Adana Hilton Otelinde basın mensuplarıyla bir araya gelen Bozkurt, 2011’i değerlendirirken 2012 yılından beklentilerini anlattı.

Her alanda büyüme rakorlarının kırıldığı bir yılın geride kaldığına dikkat çeken Bozkurt, “Güzel gelişmelerin yanı sıra bazı endişelerle de girmiştik 2011’e. Bunların en önemlisi cari açıktı. Daha kalıcı stabil bir ekonomiye sahip olmamız için cari açığın çözülmesi gerektiği ve bu konuyla ilgili önlemler alınacağı söylendi. Yılın ikinci yarısında alınan tedbirlerle büyüme biraz yavaşladı. Otomotivde ise pazar ilk çeyrekte tarihi bir rekor olan bir milyonun üzerinde bir rakama doğru gitmeye başlamıştı. Alınan önlemler, kredi faizlerinin azda olsa yükselmesi - tabi 10 yıl öncesine göre oranlar hala çok iyi. Önceden aylık yüzde 9 faiz uygulanırken şuanda yüzde 1’in biraz üzerinde - kurlardaki artışlar, kredi vermedeki seçicilik, merkez bankasının aldığı önlemler ekonomiyi ve otomotiv sektörünü yavaşlatmaya başladı. Bir önceki yılın ikinci yarısına göre daha az toplam satış gerçekleştirildi. Bir milyonunun üzerine doğru giden rakam 850 bin civarında oldu. 2011 yılında yine bir rekor kırıldı. İyinin kötüsünü yaşamış gibi olduk. Bir milyondan 850 bine gelmesi düşüş gibi görünse de aslında rekorla bitti.” dedi.

ENFLASYON RAKAMLARININ ÇİFT HANEYE ÇIKMASI İYİ OLMADI

2012 yılına girerken enflasyon rakamlarının birazcık endişe edilen yere ulaştığını aktaran Bozkurt, “40 yıldır yüksek seyreden enflasyonun tek haneli rakamlara kadar gelmesi büyük başarıydı. Önümüzdeki yıllarda yüzde 5’leri görmek hayalimizdi ama tekrar çift haneye çıktı. Kur euro bazında son bir yılda yüzde 25’ler oranında arttı. Bunlar ekonominin genel seyrine etkisi olacak gelişmeler." diye konuştu.

Bu yıl geçen yıla göre daha düşük bir pazar seyri beklediklerine dikkat çeken Bozkurt, bunun temel sebebinin kurlarla birlikte maliyetlerin artışının henüz piyasadaki ürünlere tam olarak yansıtılmaması olduğunu ifade etti. Gelinen kur seviyelerinin belli emtiaların fiyatlarının yükselmesine neden olacağını otomotivin de bunların başında geleceğini vurgulayan Bozkurt, “Bu yıl tahminen 750 bin civarında satış olacağını düşünüyoruz. Ekonominin genel seyri açısından daha temkinli bir yıl olacaktır. Kara tablo çizmiyorum. Planlamaları stratejileri dikkatli yapacağımız, dünyadaki özellikle Ortadoğudaki gelişmeleri yakından takip edeceğiz bir yıl olacak.” şeklinde konuştu.

OTOMOTİV YARAMAZ ÇOCUK DEĞİL

Otomotiv sektörünün Türkiye ekonomisin lokomotifi konumunda olduğunu vurgulayan Bozkurt, sektörün üretim bacağı olan, yılda bir milyon 200 bin kapasitesi bulunduğunu aktardı.
Üretimimin yüzde 85’in ihraç eden bir sektörün cari açığın sebebi gibi algılanmasının çok yanlış olduğunu belirten Bozkurt, “Terazinin bir kefesinde ithalat varsa diğer kesede ihracatı da var. İthalat ve ihracatı kafa kafaya çıkacaktır. Önümüzdeki yıllarda ihracat fazlası vermesi çok yüksek bir sektör. Cep telefonuna baktığımızda hepsi ithalat üretim yok. Otomotiv kadar ithalat yapılırken ihracatı sıfır bir sektör. Otomotivi yaramaz çocukmuş gibi algılamamak lazım. İstihdama yan sanayiye katkısı çok yüksek." ifadelerini kullandı.

HER ŞEYE RAĞMEN İYİ BİR YILI GERİDE BIRAKTIK

Toyota’nın Türkiye’deki pazar payının bir önceki yılda yüzde 7.6 olduğunu hatırlatan Bozkurt, 2010 yılında 40 bin 58 adet satış yaptıkları, 2011 hedeflerini ise 50 bin olarak açıklamalarına rağmen Japonya’da yaşanan deprem ve tsunaminin bütün planlarını olumsuz etkilediğini anlattı.

Depremin en çok satış yaptıkları modellerin üretimini etkilediğini dile getiren Bozkurt şunları söyledi: “Yaklaşık 5.5 ay ürün bulmada sıkıntı yaşadık. Tüm bunlara rağmen yılı 38 bin adetle kapattık. Her şeye rağmen iyi bir rakam olduğunu düşünüyoruz. Bizim sıkıntı yaşadığımız dönem piyasanın en hareketli olduğu dönemdi. Yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde pazar düştü. Bir ve ikinci çeyrekte satışlar çok yüksekti. Biz tamda sektörün hareketli olduğu zamanda böyle bir sıkıntı yaşadık.

2011’de 50 bin hedef koymuştuk. 11 Mart deprem olana kadarki satış trendimiz 52 bin adete doğru bizi götürüyordu. Depremin etkisi geçtikten sonra piyasalar düştü. Bu da bizim şanssızlığımız oldu.”