Bazı televizyon kanallarındaki evlilik programları çılgınlığına her gün bir yenisi ekleniyor. Bu durum ise toplum üzerinde olumsuz bir etki bırakırken, bu tür programların başta evlilik kurumunu, aile yapısını ve toplum ahlakını zedelediği için her kesim tarafından ciddi anlamda eleştiriliyor.

İslam dini ve toplumumuzda kutsal olan evlilik ve aile müessesenin çok kolay bir olguymuş gibi  insanlara tanıtılması, toplumun dinine, örf ve adetlerine ters düşen evlilik programlarının aile kurumunu olumsuz etkilediğini belirten uzmanlar, insanların evlendirilmek üzere programlara çıkarılmasının gençlere olumsuz örnek olarak yansıdığına dikkat çekiyor.

Televizyonlardaki dizilerde, evlilik programlarında ve gençlik programlarında evlilik ile ilgili kötü algılar oluşturulduğunu belirten Akademisyen ve KAGEM Gaziantep Şube Müdürü Zehra Ünal, hayatın en önemli tercihlerden biri olan evlilik gibi konuların insanların önünde tartışılmasının doğru olmadığını söyledi.

Bu tür programların toplumda mahremiyet algısını yok ettiğine dikkat çeken Ünal, konu ile ilgili İLKHA’ya değerlendirmelerde bulundu.

Fıtrata aykırı yapılan bütün davranışların, eğitimlerin ve medyadaki bazı programların insanlarda farklı bir algılama oluşturduğunu ifade eden Ünal, “Boşanma mevzusu ve aile mefhumu konuları, üzerinde konuşulması gereken ciddi konular. Fakat biz KAGEM olarak bu konularla ilgili üzerine çalışmalar yaptığımızda özellikle şu hususu görmekteyiz. Fıtrata aykırı yapılan bütün davranışlar, eğitimler ve medya ayağı insanlarda farklı bir algılama oluşturuyor.” dedi.

Özellikle evlilik ile ilgili, gençlere  kötü tecrübeler gösterildiğini belirten Ünal, “Bu kötü tecrübeler neticesinde evliliğe farklı bir bakış açısı sergilenmektedirler. Özellikle medya bu konuda gerçekten üzerine düşeni yapmak zorundadır. Çünkü yapılan dizilerde, evlilik programlarında, gençlik programlarında olsu,n evlilik ile ilgili kötü algılar oluşturulmaktadır. Halbuki Cenab-ı Allah bizleri bu fıtratta yaratmış. Evliliğin hem kadın hem de erkek için gerçekten çok güzel duyguların paylaşılacağı, hayatın paylaşılacağı bir ortam olarak belirlemiştir. Fakat günümüz dünyasında ise maalesef insanlarımız bencilleşmekte. Egolarını tatmin etmek için kendi duygularını bastırıp farklı farklı düşünceler içerisine girmektedir. Bu da evlilikteki saygıyı, sevgiyi ve fedakarlığı da maalesef yok etmektedir.” ifadelerini kullandı.

‘Fıtratımıza uygun yaşam biçimlerini tekrar inşa etmek durumundayız’   çağrısında bulunan Ünal, şöyle devam etti:

“Bizler özellikle eğitimli insanlar olarak bunun üzerine tekrardan eğilmeyi düşünmekteyiz. Çünkü fıtratımıza uygun yaşam biçimlerini tekrar inşa etmek durumundayız. Özellikle gençlerimizle alakalı evliliğin güzel tarafları, ince tarafları, insanı mutluluğa götürecek ve saadet kapılarını açacak bir kapı olduğunu tekrardan öğretmek durumundayız. Üniversite ve lise gençliği olsun bunun dışında kalan gençlerimizle ilgili analizler yaptığımızda görmekteyiz ki, evlilik bir yük, çoluk çocuk ayağa takılan bir külçeymiş gibi algılanmakta. Aileyi  özgürlükleri kısıtlanan bir kurum olarak görmekteler. Belli bir yaşa hatta çok uzun yaşa kadar evlenememekteler. Evlendiklerinde dahi fedakarlık ve güzel duyguları paylaşmak yerine, herkes kendi tarafına çekmekte. Bundan dolayı da hem geç evlenilmekte, hem evlendikten sonra da bu evliliği devam ettirecek sabrı gösterememektedirler. Bundan dolayı da boşanmalar günümüzde artmaktadır. Bizler tekrardan İslam’a dönüş yaparak özellikle vicdani alt yapımızı güçlendirerek fedakarlığı, duygusal bağlamda tekrardan gündeme getirerek bunları inşa etmek durumundayız.”

Ünal son olarak, “Bununla alakalı İslam dünyasına da baktığımızda  evliliğe,  özgürlüklerin kısıtlandığı ve kendini ifade edememe durumu gibi görüldüğü, çok evlilik mefhumunun gündeme getirildiği, küçük yaşta evliliklerin gündeme getirildiği gibi bir çıkmaza sokmaktalar. Diğer taraftan baktığımızda tamamıyla özgürlükçü, tamamıyla kimsenin kimseye karışmadığı ve tamamıyla o aile birliğinin olmadığı evlilikler görmekteyiz. Gençlerimiz bu her iki taraf arasında sıkışmakta. Hangisinin acaba daha doğru olduğuna dair bir fikir beyan edememektedirler.” ifadelerini kullandı. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)