Halen Avrupa Uluslararası İslam Üniversitesi`nde misafir öğretim üyeliğinin yanı sıra Yeni Şafak`ta yazan Profesör Hayreddin Karaman T24`ten Hazal Özvarış ile konuştu.
Özvarış`ın "Evinde torunlarıyla vakit geçirirken T24`ü konuk eden Hayreddin Karaman`ın sorularımıza verdiği ve deşifre edildikten sonra sonra onayladığı yanıtlar" diye haberleştirdiği röportajın en çarpıcı bölümlerini misyoner faaliyetleri hakkındaki görüşleriyle Gülen Cemaati ile AK Parti arasındaki gerilim oldu...
İşte o röportajdan çarpıcı bölümler:
"Hayreddin Karaman`ın ilahiyatçılar arasında farklı bir yeri var. Zira Karaman, aynı zamanda, AKP zirvesinin de hürmet ettiği, Başbakan Tayyip Erdoğan ile özel hukuku olan bir ilahiyatçı. Karaman, Başbakan`a en yakın isimlerden Yalçın Akdoğan`ın da aralarında olduğu AKP`li yazarların rağbet ettiği Yeni Şafak`ta yazdığı yazılarla da dikkat çeken, tartışma yaratan bir isim.
- Türkiye`de rahiplerin, misyonerlerin öldürülmesini kınıyor musunuz?
Tabii ki. Benim peygamberim savaşta bile din adamlarının öldürülmesini men ediyor.
- Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil`in "Misyonerlik demokratik bir haktır" sözlerine katılıyor musunuz?
Misyonerlik, insanları dinine davet etmek demektir. Demokrasinin hakim olduğu bir ülkede, din hürriyetinin içerisinde dinini anlatmak ve yaymak da vardır. Bu rejimlerde sadece bir dinin yayılmasına izin verip, diğer dinlerin yayılma faaliyetlerini yasaklayamazsınız.
- Yasalara göre de misyonerlik yasak değil, ancak örneğin 2001`de MGK konuyu "Misyonerlik tehdidi" olarak gündemine aldı. Sayıları çok sınırlı olan misyonerler, bu yaklaşıma göre devlete yönelik tehdide dönüştü. Diyalog bu algıyı bozabilir mi?
Dinlerarası diyalogu misyonerlikten daha geniş bir yelpazede görmek lazım. Misyonerlik özelinde, devletin güvenlik açısından tedbirler almasını gerektirecek; "insanların mensup olduğu dinlerin aleyhinde konuşmak, iftira etmek" gibi yanlışlar olabilir. Bunun ardından halk galeyana gelir ve asayiş problemleri çıkar. Orhan Gazi`de böyle bir olay oldu. Buna benzer bir durum yaşanmasını istemeyen devlet de önlem alır. Bu önlemde de yanlışlar yapılabilir. Yanlış yapıldığında da sivil toplum olarak "Bu adam hakkını kötüye kullanmamıştır, ama hakkını aşmış gibi muamele ediyorsunuz" dersiniz, itiraz edersiniz.
"AK PARTİ VE GÜLEN ARASINDAKİ ÇATLAK SİVİLCE GİBİ"
- Son dönemde yaşananları AKP ve Gülen cemaati arasındaki bir çatlak olarak yorumladınız mı?
Yok. Bunların vücuttaki sivilceler gibi olduğunu düşünüyorum.
- Açıklar mısınız? Çünkü çok daha büyük bir vaka olarak değerlendirenler oldu.
Vücutta bazen döküntüler olur. Kimi sadece ciltten kaynaklanır, kimi de daha derinden, mesela karaciğerdeki bir arızadan gelir. Ben karaciğerde bir hasar olduğunu sanmıyorum. Bu varsa, sadece cilttedir ve zail olur...
"ERDOĞAN`IN EŞİTİ YOK"
- Başbakan Erdoğan`ın size saygı duyduğu biliniyor. Yakın ilişkinizden yola çıkarak, siz Erdoğan`ı nasıl görüyorsunuz?
Bir kere Erdoğan`ı duygu olarak seviyorum. Onu, çocuklarını, torunlarını ailemin bir parçası olarak görüyorum. Bir siyasi lider olarak baktığımda da, yerine koyacak siyasi lider sayısının çok az olduğunu görüyorum, eşiti yok bile diyebilirim. Ondan daha iyisi, teorik olarak, olmaz mı olur. Ama pratikte ya benim gözlerimde sakatlık var ya da gerçeği görüyorum.
- Ancak AK Parti Tüzüğü değişmezse bir dönem daha seçilemeyecek...
Bu benim görüşüm. Ama iyiler de derece derecedir. O iyidir, 10 numaradır. Ama 8 numara da geçer nottur. Bence 4`e düşmeyen insanlar bulunur ya da bulunmalı. İçimizdeki en iyinin başa geçmesinde ülkemin ve halkımın menfaati var.