Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa Şube Başkanı İbrahim Coşkun, son günlerde çocuk istismarı konusunun mecrasından saptırarak suçu işleyen şahıslar yerine kurumların hedef alan kesimlere tepki gösterdi.
Çocuk tacizinde ahlakçı kesilen grupların öte taraftan kendi bünyelerinde LGBT’ye kurumsallık kazandırmaya çalıştığına dikkat çeken Coşkun, tüm bunları ikiyüzlülük olarak niteledi.
Son günlerde kitle iletişim araçlarında, çeşitli okullarda meydana gelen taciz olaylarına adı karışan öğretmenlerle ilgili haberlerin kurumsal aidiyetleri, geçmişteki üyelikleri ön plana çıkarılarak verildiğine dikkat çeken Coşkun, hukuki ilkelere aykırı, ahlaki değerlerle bağdaşmayan; mevzi kazanmak, surda gedik açmak mantığıyla suçlularla kurumlar arasında geçişkenlik oluşturarak, kurumlara sarkma fiilini en az taciz kadar ahlaksız bulduğunu ifade etti.
İnsanlara ve kurumlara komplo kurarak itibar suikastı yapabilen ilke ve ölçü tanımayan ideolojik gözü dönmüşlüğün, özellikle muhafazakâr kesimler başta olmak üzere insanlarda fıtri bir infial oluşturma hesabı içinde olduklarını ifade eden Coşkun, tüm bunların ideolojik rant devşirmek için yapıldığını söyledi.
LGBT’ye kurumsallık kazandırılmaya çalıştığına dikkat çeken Coşkun, “Ahlâkî değerler noktasında en ufak bir kaygı taşımayan politik tutumun, başka bir yönden daha büyük ahlâksızlık sayılabilecek kaba, çirkin bir istismara yöneldiği gözden kaçmamaktadır. Bunlar, çağdaşlık adı altında yıllardan beri gazete ve televizyonlarda sistemli olarak ahlâk dışı ilişkileri adeta teşvik edenler, çocuk tacizinde ahlakçı kesilip bünyelerinde LGBT’ye kurumsallık kazandıranlar, çocuk istismarına şaşı bakıp dağa götürülen çocukları yok sayanlar, özgürlük adı altında her türlü bireysel sapkınlığı meşru göstermeye çalışanlardır. Bunlar, tacizciler kendi camialarından çıkınca ‘kişi ile kurumlar bir tutulmamalıdır’ ilkesini ancak fehmedebilen ikiyüzlülerdir.” şeklinde konuştu.
Bu tür ahlaki sapkınlığa duçar olmuş hastalıklı tipler toplumun genelinin sorunu olduğunu ifade eden Coşkun, şöyle konuştu: “Bu tür durumlarda beklenen, failin/suçlunun kimliğinden, aidiyetinden, dininden ve mezhebinden bağımsız şekilde değerlendirilerek, suçun önlenmesi, mağdurların rehabilitasyonu ve topluma kazandırılması için uğraş verilmesidir. Taciz ve benzeri hastalıklı olaylara, tek başlarına iktidar-muhalefet, şu ya da bu kesim kategorisine indirgeyerek yaklaşmak doğru değildir."
Çoşkun son olarak, "Bu problemler; partiler, gruplar, sendikalar ve vakıflar üstü bir husustur ve ancak üst bir bakışla kavranabilir. Olanlar, karmaşık, çeşitli sebepleriyle sosyolojik, psikolojik çöküntünün yansımalarıdır. Meseleyi asıl mecrasından saptırmadan, tüm boyutlarıyla doğru anlamak, kavramak gerekir. Yapılması gereken, sorumlu kişi ve kurumların küçük, çapsız hesaplardan uzaklaşarak, bir çığlığa kulak verip soruna sağlıklı çözümler üretmektir.” ifadelerini kullandı. (İLKHA)