Başörtüsü mağduru, genç bacım sözlerine şöyle devam etti; "Biz" dedi, "Başını açan ve açmayan, perukla okula devam eden ve okuldan atılmayı tercih eden tüm başörtüsü mağduru arkadaşlarımızla güç birliği ederek bir platform oluşturduk. Sesimizi, bizi duymak istemeyenlere duyurmak için, gözyaşımızı, görmek istemeyenlere göstermek için yola düştük. Cemaat ve grup taassubunu bir kenara bırakarak her çizgiden ve ekolden arkadaşlar birleştik; amacımız, bizi kabul edecek herkesle hiçbir ayrım yapmadan görüşüp, kendimizi tanıtmak ve sorunumuzu aktarmaktır. Hedefimiz budur, amacımız haksızlık karşısında direnmektir, yıllardır bin bir türlü entrikayla uyuttular bizleri. Başörtüsüyle ` okula gelemez ` diye kanunda yâda yasada bir ibare yok!
Yasalarda başörtülü olarak okula gidilmenin önünde hiç bir engel yok! Artık bu başlatılmış olan Tesettür seferberliğinde yekvücut birleşelim... Çocuklarımızı başörtülü olarak okula gönderelim...10 seneden fazladır nesillerimizi yok etmeye çalıştılar. Artık bundan sonra inşallah bunu başaramayacaklardır. "dedi.
Orda hazır bulunanlar şaşkınlıkla izliyorlardı bu direnişçi bacıları. Başörtüsü mağduru kızların bu dayanışması hayli anlamlıydı. Bu birliktelik ve uhuvvet gösterisiyle onlar iki başarının altına imza atmışlardı...
Evet, birincisi, yasakçıların bölme parçalama taktiklerini boşa çıkarmışlar, tüm mağdurları aynı çatı altında toplamayı başarmışlardı. İkincisi, cemaat ve grup taassubunu bir yana bırakarak, büyüklerine güzel örnek olmuşlardı.
Çünkü bu narin ve nazenin bedenler, kendilerine açılan acımasız savaşın muhatabıydılar. Bazıları yıllardır okuma mücadelesi veriyordu. Kimileri ise çapraz ateş altında kalmışlardı. Bir yandan hukuk dışı zorbalığa karşı direnmişken, diğer yandan da ailelerinin kahredici baskısına göğüs germişlerdi. Bu kızların belinin iki büklüm olması gerekirdi. Onları canlarından bezmiş, bitmiş bir halde görmek, hiç de sürpriz olmazdı. Fakat hayır, hepsinin de gözlerinde kaynağını inançlarında bulan bir ışıltı, bir pırıltı vardı. Yasakçıların onlara reva gördüğü bu zulüm onları daha bir güçlendirmişti. "Bu azimle bu bacılar dağları omuzlar" dedim kendi kendime.
Sonra dedim; “Ey Zalim! Unutma! bu bacıların ahı bir gün devirecek seni!” Körpe gönülleri kırdınız, zulmettiniz, hiçbir terbiye ve nezaket kuralıyla bağdaşmayacak bir tavır sergilediniz! Okul birincisi küçük mücahidimi mezuniyet töreninde ağlattınız! Zerre kadar insanlığı olanın yüzünü kızartacak bu tavrınızdan dolayı kınıyorum sizi!
Yapılacak çok şey var! Ve başladık inşallah. 7 ilden bir araya geldik, 25 sivil toplum kuruluşuyla Başörtüsü sorununu çözmek için Tesettür Seferberliği Platformunu kurduk. Hayırlı olacak inşallah. Sesimizi duyuracağız inşallah...
Meryem Koca / Diyarbakır - Yaş: 26
Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.
Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.