■ Mehmet Tahir Özsoy – Ahmet Karakaş / İstanbul
Müslümanlar 21 Mayıs gecesinde Beraat kandilini idrak edecek. Mübarek gece hakkında gazetemize değerlendirmelerde bulunan Siyer Araştırmaları Kurucu Başkanı Muhammed Emin Yıldırım Hoca, Beraat gecesinin umumi bir af gecesi olduğunu belirtti. Muhammed Emin Yıldırım Hoca, “Böyle büyük bir af, büyük bir umumi beratın olduğu bir gecede, beraatı elde edebilmenin en önemli yolu güçlü bir muhasebe yapmaktır. Beraat gecesi inşallah beraatlarımıza vesile olacak, beraatı bize kazandıracak olan ameller de bellidir. Eğer iman yoksa hayatımızda, orada beraat yoktur.” dedi.
İşte Mübarek Beraat gecesi hakkında Muhammed Emin Yıldırım Hoca ile yaptığımız röportaj:
HOCAM BERAAT NE DEMEKTİR ?
Kur`an-ı Kerim`de Cenab-ı Hak ayların on iki ay olduğunu söylüyor. Bu on iki aydan üç tanesi, Efendimiz Hz. Muhammed`in beyanlarıyla da bizim dünyamızda farklı bir yeri ihtiva ediyor. Üç aylardan bir tanesi Recep Ayı, bir diğeri Şaban Ayı ve en son da içerisinde bin aydan daha hayırlı bir geceyi barındıran, Kur`an`ın da nazil olduğu Ramazan Ayıdır. Efendimiz Hz. Muhammed(SAV) çeşitli beyanlarıyla, bir rahmet mevsimi olduğunu söyler bugünlerin. Biz Recep ayını hemen ilk cumasında Regaip gecesi diye, isimlendirdiğimiz o güzel geceyle ihya etmeye başlıyoruz. Aslında Regaip gecesi, bir yönüyle bu güzel mevsimin, tabiri caiz ise besmelesi oluyor. Yine Recep ayı içerisinde 27. gece İslam tarihinin çok önemli bir hadisesi olan ve Efendimiz (SAV) verilmiş en büyük mucizelerden biri olan, Miraç ve İsra`nın yaşandığı bir zaman dilimidir. Onun arkasından gelen Şaban Ayının ortası Efendimiz (SAV) Nısf-ı Şaban dediği, Şaban Ayının 15. gecesi ise Efendimizin yine beyanları çerçevesinde, Berat gecesi olarak isimlendirilen gecedir. Berat; bir mahkemede elde edilen af kararı, o mahkûmiyetten kurtulma adına müjdeyi ihtiva eder. Aslında Efendimizin (SAV ) bazı hadislerine binaen bu geceye Beraat demesi, eğer gerçek manada tövbe ve istiğfar yapılırsa, gerçek manada Allah`ın rahmetini ve mağfiretini celp edecek bazı adımlar atılırsa, kulun beraatını kazanacağı bir gece, bir gün aslında bu, Onun için bu şekliyle isimlendirilmiştir. Biz Beraat Gecesi dediğimiz zaman, aslında umumi bir af gecesi demiş oluruz. Efendimizin beyanları çerçevesinde biz, o affa mazhar olma adına, aslında gayretlerimizin, bir yönüyle ibadetlerimizin, bir yönüyle muhasebe adına ortaya konulması gereken şeylerin, artırılması gereken bir gece demiş oluruz.
BERAAT GECESİNİN MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖNEMİ NEDİR?
Efendimiz (SAV ) bir hadisi şeriflerinde şöyle beyan buyuruluyor. Şaban ayının 15. gecesi oldu mu, Cenab-ı Hak dünya semalarına rahmetini indirir. Bugün af olmak isteyen yok mu onu affedeyim, benden bir şey isteyen yok mu, onun isteklerine cevap vereyim diye nida ettirir melekleriyle. Rabbimiz aslında bir yönüyle kullarını affetmek için çeşitli vesileleri onların önlerine seriyor. Bir yönüyle tabiri caizse bahaneler arıyor ki O rahmetini kullarına bir şekliyle duyurmuş olsun. Beraat gecesi de o rahmetin, bizlere ulaşmasının en büyük vesilelerinden bir tanesidir. Efendimiz (SAV) yine biz anlayalım diye, bir yönüyle dünyamızda bir yankı oluşsun diye, şöyle bir hadisi de beyan buyurur. “Öyle affedecek ki Cenabı hak, bu gece Kelp kabilesinin koyunlarının kılları adedince, insanları cehennemden azat edecek” yani beratlarını ellerine verecek. Özelikle Kelb kabilesi demesi, o günün dünyasında, koyunlarının çokluklarıyla bilinen bir kabile. Öyle olduğu içinde Efendimiz böyle bir mazhariyete sahip olduğunu beyan etmek için bunu söylüyor. Efendimizin (SAV) bizden yaptırmayı istediği şey, o umumi affın bir şekliyle içine girebilmek. Eğer gerçekten samimi bir biçimde tövbe ve istiğfarda bulunursak ki burada tövbe ve istiğfar kavramları üzerinde de bir cümle söylemek lazım. Tövbe; aslında fiili bir istiğfardır. İstiğfar ise; sözlü bir tövbedir. Dolayısıyla biz istiğfar dediğimiz zaman, sözle Cenab-ı Hakk`a karşı günahlarımızı itiraf edip af dilemiş oluyoruz. Tövbe ise, o günahtan yüz çevirerek sevaba yöneliyoruz. Dolayısıyla fiili bir karşılık ortaya koymuş oluyoruz. Bunları artırarak, bir yönüyle bu güzel geceden, istifade etme adına, bazı gayretler ortaya koymamız gerekir. Bazı âlimlerimize göre Efendimizden bu manada, açıkça bir beyan yok ama bazı âlimlerimize göre Kur`an`ın 44.süresi olan Duhan Suresinde geçen leylet-ül mübareke bu gecedir. Bu leylet-ül mübareke ile leylet-ül Kadir arasında da bir münasebet vardır. O münasebeti ulema şöyle ortaya koyar, Kur`an-ı Kerim olan aziz kitabımız Levh-i Mahfuz`dan dünya semasına berat gecesinde indirildi. İşte onun için o gece leylet-ül mübareke büyük bir mübarek gece olduğu ama daha sonra oradan da dünyaya Efendimiz(a.s.)`e, başta Hira`daki o süreç olmak üzere inmeye başladı. O da Kadir gecesinde oldu. İşte böylelikle de Kur`an`ın nüzulüyle bir ilişkisi olduğunu görüyoruz beraat gecesinin. Bütün bunları dikkate aldığımız zaman bu gecenin değerini, kıymetini, büyüklüğünü biraz daha olsun anlayabilmiş oluyoruz.
BU GECEDE HANGİ DUA VE İBADETLER YAPILABİLİR?
Tabi böyle büyük bir af, büyük bir umumi beratın olduğu bir gecede, bunu elde edebilmenin en önemli yolu güçlü bir muhasebe yapmaktır. Beraat Gecesi inşallah beraatlarımıza vesile olacak, beratı bize kazandıracak olan ameller de bellidir. Eğer iman yoksa hayatımızda, orada beraat yoktur. Eğer imanın bize yüklediği sorumluluklar ki, bunların en başında gelen sorumluluk imandan sonra, en büyük hakikat olan namaz, imanın ikiz kardeşi namazdır. Eğer namaz hayatımızda yoksa orada beraat yoktur. Emri bil maruf, nehy-i anil münker dediğimiz, sosyal sorumluluğumuz ki bu bir cihattır. Cihat adına bir şey yoksa hayatımızda, orada beraat yoktur. Kur`an`ımız beraatı nasıl kazanacağımıza dair bize ipuçlarını veriyor. Efendimiz(S.A.V.) de bu manada bize ipuçlarını veriyor. Bu gece ciddi bir muhasebe yapmalı, şimdiye kadar geçen geçmiş ama Allah`ın bize açtığı bu ömür sermayesini, bu ömür kredisini, bundan sonraki ömrümüzde, zamanımızda, daha iyi geçirmek için o yapılan yanlışları tespit edip eksikleri ortaya koyup bunları giderme konusunda bir azim ve gayret göstermemiz lazım. Belki de beraat gecesinin en önemli amellerinden bir tanesi bu. İkinci bir şey daha var elbette ki, bu gece Rabbimize yakarış adına, dua adına bazı şeyleri ortaya koymak, Aişe(R.a.) annemizin; ‘Kadir gecesine erişirsem bu gece nasıl dua edeyim ya Resulullah?` sorusuna Efendimizin verdiği bir cevap var ki, bazı âlimlerimiz o cevabın beraat gecesi için de nısfı Şaban içinde geçerli olduğunu söyler. Ve o günde o duanın yapılmasını ister. O dua da şudur; ‘Allahümmeke inne afuvvun, kerimun, halimun, tuhibbul afve, fağfu anni` ‘Allah`ım sen afuvsun, kerimsin, halimsin, affetmeyi seversin bizi de affet beni de affet.`
Burada affa mağfirete mazhar olma adına bir yakarış görüyoruz. Bugün İslam coğrafyaları kan ağlıyor, her tarafta zulüm altında olan kardeşlerimiz var. Doğuda, batıda, kuzeyde, güneyde… Her tarafta feryad-u figan var. Mescid-i Aksa`nın durumu ortada. Kudüs`ümüz işgal altında. Suriye`de her geçen gün yanan ve yok olan coğrafya gözler önünde. Irak yine öyle... Doğuda her gün hadiseler yaşanıyor. En son Dürümlü`deki elim hadise, insanın yüreğini parçalayacak düzeyde. Bunların hepsini hatırladığınız zaman, bir de bu ümmetten olmanın, İslam ümmetinden olmanın bize yüklediği bir sorumlulukla, dualarımızı bu kardeşlerimiz için yapmamız gerektiği adına da bir sorumluluk var. Belki bu geceyi dua ile muhasebe ile nafile ibadetlerle elimizden geldiğince Cenab-ı Hak`ka yaklaşma adına, vesileleri zorlamalı. Gündüzünde de oruç tutmalı ki, Efendimizin tavsiyesi gecesinin kıyamla, ibadetle, gündüzünün ise siyam(oruç)la geçirilmesi yönündedir. İnşallah en azından bu geceyi, bu şekliyle ihya etmiş oluruz. Belki de içimizden bir salih veya saliha kardeşimizin dualarına Cenab-ı Hak icabet eder de onu affettiği gibi, bizi de onların içerisine katıp o affa mazhar olmuş bahtiyar kullarından eyler. Ben onu temenni ediyorum ve dua ediyorum ki Cenab-ı Hakk`a, inşallah ümmet olarak hepimizin hem dünyevi hem uhrevi anlamda beratına vesile olsun.
Allah bizi gerçek manada o beraatlarını kurtuluş akçelerini sağ ellerinden alan bahtiyarlardan kılsın. Bizi bu dünyada, öncelikle zalimlerden beraat etsin. Kalplerimizi zalimlere ve zulme meyil ettirmesin. Çünkü zalime meyil ettiğimiz zaman, ateş bize de dokunacak. Allah, o ateşi bizlere dokundurmasın. Şuanda da İslam coğrafyalarının dört bir tarafında yanan o ateşleri söndürecek, o rahmetini inşaallah bizlere indirmiş olsun.