Mustazaflar ile Dayanışma Derneğinin (Mustazaf-Der) 11 Mayıs 2012 tarihinde Yargıtay tarafından kapatılması kararının üzerinden 4 yıl geçerken dernek hakkında verilen kapatma kararının hukuk garabeti olduğunu belirten dava avukatlarından Abdulgani Orhan, İLKHA`ya önemli değerlendirmelerde bulundu.

Mustazaf-Der`in PKK saldırılarına paralel olarak emniyet içerisindeki karanlık odaklar tarafından da hedef alındığını ifade eden Abdulgani Orhan, Türkiye`de hukukun ayaklar altına alındığının önemli göstergelerinden birinin ‘Mustazaf-Der Dosyası` olduğunu söyledi.

Mustazaf-Der`in, faaliyetleriyle halk tarafından takdir toplayan bir sivil toplum kuruluşu olduğunu dile getiren Orhan, İslam`ı referans alan, doğudan batıya, Türkünden Kürdüne, Arabına toplum kesimlerini temsil eden bu derneğin kapatılmasının aslında toplumu cezalandırmak olduğunu belirtti.

Yaptığı faaliyetlerden dolayı derneğin şube ve temsilciliklerine yönelik sık sık PKK saldırılarının gerçekleştiğini söyleyen Orhan, bu saldırıların 2 yıl sürdüğünü ve saldırılarda suçüstü yakalanan PKK`lilerin polise teslim edildiğini ama daha sonra serbest bırakıldıklarını kaydetti.

Saldırılarda yakalanan PKK`liler teslim edildiği halde adliyenin arka kapısından dışarı bırakıldı

Derneğe 2 yıl boyunca yapılan kimi saldırıları hatırlatan Orhan, sözlerine şöyle devam etti: “2006 yılından itibaren başta bölgede olmak üzere Türkiye genelindeki birçok ildeki İslami Sivil Toplum Kuruluşlarına yönelik PKK tarafından çok ciddi taşlı ve molotoflu saldırılar söz konusu olmuştu. Özellikle Akdeniz bölgesindeki Adana, Mersin ve Tarsus gibi illerde bu saldırılar çok yoğunluk kazanmıştı. Bu saldırılar 2 yıl boyunca sürmüştü. Mustazaf-Der şubeleri Hakkâri`den tutun da İstanbul`daki şubesine kadar saldırılara maruz kalmıştı. Bu saldırıların failleri hakkında da şu ana kadar bir dava açılmadı. Hatta Mustazaf-Der Adana şubesine yapılan saldırıda bizzat saldırganlar saldırı aletleriyle beraber yakalanmış, polise teslim edilmişlerdi ama adliyenin arka kapısından bırakıldığı medyada yer almıştı. Bu şahıslarla alakalı en ufak bir ceza verilmedi. PKK`nin yaptığı saldırılar bu derneği küçültmemiş aksine büyütmüştü. Geri adım atma olmamış insanlar arasında misyonu ve vizyonundan dolayı sevilen, sayılan ve yapmış olduğu etkinliklere özellikle halka yapmış olduğu yardımlarla teveccüh görmüştü.”

PKK saldırılarına paralel olarak emniyet içerisindeki karanlık odaklarca da derneğin hedef alındığına dikkat çeken Orhan, derneğin genel merkezi, şubeleri ve müdavimlerine yönelik art arda operasyonların yapıldığını, kumpasların kurulduğu aktardı.

Tamamen yasal faaliyetler icra eden dernek üye ve gönüllüsü 431 kişi yargılandı

Derneğe ve müdavimlerine yönelik yapılan baskınların 2010 yılına kadar sürdüğünü dile getiren Orhan, şunları ifade etti: “Polis baskınları ile STK`lar ciddi tahakküm altına alınmaya çalışıldı. Bizim tespitimize göre bu operasyonlar ile tam 431 kişi yargılanıp çeşitli cezalara çarpıtıldı. Bunların hepsi derneklerin yönetim kurulu ve derneğin yapmış olduğu etkinliklerde tertip komitesi düzeyinde olan kişilerdi. Sanal ve sözde suçlamaların hepsi maddi hukuk açısından ret edilen suçlamalardı. Bu yönüyle hukuka uyan hâkimler, hukuk uygulansın diye maddi açıdan suç olmayan, boş yere gözaltına alınmış, cezaevine konulmuş bir kısım insanlara hukuku uygulayarak beraat ya da takipsizlik verdi.”

Takipsizlik ve beraat alanlarla alakalı emniyet içerisindeki karanlık odakların boş durmadığını söyleyen Orhan, karanlık odakların bu defa da maddi gerekçeler ihdas etmek için çabaladığını belirtti.

Kapatma davası sürecinde hukuksuzluklar yaşandı

Orhan, “4 Ocak 2008 tarihinde Mustazaf-Der Konya Şubesine yönelik bir operasyon gerçekleştirildi. Konya merkezli bu operasyon kapsamında Mustazaf-Der`in yönetim kurulu üyeleri başta olmak üzere toplam 53 kişilik bir dosya oluşturuldu. Soruşturma kapsamında Adana`daki mahkeme daha sonra özel yetkili mahkemeye çevrilerek yargılama yapıldı. Adana`daki savcılık, Mustazaf-Der`in açılan soruşturma nedeniyle feshine karar verilmesi için Diyarbakır`daki savcılığa talepte bulundu. Diyarbakır`daki savcılık da Ağustos ayı içerisinde iddianamesini hazırlayarak 2`inci Asliye Hukuk Mahkemesinde Mustazaf-Der Genel Merkezinin kapatma davasını bu şekilde açmış oldu. Dosyada, derneğin amacın dışında çıktığına yer verilmiş. Oysa Adana dosyasında henüz kesinleşmiş bir cezası bulunan kimse olmamaktaydı. Hukuka uyulmuş olsaydı Adana`daki ceza dosyasının sonucunun beklenmesi gerekiyordu.” ifadeleri ile yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekti.

Diyarbakır 2`inci Asliye Ceza Mahkemesinde derneğin kapatılmasına yönelik verilen kararın ardından dosyayı Yargıtay`a gönderdiklerini ifade eden Orhan, Yargıtay`a yazılı ve sözlü olarak savunmalarda bulunduklarını ama Yargıtay`ın derneğin kapatılmasını onayladığını belirtti.

“Mustazaf-Der`i kapatmakla sonuç alındı mı? Amaç neydi?”

Mustazaf Der ve gönüllüleri için hukukun olmadığını aktaran Orhan şöyle devam etti:

“Derneğin bine aşkın faaliyeti söz konusuydu. Bu faaliyetlerden bir tanesi dahi izinsiz yapılmış değildi.” Diyen Av. Abdulgani Orhan, şunları ifade etti:

“İzin verilen etkinler içerisinde şiddet içerikli hiçbir şey olmamış, herhangi örgütü andıran propaganda, resim, slogan ve buna benzer bir konuşma yapılmamış. Türkiye`de hukukun ayaklar altına alındığını ispatlayan en önemli delillerden birisi Mustazaf-Der Davası`dır. 2012 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkeme`sine başvuruda bulunduk. Başvurumuz henüz sonuçlanmış değil. Ben inanıyorum ki bir Erbakan Hoca`nın kapatılan partisi misali mahkemeden bu dosya geri dönecek ve akabinde kapatılan derneğin tüm hakları iade edilecek ama buna gerek var mıydı? Mustazaf-Der kapatılarak sonuç alındımı? Amaç neydi? Kapatılan derneğin faaliyetlerini yürüten insanlar her yıl siyer sınavı, kutlu doğum etkinlikleri yapıyorlardı. Bir haftaya değil 3 ayın içerisinde insanlara peygamber aşkı, Allah sevgisi işleniyordu.”

2012 yılında kapatılan Mustazaflar ile Dayanışma Derneği, yoluna Mustazaflar Hareketi ile devam etti. Ardından da HÜDA PAR`ı kuran hareket, faaliyet sahasını daha da genişletti.

Mustazaf-Der`in kapatılmasının ardından Diyarbakır İstasyon Meydanında yüzbinlerce insanın katıldığı ‘Ahde Vefa Mitingi` düzenlenerek kapatılma kararına tepki gösterilmişti. Mitingde konuşan Mustazaf-Der Genel Başkanı Mehmet Hüseyin Yılmaz,  Mustazaf-Der Genel Merkezi olarak yeni bir siyasi oluşum başlatacaklarını ve bundan böyle "Mustazaflar Hareketi" olarak yollarına devam edeceklerini açıklamıştı.

Yılmaz, o gün şunları söylemişti: "Halkımızın her türlü baskıdan kurtulması, inancını özgürce yaşaması, İslami yaşamın önündeki her türlü engelin kaldırılması, bozulan toplumsal barışın ve kardeşliğin yeniden tesisi, yandaşların, candaşların değil, halkımızın kalkınması, Kürt Meselesinin adalet ve kardeşlik temelinde çözülmesi için yoğun bir çalışma içine gireceğiz. Toplumsal olaylara, sorunlara daha fazla eğilip etkinliğimizi artıracağız... Mazlum ve mustazaf halkımızın sesi olup, hakkı haykırmaya devam edeceğiz. Rabbim Mustazaflar Hareketi'ni hayırlara vesile kılsın."

Derneklerinin yerel, ulusal ve küresel güçler tarafından hedef alındığını ifade eden Yılmaz, kapatılma kararının arkasındaki sebepleri ise şöyle sıralamıştı:

"Zalime ve zulme karşı kıyam eden Hz. Hüseyn`in, Kerbela'daki mesajına sahip çıkıp zilleti reddettiğimiz için mazlumun yanında yer alıp, zulme rıza göstermediğimiz için derneğimiz kapatıldı. Kudüs'ü haçlıların işgalinden kurtarıp, Mescid-i Aksa'yı özgürlüğüne kavuşturan Selahaddin-i Eyübi'nin mirasına sahip çıktığımız için çağdaş haçlıların ve siyonistlerin işgaline karşı direnen Filistin halkının yanında yer aldığımız için derneğimiz kapatıldı.

Halkımızı, inancından uzaklaştırmak isteyen zihniyetin ve istiklal mahkemelerinin zulmüne uğrayan Müslümanları savunduğumuz için Şehid Şeyh Said ve dava arkadaşlarını hayırla yâd edip davasına, mirasına sahip çıktığımız için derneğimiz kapatıldı. İnançsızlık ve İslam'dan uzaklaştırma faaliyetlerine karşı iman mücadelesini veren ömrü zindanlarda ve sürgünlerde geçen Bediuzzaman Said-i Nursi'den Medrese-i Yusufiye`lerde ders alıp iman hakikatlerini yaydığımız için derneğiniz kapatıldı.

İslam ümmetinin yetimi mazlum ve mustazaf bırakılmış Müslüman Kürt halkına karşı girişilen asimilasyona ve inkâra karşı çıktığımız için var olan sorunu İslami temelde adalet ölçüsüyle kardeşlik esasına göre çözmek istediğimiz için derneğiniz kapatıldı. Halepçe katliamı başta olmak üzere dünya mazlumlarının ve halkımızın uğradığı katliamları kınadığımız için Peygamberimiz Hz. Muhammed'e (sav) ve kitabımız Kur`an-ı Kerim'e karşı yapılan saldırılara ve hakaretlere karşı çıktığımız, Kur`an ve sünnete çağırdığımız, Peygamber sevgisini meydanlara taşıyıp yüz binleri buluşturduğumuz için derneğiniz kapatıldı.

Meydanlarda Allah'ın adını yücelttiğimiz, Lailahe illallah Muhammedun Resulullah nidasıyla tağutların, zalimlerin, zorbaların, tahtını salladığımız, birbirine düşman edilmek istenen Müslüman Kürtleri ve Türkleri peygamber sevgisi etrafında buluşturduğumuz; halkımıza, halkımızın inancına, kimliğine sahip çıktığımız için derneğimiz kapatıldı. Fakirlere, muhtaçlara yardım ettiğimiz için, açları doyurup, açıkları giydirdiğimiz için yetimleri sevindirdiğimiz için faaliyetlerimizle yerel, ulusal ve küresel güçlerin hesaplarını bozduğumuz için derin ve karanlık yapılar tarafından hedef haline getirildik. Mazlum ve mustazafların hamisi, yol göstericisi, temsilcisi olan derneğiniz Mustazaf-Der haksız ve hukuksuz bir şekilde kapatıldı, kapattırıldı.” (M. Hüseyin Temel, Emrah Deniz – İLKHA)