HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanlığı, geleneksel hale gelen Diyarbakır`ın fethini, düzenlemiş olduğu “Fetha Amed” programı ile kutladı.
Merkez Yenişehir ilçesinde bulunan Seyrantepe Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen programa parti yetkilileri, STK temsilcileri, âlim ve kanaat önderleri ile halk katıldı. Salonun girişinde fakir ve muhtaçlar yararına açılan kermes yoğun ilgi gördü.
Şeyh Said, Said Nursi ve geçtiğimiz günlerde Bangladeş'te asılarak şehit edilen Cemaat-i İslami Partisi Lideri Motiur posterlerinin ve tevhit bayraklarının asıldığı etkinlikte sık sık tekbirler getirildi.
Programda günün anlam ve önemine binaen HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Sait Şahin ile HÜDA PAR Sur İlçe Başkanı Mahmut Akgül birer konuşma yaptı.
Muhammed Abdulhadioğlu'nun Kur`an-ı Kerim tilavetiyle başlayan etkinlik, Özlem Ajans sanatçılarının seslendirdiği ilahi ve ezgilerle devam etti. Etkinlikte ayrıca Diyarbakır`ın fethini konu alan bir sinevizyon gösterime sunuldu.
Programın açılış konuşmasını HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu yaptı.
“İslam`la şereflendikten sonra samimi bir şekilde İslam`a bağlanan atalarımız İslam`a ihanet etmemişlerdir”
Bütün insanlığın Hz. Muhammed'e muhtaç olduğunu dile getiren HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Tanrıkulu, Kürtlerin Bizans ve Sasanilerin döneminde zulümler gördüğünü söyledi.
Kürtlerin İslam`la şereflendikten sonra tarihin hiçbir döneminde elde edemedikleri mevki, makam ve kurdukları devletlerle İslam ümmetinin gönlünde yer edindiğini belirten Tanrıkulu, 639 yılında Diyarbakır`ın önüne gelen İslam orduları küçük bazı çatışmalar dışında şehri teslim aldığını hatırlattı.
“Kürtlerin en büyük ayırt edici özelliği İslam`a sahip çıkmalarıdır”
Tanrıkulu, “Diyarbakır`ın fethedilmesiyle birlikte aynı yıl Kürdistan`ın bütün toprakları ciddi bir mukavemet gösterilmeden fethediliyor. Bizans ve Sasaniler, Kürdistan topraklarını bir daha görmemek üzere terk ediyor. İslam`la şereflendikten sonra samimi bir şekilde İslam`a bağlanan atalarımız İslam`a ihanet etmemişlerdir. 20 yüzyılın başında Araplar, Türkler ve Farslar İslam`dan yüz çevirirken, bizim alim ve şeyhlerimiz İslam`a sahip çıkmışlardır. Tarih bu alimlerimizin yapmış olduğu şanlı kıyamlara şahittir. Osmanlıyı yıkmak için İttihad ve Terakkiciler, İslam ve şiarlarına savaş açtılar. Batıya, Ruslara, Fransızlara, İngilizlere karşı cephede şanlı bir şekilde savaşan halkımız rejim tarafından hain ilan edilmiştir. Türkiye`de yaşayan Müslümanlar ve Kürdistan`daki Müslümanlar, Kemalistler tarafından zulme uğramış ve yüz binlercesi şehit olmuştur. Asla boyun eğmemiş ve bugün de eğmeyecektir. Kürdistanı İslamsızlaştırmak, Kürtleri laikleştirmek için Kemalist sistem bir asırdır tüm güç ve imkânını sarf ediyor. Allah`a hamd olsun ki Kürtlerin en büyük ayırt edici özelliği İslam`a sahip çıkmalarıdır.” dedi.
“Kürtlere özgürlük getireceğini söyleyenler, Kürtleri cellatlara kurbanlık koyun gibi atmışlardır”
Kürtlerin Osmanlının yıkılmasıyla 4 parçaya ayrıldığını söyleyen Tanrıkulu devamla, “Kürtler en büyük zulmü batılılaşma adı altında batı idarecilerden aldılar. İran, Suriye, Irak ve Türkiye`de Kürtler en temel insani haklardan mahrum bırakılmışlardır. Ana dilde eğitim ve öğretimleri engellenmiş, Kürtçe konuşmaları yasaklanmış. Oysaki İslam düşmanlarına karşı beraber durmuşlardı. Gelen idareciler ihanet ettiler ve devam ettirmektedirler. 21`inci yüzyılda da Kürtçe konuşmanın, anadilde eğitimin olmadığı veya Kürtçenin ikinci resmi dil olarak kabul edilmediği bir zamanda yaşıyoruz. Allah`ın bütün insanlara vermiş olduğu en temel haklardan asla vazgeçmeyeceğiz. Kimse bu hakları alıncaya kadar bizi yolumuzdan döndüremeyecektir. Kürtleri İslam`dan uzaklaştıramayan batı ve Kemalist sistem, yerel işbirlikçi olarak kullanabileceği örgütler inşa ettiler. 40 yıla yakındır bu coğrafyada Kürtlere özgürlük getireceğini söyleyenler, Kürtleri cellatlara kurbanlık koyun gibi atmışlardır. Son süreç bunun örneğidir. Sosyalist örgüt buralarda yeşeremeyecektir. Bu topraklarda âlimlerimizin teri, şehitlerimizin kanı vardır. Bunlar oldukça kâfirler buraya hâkim olamayacaklar.” ifadelerini kullandı.
“Diyarbakır sadece Kürdistan`ın değil Anadolu`nun İslam`a açılışının da fethidir”
Şeyhmus Tanrıkulu'nun ardından Diyarbakır fethini konu alan şiirler okundu. Ardından HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Sait Şahin bir konuşma yaptı.
Diyarbakır'ın fethinin İslam'ın Anadolu`ya açılışı olduğunu ifade eden HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Şahin, “Bugün Diyarbakır`ın dışında İstanbul`un da fethini konuşuyoruz. 800 yıl önce Diyarbakır fethedildi. 800 yıl sonrada İstanbul fethedildi. Diyarbakır sadece Kürdistan`ın değil; Anadolu`nun İslam`a açılışının da fethidir. Diyarbakır`ın fethi aynı zamanda İstanbul`un da fethidir. İslam Diyarbakır`ı fethetti. Amed İslam`ın Diyarbakır`ı fethinden sonra Diyarbekir oldu. Sonra cumhuriyetle birlikte Diyarbekir, Diyarbakır`a dönüştürüldü. İsmi üzerinde oynanmak istendi. İsmi üzerinden İslam`la bağı koparılmak istendi. El Aziz`in -İslam`la şereflenen şehir- İslam`la bağı koparılmak istendi. Cumhuriyet şehirlerimizin ismi üzerinden İslam`la bağını koparmak istedi. Cumhuriyet sadece ismiyle değil bu toprakların halklarını baskıyla da koparmak istedi. Tarih üzerinden de İslam`la bağı koparılmak isteniyor. Diyarbakır ve Kürdistan`ın fethi üzerinden Kürtlerin İslam`la bağı koparılmak istiyor. Tarih hırsızları uydurdukları yalan tarihlerle Diyarbakır`ın fethiyle Kürdistan`ın fethiyle yalan tarihlerle Diyarbakır`ın İslam`la bağını koparmak istiyorlar.” diye konuştu.
“Kemalizm ve Apoizm aslında Kürtleri İslamsızlaştırmada kardeştir”
Diyarbakır'ın fethini bazı tarihçiler tarafından çarpıtıldığına dikkat çeken Şahin, “Mustafa Kemal`le ilişkili tarihçiler Diyarbakır`ın fethinden sonra yazılan kitaplarda yalan tarih üzerine bilgiler veriyorlar. Sözde Diyarbakır`ın fethi esnasında İslam orduları Kürtleri katletmiş diyorlar. Bununla, ‘Katliamla Diyarbakır fethedilmiş` diye kitaplar yazıyorlar. Kemalizm ve Apoizm aslında Kürtleri İslamsızlaştırmada kardeştir. Kürtlerin tarihini yalan üzerine bina etmekte Kemalizm`le ilişkili Kürt Kemalistler kitaplar yazmışlardır. Sosyalist düşünceye sahip olanlar bu yalanlar üzerinden Kürtlere propaganda yapıyorlar. 1300 yıldır yazılan kitaplarda hiçbir kitapta Müslümanların katliam yaptıklarını yazmıyor. Bırakın Diyarbakır`ı İslam orduları hiçbir yeri fethederken katliam yapmadı. Çünkü İslam orduları katliamla bir yeri fethetmez. İslam fetheder, küfür katliam yapar. İslam tarihinde katliam yoktur.” sözlerinin altını çizdi.
“Diyarbakır`ın fethi halkın hak ile buluşturulduğu bir fetihtir”
“Kemalizm ve Apoizm katliam tarihidir.” diyen Şahin, “Dersim, Zilan, Roboski, Sündüz Kemalizmin katliam tarihidir. Susa, Başbağlar, Dürümlü de Apoizmin katliam tarihleridir. Komünizm, sosyalizmin katliamları saymakla bitmez. Kamboçya`da Polpot denilen komünist şahsiyet 2 milyon insanı katletti. Komünizmin katliamları saymakla bitmez. Batı vahşeti Ruanda, Afrika ve dünyanın dört bir yanında katliamlarla doludur. Ama İslam`ın bir tek katliamı yoktur. İslam, şehirleri zalimlerin elinden alıp İslam`ın adaletine teslim etmiştir. Diyarbakır`ın fethi halkın hak ile buluşturulduğu bir fetihtir. Bizans`ın elinde olan, bölge Kürdistan`ın zalimlerin elinden kurtarılıp İslam`ın adaletiyle buluşturulan fetihtir. Bunların rahatsızlığı nedene geliyor. Kürtlerin İslamlaşmasından geliyor. Bunlar o dönemlerde de İslam orduları Diyarbakır kapılarına dayandıkları zaman Kürtlerin hain idarecileri Bizansla işbirliği yapıp İslam`la savaştılar. Kıblesi Bizans olanlar İslam ordularına karşı savaştılar. Dün kıblesi roma Bizans olanlar İslam ordularına nasıl savaştılarsa bugün kıblesi Moskova, Washington olanlar İslam`a saldırıp düşmanlık yapıyor. Dün Kürtlerin hain beyleri bugün de Rusya ve Amerika ile işbirliği yapıyorlar.” dedi.
“Diyarbakır`ın kıblesini Moskova, Ankara yapmak istiyorlar”
Kürtlerin İslamsızlaştırılmaya çalışıldığına vurgu yapan Şahin şöyle devam etti: “Kemalizm 90 yıl boyunca devlet gücünü kullanıp Kürtleri İslamsızlaştırmaya çalışıyor. Apoizm de 40 yıldır örgütün gücüyle Kürtleri dinsizleştirmek istiyor. Diyarbakır fethi Diyarbakır`ı Mekke ile kardeş yapmak için gerçekleşti. Diyarbakır`ın kıblesini Mekke yapmak istediler. Bunlar Diyarbakır`ın kıblesini Moskova, Ankara yapmak istiyorlar. Diyarbakır`ın kıblesini Ankara yapmak isteyenlere sesleniyorum. Diyarbakır`ın kıblesi asla Ankara olmayacaktır. Ancak Ankara Mekke`yi kıble edinirse Diyarbakır, Ankara ile kardeş olacaktır. Bunu böyle bilmeleri lazımdır. Diyarbakır`ın kıblesini Moskova yapmak isteyenler bilsin ki Diyarbakır`ın kıblesi asla Moskova olmayacaktır. Moskova`nın kıblesi Mekke olursa Diyarbakır Moskova ile kardeş olacaktır. Diyarbakır Mekke`yi kıble edinip Medine`yi kardeş edindi. Kim Diyarbakır`ı kardeş yapmak istiyorsa kıblesini Mekke`ye çevirsin. Kürtler İslam`la izzet, kimlik buldu. Millet olup tarih sahnesine çıktı. İslam`dan önce Kürtlerin ismi yoktur. Yetiştirdikleri şahsiyet yoktur. Ama İslam`la Kürtler millet oldular, izzet buldular. İslam`la Kürtler Selahattin`i Eyyubi`yi, Halid-i Şehrezorileri, Ahmedê Xanî, Şeyh Said, Said Nursî`yi yetiştirdi. İslam`la Kürtler şahsiyet bulup şahsiyet yetiştirdi. İslam Kürtlere zulmetti, katletti diyenler Kürtlerle İslam`ın arasını koparmak isteyenlerdir. Kürtler İslam`la şahsiyet bulurken aynı zamanda İslam`a her şeylerini feda ettiler. Dünyada Kürtler kadar İslam`a fedakârlık yapan çok az millet vardır. Bütün milletler devletleşme mücadelesi verirken Kürtler ‘Hâkimiyet-i Milliyet`lerini ‘Hâkimiyet-i Dinîye`ye feda ettiler. Kürtlerin geleneği feda geleneğidir. En değerli şahsiyetlerini feda etmişlerdir. Selahaddin-i Eyyubî feda geleneğinin mensubudur. Kudüs`ü fethedene kadar gülmedi. Bugün de Diyarbakır`ı fethetmek isteyen bilsin ki Diyarbakır`ın fethi İslam`ladır. Diyarbakır`ı özgürleştirmek isteyenler bilsin ki Diyarbakır`ın fethi İslam`ladır. İslam`dan başka Diyarbakır`ın fethi ve özgürlüğü yoktur. “
İnsanların İslam`dan uzaklaşmasıyla beraber huzurun kalmadığını dile getiren Şahin, İslam`dan uzaklaşınca adaletin bozulduğunu, huzurun kaçıp birliğin ve kardeşliğin dağıldığına dikkat çekti.
“Yeniden kardeşlik isteniyorsa, birlik ve huzur isteniyorsa bunun adresi İslam`dır.” Diyen Şahin, şöyle devam etti: “Şu da bilinsin ki geçmişte Diyarbakır`ın fethini yani İslam`ı bitirmek isteyenlerin karşısına Şeyh Said, Said-i Nursî dikildi. Bu gün de Diyarbakır`ın fethini yani İslam`ı bitirmek isteyenlerin karşısına Hüseyinler, Selahattinler, Yasinler ve Aytaçlar dikiliyor. Kürtlerin İslam için fedakârlık tarihi için gençlerimiz canlarını veriyor ve kendini feda ediyor. Buradan 29 Mayıs 2015`te Xanike`de şehit olan Abdulcelil kardeşimizi de şehadetini tebrik ediyorum.
“HÜDA PAR fethin ruhudur Kürdistan`ın huzurudur”
Şahin, “HÜDA PAR fethin ruhudur, Kürdistan`ın huzurudur. Türkiye`nin kardeşliği ve birliğidir. Bu topraklar huzur bulmak istiyorsa HÜDA PAR`ın temsil ettiği davada buluşmalı, mücadele ettiği çizgiye gelmelidir. Bugün de Kürdistan`da ve Diyarbakır`da İslam`la küfrün savaşı oldu. İslam bu topraklara huzur getirdi. Bölgenin Müslüman halkları birbiriyle savaşır oldular. Çatışmalı süreçler yaşanır oldu. Çatışmalı süreç mazlum halkın mağduriyetine mağduriyetler kattı. Gözyaşlarına gözyaşı kattı. Bizler bu çatışmaların bir an önce son bulup bu halkların ortak değeri olan İslam`ın adaletinin bu topraklarda tesis edilmesini istiyoruz. Örgüt çukur siyasetiyle Kürtlerin meşru taleplerini çalmıştır. Ama hükümet de çatışmalı süreci bahane edip Kürtlerin meşru taleplerinin üstünü örtmemelidir. Bu çatışmalar İslam`ın kardeşliğiyle son bulur. Aksi halde birileri bu meseleyi kaşımaya çalışacaktır.” ifadelerini kullandı.
Programda Kürtçe konuşma yapan HÜDA PAR Sur İlçe Başkanı Mahmut Akgül ise Kürtlerin Diyarbakır'ın fethi ile şereflendiğini belirtti.
“Sahabe ve Enbiyalarıyla meşhur şehri İslam`dan uzaklaştırmak istiyorlar”
“İslam tarihi kendisiyle beraber hidayet, aydınlık, kardeşlik ve adalet getirmiştir.” diyen HÜDA PAR Sur İlçe Başkanı Akgül şöyle devam etti:
“Kürt milleti zalim Sasani ve Bizans zulmü altındayken, cesetlerinden kuleler yapılırken, küçük çocukları kılıçtan geçirilirken İslam`la tanıştılar. Bu aydınlık bize gelmeden önce Sasaniler ve Bizans dönemlerinde zulüm ve ağır vergiler altındaydı. Allah bize Peygamber gönderdi. Bizler millet olduk. Diyarbakır`ın fethiyle birlikte ilim ve fenni merkezi oldu. Zalimler bizi sahabelerden uzaklaştırmak istiyorlar. Sahabe ve Enbiyalarıyla meşhur şehri İslam`dan uzaklaştırmak istiyorlar. Yüzlerce sahabenin mezarı şehrimizde metfundur. Şeyh Said`in şehadetinden sonra sahabelerden Hz Sasa`nın mezarı tahrip edildi. Bizleri sahabelerden koparmak istediler. Sadece Diyarbakır değil; Mardin, Urfa sahabe şehirleridir. Sahabeleri elimizden çıkarıp şehirlerimiz karpuz ve biber gibi başka şeylerle meşhur oldular. Her mahallede bir veli veya sahabenin türbesi vardır. Bunlar insanlarımızın arasındayken insanlarımız İslam`dan uzaklaşmadılar. Cumhuriyet döneminde bizleri sahabelerden uzaklaştırmaya çalıştılar. Hüseyin ve Said`lerin varisleri oldukça bu şehirden ezan ve tekbir sesleri düşmeyecektir. Bizler fazlasıyla bu meselelerin üzerinde durmalıyız. Bizler bu mirasa sahip çıkmazsak sahabelerle meşhur şehirlerimiz karpuzla meşhur olacaktır.”
Programda okunan coşkulu ilahilere bazı katılımcılar halaya durarak eşlik. Program yapılan duanın ardından son buldu. (M. Hüseyin Temel, Emrah Deniz - İLKHA)