum size tepki verir.' ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın açıklamaları şöyle;

Terörle mücadelede askerin yetkisini artıran ve onları hukuki güvence altına alan yasa tasarısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Operasyonlar sırasında ortaya çıkan bazı gerçeklikler oluyor. Yasal düzenleme de ortaya çıkan ihtiyaçlara istinaden yapılıyor. Amaç, askerimizin, polisimizin, köy korucumuzun kendilerini çok daha güvende hissetmelerini sağlamak. Belki 10, 15 sene sonra, herhangi bir askerimiz, polisimiz, köy korucumuz, yasal anlamda bazı karşıt saldırılara maruz kalmamalı.

'KOMİSYON VURGUSU YAPSAYDI İFADE YUMUŞATILMIŞ OLURDU'

“BU zat (CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu) biliyorsunuz bu safhaya gelmeden önce de benzer açıklamaları yapmak suretiyle, terör örgütünün arkasında olduğu siyasi partiyle adeta eş hareket eder duruma girmişti. Eş hareket eder duruma girmesinden sonra, birçok yerde bazı eylemlerin olması bana göre bir başlangıç değil, bir sonuçtur, bir neticedir. Fatih'teki olay, bana gelen bilgilere göre, şehitlerimizin oradaki yakınlarının tavrı. Tabii ki gönlümüz böyle bir şeyi her halükârda arzu etmez, istemez. Keşke öyle bir şey olmamış olsaydı. Keşke yani orada böyle bir boş kovanın konması yaşanmasaydı. Yapılanı tasvip etmek mümkün değil. Fakat tabii ki siyasetçi de nerede ne konuşacağını gayet iyi bilmeli. Tahrikler tepkiye yol açabilir. Etki-tepki meselesi.Yani siz, hele hele böyle şehitlerimizin arka arkaya geldiği bir dönemde, toplumun hassasiyetlerini göz ardı ederseniz, bu toplum size tepki verir. Toplumu tahrik etmemek lazım. Siyasilere düşen de budur. Fakat orada, bir gün önce yapılan açıklamalar, şehit yakınlarını tahrik etmiş olmalı. Televizyondaki açıklamaları ben de dinledim. ‘Biz PKK'lı mahkûmları da ziyaret ederiz, DHKP-C'li mahkûmları da ziyaret ederiz'den kastedilenin, cezaevleri ile ilgili insan hakları komisyonu üyelerinin ziyareti olduğu iyi belirtilse, ifade yumuşatılmış olurdu. Ama ‘Parti olarak ziyaret ederiz' ifadesini kullandığınız zaman olay tamamen provoke edildi. İfade provoke edildi. Mesela yardımcısı onu çeviriyor. Yani bu, o gece o yayını yapan TV'de de dinlendi. Daha sonra diğer TV'ler de aynen alıntı yapmak suretiyle bunu yayınlamış oldular. Burada, anamuhalefette istikametini kaybeden bir siyaset anlayışı olduğunu görüyoruz. Bu, tabii ki iyi bir gelişme değil. Temenni ederim ki toparlanırlar.”