Hüseyin Kaya / DOĞRUHABER
MHP`de kazanlar fokur fokur kaynıyor.
Devlet Bahçeli`ye karşı MHP geleneğinde olmayan bir muhalefet ve karşı duruş sergileniyor.
Koray Aydın`ın muhalif kimliği ve başkanlığa talip olduğu eskiden beri bilinen bir şey... Ana Sol-M koalisyonu döneminde yolsuzluk iddiasıyla yargılanmasına rağmen MHP içinde gözden çıkarılmayan bir isim Koray Aydın. Bunun asıl sebebini anlamak zor; ama yıllar öncesinden tanıdığım kimi MHP`lilerin onun için “MİT`in adamı” nitelemesinde bulunduklarını hatırlıyorum. Acaba yine “Bir dönem MİT ile çalıştığı” söylenen Devlet Bahçeli bu yüzden mi onu hiç gözden çıkarmadı? Eğer öyleyse günümüzdeki ayrışmayı ya “danışıklı dövüş” ya da “MİT`in ayrışan taraflarına” mensup kişiler olmalarıyla izah edebiliriz.
Sinan Oğan, aday gösterilmemesiyle “muhalif” tarafa geçen bir isim olduğu için fazla kaale almıyoruz.
Bahçeli`ye karşı aday olanlardan Ümit Özdağ ismi de ilginç.
Ergenekon davası iddianamesinde Özdağ ile ilgili şu bilgiler yer alıyor:
“MHP`nin Olağan genel kongresi 19 Kasım 2006 tarihinde yapılmıştır. 2004 yılında Sedat PEKER liderliğindeki suç örgütüne yönelik yapılan teknik takip çalışmaları sırasında ise, Ümit ÖZDAĞ`ın MHP Genel Başkanlığına getirilmesi için kongreden tam 2 yıl önce bizzat Veli KÜÇÜK tarafından gerekli çalışmaların başlatıldığı ve bu amaca ulaşmak için defalarca toplantılar yaptığı tespit edilmiştir.
Sonuçta yapılan çalışmalar tamamlanmış ve 4 Kasım 2006 günü Ümit ÖZDAĞ, ziyaret için gittiği Bingöl ilinde, MHP kongresinde Genel Başkanlığa aday olacağını açıklamıştır. Bu gelişme üzerine 5 Kasım 2006 günü Ümit ÖZDAĞ, ihraç talebi ile partinin Disiplin kuruluna sevk edilmiş ve 18 Kasım 2006 günü de partiden ihraç edilerek Genel Başkan adaylığı iptal edilmiştir.”
2010`da yeniden partiye üye olan Özdağ, 2011 seçimlerinde de aday gösterilerek milletvekili seçilmiştir.
Ve Meral Akşener…
Herkes onu 28 Şubat döneminde bakan iken gösterdiği duruşuyla ve bir generalin onun hakkında söylediği iddia edilen çirkin ifade ile hatırladı.
“Asena” (Dişi kurt) diyorlardı onun için; ama ismi “paralel kumpaslar” ve Kemalettin Özdemir ile zikredilince yine gündemin ön sıralarına geçti. Kemalettin Özdemir`in “eski polis imamı” olduğu, Gülen grubunu terk ettiği ve “Paralel devlet yapılanması” tezinin sahibi olduğu –ya da Hakan Fidan`la beraber hazırladığı- çokça dillendirilen ve kabul edilen bir şey. Akşener`in ismini bu şekilde gündeme getirenlerin tam niyeti ne idi bilemiyoruz; ama bu olayla Kemalettin Özdemir itibar kaybına uğrarken Akşener “kullanıma uygun bir siyasi figür” konumuna geldi.
Akşener bir süre konuşmadı; ama “bazı kesimler” ısrarla ismini öne sürdüler.
Başta bu çıkışları fazla önemsemeyen Bahçeli, toplanan imzaları görünce işin ciddiyetinin farkına vardı.
Daha 5-6 ay önce Koza-İpek grubuna operasyon yapıldığında bunu “edepsizlik!” olarak nitelendiren Devlet Bahçeli, şimdi “Bizim paralel yapıya teslim edecek partimiz yoktur” diyebiliyor.
Peki, Bahçeli`nin suçlamalarının bir dayanağı var mı?
7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde açıkça HDP`ye destek vereceğini söyleyen “Paralelin yılmaz savunucusu” Nazlı Ilıcak`ın bu günlerde “Meral Akşener başkan, MHP iktidar” mesajları atması aslında çok şey anlatıyor.
Ortada “paralel hesaplar” cirit atıyor.
Ve ne ilginçtir ki, Koza-İpek grubuna kayyım atanmasına “edepsizlik” diyen Bahçeli`nin MHP`sine mahkeme tarafından kayyım atanıyor.