Doğruhaber Haber Merkezi
Dünyadaki her şey burada başladı. Nuh`un gemisi burada toprağa indi ve buralar kutsandı. Dört mevsim kır çiçekleri pırıl pırıl akan çeşmeler, hayatın bütün renkleri bu coğrafyadan yayıldı yeryüzüne...
Ama bataklık sinekleri yüzyıllardır bu coğrafyayı kurutmaya çalışıyor. İnsanlardaki umudu alabilmek için nice katliamlara maruz bırakıldı mazlum coğrafyamız. Dün yaptıkları ile bu gün yapılanlar ne de çok benziyor. Tek tek veya topluca hedef gözetmeksizin katlediliyor Kürt halkı. Katliamcıların kimliği değişse de arkasındaki zihniyet hiç değişmiyor. Tetiği çeken eller bazen Kürtçe konuşuyor, bazen Türkçe, bazen Arapça… Ama hepsi bu bozkırları kurutmaya çalışıyor. Ama şehitlerin kanları onlar kudursa da bu vatanı yeşertmeye devam ediyor. İşte bu hafta kervana katılanlardan birkaç kesit…
BATMANDA BOMBALI KATLİAM
Yer Batman yıl 1995 25 Mayıs günü. Batman en acı günlerinden birini yaşıyordu. Hürriyet İlköğretim Okulu`nun yanı başında 4 köyün kullandığı bir minibüs durağına bırakılan bomba patlatılarak aralarında öğrenci, öğretmen, kadın ve yaşlıların olduğu 11 kişi hayattan koparıldı. Zalimce gerçekleştirilen saldırıda 16 kişi de yaralandı. Aradan geçen 19 yıla rağmen menfur saldırının üstündeki sır perdesi aralanmadı. Gün geçtikçe şüpheler derin devletin tetikçisi JİTEM`de toplandı. Ama bir sonuç alınamadı. Olayda şehid olanların ortak özellikleri ise İslami kimlikleriydi. Olayda yaralanan Şeyhmus Demir`in dilinden o günü dinleyelim.
“Dört köyün bağlı olduğu minibüs durağında büfemiz vardı. 25 Mayıs 1995 günü çok garip bir gündü, patlamadan önce şiddetli bir rüzgâr oldu. Tozdan göz gözü görmüyordu. Biz de büfeye girdik. İki misafirim de vardı içeride. Biri Hasan`dı, diğeri de Malatyalı bir öğretmen. Bir anda büyük bir gürültüyle bomba patladı. Büfede bulunan iki tüp de art arda patladı. Büfe tamamen parçalandı. Yanımdaki iki arkadaş şehid oldular. Benim de bütün vücudum yandı. O gün toplam 11 şehid verdik. Minibüs durağının başkanı Hüseyin ve oğlu Mehmet Emin Olcay`da şehid oldu. Şehid Hüseyin çok fedakâr bir insandı. Minibüslerden aylık maaş alırdı durumu iyi olmamasına rağmen tüm aylığını fakirlere, ihtiyaç sahiplerine dağıtırdı. Tek derdi İslam`dı, İslam için sürekli mücadele ediyordu. Zaten o bomba sırf bu yüzden bırakıldı. Tabi minibüs durağı olduğu için de herkes gelirdi, otururdu sonuçta topluma açık bir mekândı. Ben o patlamada bacağımı dizden aşağı kaybettim. Benim durumumda iki kişi daha vardı. Oğlum da o gün şehid oldu. İbrahim`im henüz 12 yaşındaydı. Çok zeki bir çocuktu, henüz 8 yaşındayken Kur`ân-ı Kerim`i hatmetti. Olaydan sonra kimse bizi sormadı. Ne olduğunu kimse söylemedi. O dönemlerde yüzü aşkın kişi tutuklandı. Suçsuz yere insanlar mağdur edildi. Olayı örtbas etmek için bunu yaptılar. Tek amaçları vardı, Müslümanları sindirmek, Müslümanları yok etmek. Biz tüm bunların Allah yolunda olduğumuzdan dolayı başımıza geldiğini biliyoruz. Bundan dolayı yaşantımızdan bir pişmanlığımız yok.
Her daim Allah`a hamd ediyoruz.”