Hüseyin Kaya / doğruhaber
Kemal Kılıçdaroğlu, Aile ve Sosyal Politikalar bakanı hakkında söylediği sözlerle kelimenin tam anlamıyla baltayı taşa vurdu.
Karaman`da ortaya çıkan, çocuklara yönelik cinsel istismardı konu; ama Kılıçdaroğlu ayarsız konuşunca mecra tümüyle değişti.
Grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu`nun sözlerinden bir bölümü alalım önce:
“Karaman`dan sonra Türkiye`nin dört bir yanında olaylar patladı. Bunlar sabah akşam Müslümanlıktan, din, imandan bahsediyorlardı. Bu çocukları bu yoz kültüre siz nasıl hangi gerekçeyle teslim ettiniz? Vakıfları savunuyorlar. Çocuklara sahip çıkan vakıflara değil. Bu çocuklar yasa dışı burada nasıl kaldı?
Valisi konuşmuyor, emniyet müdürü konuşmuyor. Milli Eğitim Bakanı konuşmuyor. Aileden sorumlu bakan da zaten birilerinin önüne yatmış vaziyette o da konuşmuyor.
Bu işlerin baş sorumlusu Milli Eğitim Bakanı niye konuşmuyor? Niye sapıklara teslim ediyorsunuz çocuklarımızı. İtibar sahibi olmak yüksek ahlak sahibi olmakla başlar.”
Vakıfla ilgili yaptığı eleştiriler eğer ihmal ve özensizlik üzerinde olsaydı Kemal Beye hak verirdik; ama maalesef öyle değil. Zaten Ensar Vakfı da bu konuda özeleştiri yapıyor ve kesinlikle facianın dışında tutmuyor kendini.
Sapık şahıs, Ensar Vakfından değil, Milli Eğitime bağlı bir öğretmen.
Milli Eğitim Bakanının konu hakkında konuşmaması son derece yanlış bir şey. Bu konuda olaya müdahil olmalı ve bir daha böyle rezaletlerin yaşanmaması, böyle sapıkların toplum içinde rahat hareket etmesinin önlenmesi için projeler geliştirmeli, çaba harcamalıdır.
Olay son derece vahimdir ve basite alınacak bir olay değildir.
Hükümetin bu olaydan yola çıkarak cinsel istismar konusunu gündem yapması ve cezaları ağırlaştırmak için kanunlar hazırlaması gerekir. Bu konuda gevşek davranan herkesin üzerine gidilmeli ve rezaletin örtbas edilmesinin önlenmesi sağlanmalıdır.
Kılıçdaroğlu maalesef meseleye bu açılardan yaklaşmıyor. Bunun yerine önemli hizmetlerde bulunan bir vakfa saldırıyor, meseleden siyasi rant elde etme çabasına girişiyor.
Siyasi anlamda gaflarıyla meşhur bir kişinin mecaz, kinaye ve deyimleri kullanırken dikkatli olması ve sözleri yerli yerinde seçmesi gerekir, yoksa dile düşer.
Muammer Güler`e ait olduğu söylenen dinleme tapesinde Rıza Sarraf`a “Gerekirse önüne yatarım da seni almalarına izin vermem” sözü geçiyor. Kemal Kılıçdaroğlu, bu sözü alıyor bir bayan için kullanıyor. Eleştiriler gelince de “Dilim sürçtü, yanlış yaptım, maksadımı aştım” diyeceğine söylediği sözde diretiyor.
Bu arada konuşmasının sonunda da “İtibar sahibi olmak yüksek ahlak sahibi olmakla başlar” cümlesini sarf ediyor ki, bu açıkça kendi ayağına sıkmaktır.
Yüksek ahlâk sahibi biri bir kadın için böyle bir ifade kullanır mı?
Şimdi biri kalkıp “Yükseğini bir tarafa bırak, Ahlâk sahibi olamadığın için itibar sahibi de olamıyorsun” derse ne diyecek Kemal Bey?
O yüzden her zamanki sözümü tekrar ediyorum:
Kemal bey siyaseti bıraksın da o çok övündüğü hesap uzmanlığı işine geri dönsün.
Anladım hemen kaygılandınız, tamam kendisine batırabileceği bir SSK teslim edilmesin de mali dosyaları inceleme görevi verilsin.
Zaten emekliliğine de az kalmış.