İslami kardeşlik ve Dayanışma` platformu öncülüğünde bir araya gelen duyarlı Bingöllüler, genelde Türkiye`de özelde Bingöl`de artış gösteren Kadına, çocuğa yönelik şiddet, cinsel taciz ve istismar gibi ahlak dışı olayları lanetledi.
Bingöl'de ‘İslami kardeşlik ve Dayanışma Platformu` öncülüğünde Dörtyol saat kulesi önünde düzenlenen basın açıklamasını platform adına İbrahim Dağılma okudu.
“Cinsel taciz ve istismar gibi ahlak dışı suç oranında Türkiye`de artış var”
“Kadına, çocuğa yönelik şiddet, cinsel taciz ve istismar gibi ahlak dışı suç oranında genelde Türkiye`de özelde Bingöl`de artış olduğunu size şikâyet ediyor ve bu konuyla ilgili sizi bilgilendirmek istiyoruz.” diyen Dağılma, “Maalesef son günlerde gündeme düşen ve insan vicdanını yaralayan, tahammül sınırını zorlayan bazı olaylar, toplum olarak ne kadar vahim bir duruma düştüğümüzün göstergesi olmuştur.” dedi
Dağılma, “Gerek sapık bir öğreticinin insanlık dışı cinsel istismar olayı, gerek Beratcan olayı ve gerekse de Bingöl`ümüzde son günlerde ortaya çıkan ahlaksızlık gibi hayâ ve merhamet duygularından yoksun kişilerin işledikleri kötü fiil ve cinayetler ahlak dışı bir durum olan ensest ilişkilerdir. Bilelim ki, ahlaki çöküntünün nedenlerinin başında, yönü Batı`ya çevrilmiş toplumumuzun İslami ve ahlaki değerlerine yabancılaşması/yabancılaştırılması gelmektedir. Mevcut sistem gericilikle, çağdışılıkla mücadele adı altında yıllarca Müslüman halkın değerlerine karşı savaş açmış, halkı çağdaşlık diye batı tipi yaşamı tercihe zorlamış ve engel olarak da Müslüman kadının tesettürü ve iffetini göstermiştir. “diye konuştu.
“Toplum olarak adeta bir ahlak krizi geçiriyoruz”
Tarih boyunca kavimlerin helak olmasına neden olan tüm günahların topluca işlendiği, resmileştiği, kurumsallaştığı, vergiye tabi olduğu bir zamanda imtihan oluyoruz.” diyen Dağılma şunları söyledi: “Zinanın suç olmaktan çıkarılmasına, eşcinselliğin özgürlük sayılmasına ve dernekleşmesine, hızlı bir oranda artan yasak ilişkilere, aldatmalara, sapkınlıklara ve bunların sonucunda işlenen korkunç cinayetlere şahitlik ediyoruz. Adeta toplum olarak bir ahlak krizi geçiriyoruz. Ekranlardaki on diziden dokuzunda eşlerin birbirini aldattığı, 7 yaşındaki çocuğun sınıf arkadaşını, 70 yaşındaki dedenin komşu nineyi ayartmaya çalıştığı senaryoların, aile dizisi adıyla reyting rekorları kırdığını görüyoruz.”
Kadının toplumdaki rolünün değişmesi ve aile kurumunun zayıflatılması ile yetişen yeni neslin, toplumu ayakta tutan ahlaki değerlerden mahrum bırakıldığını ifade eden Dağılma, “Allah`ın azabına sebep olan sapıklıklar günümüzde meşru gösterilmeye çalışılıyor ve teşvik ediliyor. Haliyle evliliğe istek azalmış, boşanmalar artmıştır. Gayrimeşru ilişkilerin artışı nesepsiz çocukların artmasına neden olmuş, önüne geçilemeyen bu durum dolayısıyla bu masum bebeklerin daha doğmadan kürtaj yoluyla katledilmesine zemin hazırlamıştır. Toplum olarak sürüklendiğimiz bu tehlike tüm açıklığıyla gözler önüne serilirken, sapkınlığı meşru göstermeye çalışarak her fırsatta muhafaza etmeye çalışanlar, ortaya çıkan bu sonuçtan da mesuldürler.” dedi.
Dağılma konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu sapkınlığı her fırsatta savunmaya çalışan zihniyetlerin “LGBTİ`leri savunma aşkı ortadayken, namus kabustur diyecek kadar rezilken, komün hayat tutkuları bilinirken ve geçen yıl mukaddes aylarla alay etme adına ‘Şaban'la Recep'in aşkına Ramazan engel olamaz` pankartını açarken, bilhassa siyasilerin ve medyanın söz konusu kötü fiiller, ‘Karşı mahalleden biri` tarafından işlenince bir şahsın üzerinden bütün bir kurumu, camiayı hedef almaları, bu durumu genellemeleri ve ahlak dışı bu durum üzerinden siyasi bir rant devşirmeye çalışmaları kabul edilemez. Evlilik dışı ilişkileri, flörtü ve her türlü sapık ilişkiyi yaygınlaştırmaya çalışan zihniyet, çocuklarımıza ve gençlerimize kurulan tuzakların ve kendilerini bekleyen tehlikelerin en büyük müsebbipleridir. Zira bu zihniyet sahipleri sapkınlıkların daha rahat yayılması ve kurumsallaşması için meclise teklifler vermiş, hatta Anayasal güvence altına alınması için çaba sarf etmişlerdir. Malum siyasi zihniyetin temsilcileri bununla da yetinmeyerek bazı sapıkları milletvekili adayı bile göstermişlerdir. Kadın kadına, erkek erkeğe sapık cinsel ilişkileri sapma olarak görmeyen, erkek ve kadın arasındaki nikâhsız yaşamı zina olarak telakki etmeyen ve hatta teşvik edenlerin bu konularda ahlaktan söz etmeye hakları yok ve rezil duruşları üzerinden dindar halkımıza da ahlak havarisi kesilmelerine müsaade edilmemelidir.” konuştu.
“Kim olduğuna bakılmaksızın bu iğrenç fiilleri işleyenlere en ağır cezaların verilmelidir”
Sapık ilişkilerin rızaya dayalı olup olmaması, bir yetişkine karşı yapılması ile bir çocuğa karşı yapılması arasında fark olmadığını söyleyen Dağılma, “ Bu fiillerde rızanın olması ya da olmaması bu fiili sapık bir eylem olmaktan çıkarmaz. Zorla olması veya bir çocuğa karşı işlenmesi de hukuken alacağı cezanın miktarıyla alakalı ayrı bir durumdur. Siyasi hesaplara girmeden, temiz bir toplumun inşası ve muhafazası için tüm siyasi partiler, STK`lar ve kanaat önderleri elbirliği yapmalıdır. Kim olduğuna bakılmaksızın bu iğrenç fiilleri işleyenlere, en ağır cezaların verilmesi gerekir. Şüphesiz bu travma, mağdurları ve ailelerini maddi ve manevi perişan etmektedir.” dedi.
“Temiz neslin inşası köprü, baraj ve havaalanı inşaatlarından da daha önemlidir”
Ne batılı ifsat edicilerin ne de yerli taşeronlarının sinsi ve maksatlı kınamalarından çekinmeden dindar ve erdemli bir neslin yetişmesi adına maddi ve manevi ne gerekiyorsa bir an önce yapılması gerektiğini vurgulayan Dağılma, “Temiz neslin inşası köprü inşaatlarından da, baraj inşaatlarından da havaalanı inşaatlarından da daha önemlidir. Bu konudaki ihmal toplumsal yıkıma sebep olacaktır. İslami ve insani değerlerin muhafazası için samimi ve fedakârca çalışan vakıf, cemaat ve kurumları itibarsızlaştırmak için yapılan karalamalar art niyetli olup, gaye İslam düşmanlığıdır. Buna rağmen İslami kimliğe sahip vakıf ve cemaatlerin de dava ve davet misyonuna halel gelmemesi adına çok dikkatli olmaları ve içlerindeki çürükleri tespit edip ayıklamaları gerekir. Aksi halde hak ve halk düşmanlarına malzeme verilmiş, fırsat kollayan müfsitlere gün doğmuş olacaktır. Sonra da birbirimize dönüp üzerimize gökten taş yerine bela olarak yağan terör, yasak ilişki, cinayet, istismar, taciz, yıkılan yuvalar ve afetlerin sebebini, dualarımızın neden kabul olmadığını soruyoruz. Tepeden tırnağa bozuk bir düzenden salih nesiller yetişmesini bekliyoruz.” Diye konuştu.
“Başınıza gelen her bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir”
Dağılma son olarak, ‘Başınıza gelen her bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir` (Şûrâ, 30) ayetini hatırlatarak, İlahi emri gereği dönüp bakınca Efendimizin (sav) bizi asırlar öncesinden uyardığını görüyoruz. “Allah`a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder kötülükten alıkoyarsınız ya da Allah kendi katından sizin üzerinize kötülerinizi musallat eder. O zaman dua edersiniz fakat duanız kabul edilmez” hadis-i şerifiyle konuşmasına son verdi. (Nihat Kanat-İLKHA)