Irak’ta IŞİD ile ciddi bir mücadelenin yaşandığını ve bu sürecin sonunda ülkenin Sünni, Şii ve Kürt devleti olmak üzere üçe bölünebileceğini söyleyen Selahaddin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Othman Ali, Irak’ın parçalanmasının göründüğü kadarıyla kaçınılmaz olduğunu ve fiili bir ayrışmanın yaşanacağını ifade etti.

Bursa Uludağ Üniversitesi’ne konferans vermek için gelen Irak Selahaddin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Othman (Osman) Ali, İlke Haber Ajansı’na (İLKHA) önemli açıklamalarda bulundu.

ABD’nin Irak’taki projeleri hakkında bilgiler veren Ali, ABD’nin Irak’ı işgalinin büyük olumsuzluklara ve tepkilere neden olduğunu söyledi. ABD’nin Irak’ta yaşattığı kaosa değinen Ali, “ABD gelmeden önce mezhep savaşları yoktu mesela. O geldikten sonra etnik savaşlar oldu. ABD’nin çoğu politikası özellikle Obama zamanında yanlışlar prensipleri üzerine kuruldu. Amerika’nın gelişi Irak’taki Şii ve Sünnilerin; Arapların, Kürtlerin ve Türkmenlerin üzerine doğrudan pozitif bir etki kurmadı.” dedi.

“Olası Irak iç savaşında Türkiye daha büyük bir mülteci krizi ile karşı karşıya kalabilir”

Olası Irak iç savaşının Türkiye’ye yansımalarının ne olabileceğini değerlendiren Prof. Dr. Ali, sözlerine Irak’ın demografik ve siyasi yapısı hakkında bilgiler vererek devam etti.

Prof. Dr. Othman Ali, Suriye iç savaşındaki olayların Türkiye’ye yansıyan etkilerine de atıfta bulunarak şunları söyledi: “Suriye’deki olayların Türkiye’ye etkilerini hepimiz gördük. Gelecekte Irak’ta yaşanacak olayların da Türkiye’ye çok büyük etkileri olacaktır. Belki Suriye’den çok daha fazla etkisi olacak. Şu anda Irak’ta DAEŞ ile mücadele konusunda ciddi bir şekilde tartışma yaşanmaktadır. Birçok akademisyen DAEŞ’in eninde sonunda yenileceğini ifade etmektedir. Bana göre Irak DAEŞ sonrası üç parçaya bölünecektir. Musul ve etrafında Şii Devleti, Batı’da Sünni Devleti ve Kürdistan Özerk Bölgesi’nde ise bağımsız bir Kürdistan Devleti’nin kurulacağı yönünde bir öngörüm var. Bu benim dileğim ve isteğim değil, ancak yaşanan durumu gözetleyerek böyle bir sonuca ulaşmak mümkün. Irak’ın birçok yerinde farklı etnik kültürler bir arada yaşıyor. Meydana gelecek bir gerilim sonucunda ise ciddi çatışmalar yaşanacaktır. İster istemez diğer bölgesel aktörler olan İran, Türkiye, Suudi Arabistan’ı ve Ürdün’ü içine çekecektir. ABD’nin de dâhil olacağı büyük bir süreç meydana gelecektir.”

“Irak dünyanın en yoksul 3’üncü, hayati tehlikenin ise en fazla olduğu 2’inci ülke konumunda”

IŞİD’in 700 militan ile Musul’da yaptığı saldırıda 5 milyar dolarlık mühimmat ele geçirdiğini hatırlatan Ali, “Bu sayede Irak’ın yüzde 40’ını kontrol altına aldı. Kontrol altına aldığı yerler özellikle petrolün çok yoğun olduğu bölgeler. Bu noktada Kürtler, kendi bölgelerini kontrol etmeye devam ederken Musul ve çevresi IŞİD’in kontrolü altına girdi. IŞİD saldırıları sonrası Maliki değişti ve Abadi hükümeti kuruldu. DAEŞ’in bir sonraki hedeflerinin Kerbela ve Necef olacağını söylemesinden sonra Sistani bir fetva yayınladı ve eli silah tutan herkesi orduya katılmaya davet etti. Musul fiyaskosu ve yolsuzluklara özel komisyon kuruldu ve çok ciddi yolsuzluklar ortaya çıktı. Şu anda Irak, dünyanın en yoksul 3’üncü, hayati tehlikenin ise en fazla olduğu 2’inci ülke konumunda. Irak’ta hükümet ve parlamento tamamen işlevsiz ve sorunlara çözüm bulma anlamında hiçbir çalışma yapılamıyor.” ifadelerini kullandı.

Irak’ın bölünmesinin ardından güvenlik boşluğunun olacağını öngören Ali, “Bu Türkiye için ciddi bir tehlike olacaktır. Onun için Türkiye’nin Irak’a, İran gibi daha fazla müdahil olması gerekir. Türkmenler, Sünni Araplar ve Kürdistan bölgesel hükümeti ile beraber daha fazla çalışması lazım. Onlara daha fazla güç vermesi lazım.” dedi.

“Yakın gelecekte Irak’ın kuzeyinde bir referandum söz konusu olabilir”

Kürdistan’ın bağımsızlığı hakkında da değerlendirmelerde bulunan Ali, IŞİD sonrası bunun daha fazla dile getirileceğini belirterek şunları söyledi:

“Bu durumun çeşitli gerekçeleri var. Bunlardan bir tanesi Saddam döneminde yaşadıkları soykırım girişimleridir. Aynı zamanda Maliki ve Abadi döneminde yaşadıkları baskılar. Bir diğeri de federal bir Irak’ın geleceğine yönelik umutlarının azalmasıdır. Son olarak her ne kadar belge olmasa da Türkiye’nin ve İsrail’in bu tür bir bağımsızlık girişimine destek olabileceğidir. İsrail 1950’li yıllardan beri Müslüman ülkeleri bölmeye çalışmaktadır. Bu yöndeki girişimlere destek vermektedir. Bu gelişmeler çerçevesinde yakın gelecekte Irak’ın kuzeyinde bir referandum söz konusu olabilir ve bağımsızlık anlamında bir kararın çıkması muhtemeldir.”

Irak’ın geleceği için konfederasyonun daha iyi olacağını savunan Ali, son olarak şunları ifade etti: “Bana göre Irak’ta halkın bir arada yaşayacağı gevşek bir konfederasyon çok daha faydalı olacaktır. Böyle bir sistem muhtemel ayrılıkların da önüne geçecektir. Musul’un DAEŞ’ten kurtarılması operasyonu yaklaşıyor. Eğer Türkiye bu operasyonda müdahil olmazsa çok ciddi insanlık krizleri ile karşı karşıya kalınabilir. Türkiye, ABD ile istişare ederek gelişmelere müdahale eden taraflardan birisi olmak zorundadır. Türkiye, Sünnilerin örgütlenmesine yardımcı olmalı, kendi federal yönetimlerinin olmasını sağlaması önem arz etmektedir. Böylece Türkiye ile Şii merkezli yönetim arasında bir nevi tampon bölge işlevi görecektir.” (Zeki Aras –İLKHA)