Ahlaki yozlaşmanın gün geçtikçe arttığı bu zaman diliminde, yalanın artık sıradanlaşması Müslümanları tedirgin ediyor. Konu hakkında İLKHA'ya konuşan Şanlıurfa İl Müftüsü İhsan Açık, önemli değerlendirmelerde bulundu. Müslümanın hayatında yalanın yeri olmadığını belirten Müftü Açık, şaka yoluyla bile olsa Hz Muhammed'in yalanı yasakladığını söyledi.
Müslümanların hayatlarının her alanında dürüst olması ve birbirlerini aldatmaması gerektiğini dile getiren Açık, konuşulan her şeyin kayıt altına alındığını belirterek, Müslümanların kayıt altına alınan her cümleden sorumlu olacağının bilincinde olması gerektiğini ifade etti.
Müslüman sözüyle, kişiliğiyle hayatının her alanıyla doğru sözlü olması gerektiğini söyleyen Açık, “İslam’da yalanın yeri yoktur. Bir Müslüman sözüyle, yaptığı hareketlerle içi dışı bir olacaktır. Yalan münafıklığın bir alametidir. Bırakın bir Müslümanın dilinden, onun münafıklığın bir özeliği olarak görülmüştür. Hatta peygamber efendimiz doğru sözü övmüştür. Sürekli doğru konuşan kişi belli bir süre sonra doğruluk makamı alır o da Hz. Ebubekir Sıddık’ın bir vasfıdır. Hz. Ebubekir hem doğru söylemiş hem de doğruyu tasdik etmiştir. Yalan, insanı kötülüğe, kötülükte de cehennem götürür. Allah'u Teâlâ bizi korusun bu kötü davranıştan. İnsan yalan söyleye söyleye nihayet Allah katında yalancı olarak yazılacak. Bu da bir nevi o kişi tescil alır, yani 'bu artık yalancıdır' diye vasıf kazanması çok tehlikeli bir durumdur. İki yol vardır; birinci yol doğru söylersin Allah katında doğru olursunuz, diğer yol ise yalan söylersiniz oda Allah katında yalancı olursunuz. Allah her zaman doğru söylemeyi ya da doğruların yanında olmayı nasip etsin inşallah.” dedi.
Müslümanın yalanla işi olmadığını, şaka da olsa Hz Muhammed'in yasakladığını söyleyen Açık, “Şaka da olsa Peygamber Efendimiz yalanı yasaklamış. Çünkü belli bir süre şakadan olsa da yalan söylerseniz insan alışır artık hangi sözün doğrudur bilemez. Şaka nedir aslında, biz şakayı sanki doğruları gizlemek gibi algılıyoruz ama aslında şaka insanların birbirine latife etmesidir. Özelikle çocukları şaka yoluyla yalana alıştırmamak lazımdır. Yani o şaka dediğiniz şeyler yarın öbür gün gerçekten yapılır. Bu da Müslümanlara yakışmaz. Kısaca şunu söylemek isterim ne olursa olsun bir Müslümanın yalanla işi olmamalı. Yalan olduğu yerde kişi iman derecesinde sıkıntıya girer. Çünkü biz içi dışı bir olan insanlarız. Bu da Müslümanların vasıflarından biridir." diye konuştu.
Bu noktada tüm Müslümanların daha hassas davranmasının altını çizen Açık, "Ama insanlar maalesef bazen insanların dikkatini çekmek için yalan söyleyerek veya şakayı yalana karıştırarak söyler. Bir çocuk yalan yere şaka yaparak dikkat çekmek istiyorsa o çocuğu muhatap almamamızdandır ya da onunla ilgilenmediğimizdendir.” şeklinde konuştu.
“Bizi aldatan bizden değildir”
Esnafların da doğru sözlü olması gerektiğini söyleyen Açık, Hz Muhammed'in (sav) “Bizi aldatan bizden değildir” hadisini hatırlatarak şöyle devam etti:
“Bir Müslüman bir Müslüman kardeşini aldatmamalıdır. Hatta insanlar yalan söylüyor ve yalanlarına mazeret bulmaya çalışıyor. Bir yanlış yaptığımızda onu düzelmeye çalışmak yerine ona bir mazeret arama çabasına giriyoruz. Yalan söylerken vicdan rahatlamak için bahane ya da mazeret arama çabasına giriyoruz. Buna dikkat etmemiz gerekiyor. Ne söylersek söyleyelim bunu unutmayalım ki her söylediğimiz melekler tarafından kaydediliyor.”
"Aileler çocukları üzerinde daha dikkatli olmalı"
Ailelerin de çocukları üzerinde daha dikkatli olması için uyarılarda bulunan Açık, “Bir Müslüman yalan söylemeyecek, yalanın olduğu ortamda durmayacak ve yalan söyleme zemini oluşturmayacak. Bu çocuklar için de geçerlidir. Çünkü çocuğumuz bile yalan söyleme ihtiyacı duymayacaktır. Eğer çocuk 4-5 yaşında yalan söylemeye başlamışsa demek ki o ailede yeterince eğitim almamıştır.” ifadelerini kullandı.
"Peygamberin sözlerini araştırma ihtiyacı hissediyoruz da neden diğerlerinin sözlerini duymuyoruz"
Gelen her habere hemen inanılmaması, önce araştırılıp doğruluğu oranında inanılması gerektiğini söyleyen Açık, “Her duyduğumuz habere aniden inanmayalım. Âlimlerimiz Peygamberimizin vefatından sonra sahabelerin ve tabiilerin bize aktardığı o hadisleri didik didik etmişler. Acaba Peygamber mi söylemiş yoksa bir şeyler katılmış mı? Peygamberin sözü bu kadar didik didik ediliyorsa bizler bir haberi duyduğumuzda hemen inanıyoruz. Peygamberin sözlerini araştırma ihtiyacı hissediyoruz da neden diğerlerinin sözlerini duymuyoruz. Nefret ettiğimiz insanlar hakkında bile bilgi geldiğinde doğrudur diye kabullenmemek lazım.” dedi.
"Medyaya çok görev düşüyor"
Halk arasında doğru söylemenin bilinçli bir şekilde kötülendiğini, bundan dolayı medyaya çok iş düştüğünü söyleyen Açık, son olarak şöyle konuştu: “Burada medyaya çok görev düşüyor. Onlar da ellerinden geldiği kadarıyla haberin doğru anlaşılması için gayret göstermeleri lazımdır. Birbirimize her zaman yardımcı olmalıyız. Yardımcı olmazsan yarın öbür gün yeni neslimize yalancı damgası vururlar. Bugün ise Müslüman 'yalan söyleyebilir' pozisyonuna düşerse ve toplumda böyle bir algı oluşmuşsa Allah korusun sıkıntı olur. Bunun alt yapısında doğruyu söylemenin sıkıntılı olacağıyla ilgili bilinçaltında oluşturuldu. Doğruya sahip çıkalım, doğru sözlü olmaya, doğru söylemeye cesaretimiz olmasa da en azından yalan söylemeyelim." (Ramazan Casuk/Mehmet Demir-İLKHA)