Şeybe kızı Safiye rivayet ediyor ve diyor ki:

‘‘Biz Hz. Aişe`nin yanındayken, bir kısım hanımlar Kureyş`li kadınların durumunu ve faziletini anlatmışlardı. Bunun üzerine Hz. Aişe (r.anha) şöyle dedi; ‘Muhakkak ki Kureyş`li kadınların üstünlüğü vardır; ama Allah`a yemin ederim ki, ben Ensarın kadınlarından daha çok, Allah`ın kitabını tasdik eden ve Kur`an`a inanan faziletli kimseler görmedim. Nur Suresinde ki; ’Başörtülerini yakalarının üstüne koysunlar` ayeti kerimesi nazil olduğunda kocaları onların yanına gitti ve kendilerine, Allah`ın bu konuda inzal buyurduğu ayetini okudular. Ha­nım­la­rın hep­si Al­lah’ın em­ri­ne uya­rak, yün­den ve pa­muk­tan ya­pıl­mış ör­tü­le­ri­ne bü­rün­dü­ler, Ra­su­lul­lah’ın ar­ka­sın­da sa­bah na­ma­zı kıl­ma­ya gel­di­ler.’’ (Ebu Davut)

Hiç şüphesiz, Allah`u Teâlâ`nın kesin olarak emrettiği hususlardan bir tanesi de tesettürdür. Tesettür, Müslüman kadının iffet duygusunu dışarıya yansıtır ve karşı cinsin de iffetlice davranmasına neden olur.

Evet, kadın denince akla gelen ilk şey; hayâ, edep, namus, iffet, ahlak, güzellik ve fazilet timsali bir varlık olduğudur! Ancak cahiliye devrinde kız çocukları bir utanç vesilesi görülerek diri diri toprağa gömülüyordu. Babalar istedikleri zaman kızlarını kıymetsiz bir eşya gibi, çarşı ve pazarlarda istedikleri kişilere satabiliyorlardı. Bu cahil ve zalim insanlara hiç kimse tepki göstermediği gibi onlara cezalarını verecek bir müessese de bulunmamaktaydı.

İslam; kadını değersiz bir yaratık olarak sayılmaktan kurtarıp, cenneti ayaklarının altına sererek onu ulvi derecelere ulaştırmıştır.

``Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve Mü`minlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üzerlerine almalarını söyle, onların tanınmaması ve incitilmemesi için en elverişli olanı budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.`` (Ahzap: 59)

Hz. Aişe (r.a) bu ayetin nüzul sebebini şöyle rivayet ediyor:

``Resullullah`ın hanımlarından Hz. Sevde hicap ayeti indikten sonra, bir ihtiyacı için dışarıya çıkmıştı. Sevde, iri yapılı bir kadındı. Bu sebeple; kendisini tanıyanlara, örtülü olsa da, gizli olamıyordu. Bir defa Hz. Ömer (r.a) onu dışarıda gördü; `Ya Sevde, iyi bil ki vallahi sen bize karşı gizli olamıyorsun` dedi. Bunun üzerine, Hz. Sevde evine dönüp geldi. O sırada Resulullah (s.a.v.) benim odamdaydı. Akşam yemeğini yemekteydi ve elinde de etli bir kemik vardı. Bu halde, Sevde içeri girdi ve ‘Ya Resulallah, ben bazı ihtiyaçlarım için evimden çıkmıştım. Ömer bana şöyle şöyle söyleyip çıkışıma itiraz etti` diye şikâyette bulundu. Bunun üzerine Allah`u Teâlâ, Peygamberine vahiy gönderdi. Sonra kendisinden vahiy hali kaldırıldı. O kemik elinde olduğu halde ve onu yere koymaksızın Sevde`ye ’Siz kadınlara, kendi ihtiyaçlarınız için örtünmüş olarak evlerinizden dışarıya çıkmanıza izin verilmiştir. buyurdu.

Şüphe yok ki Allah`u Teâlâ; biz kadınları, şehevi bakışlardan, kötü takip ve emellerden, tıpkı kıymetli bir mücevherin hırsızlardan korunduğu gibi korumak istiyor. Ancak maalesef günümüzde ‘Müslüman’ olduğunu söyleyen batı zihniyetli insanlar, Avrupa`nın çarpık ahlakını taklit etme konusunda adeta birbirleriyle yarış halindeler! Ve bu kokuşmuş medeniyetin sözcülüğünü yapanlar ise, adeta bir kukla gibi ‘‘Bu yıl insanları şu şekle sokacağız’’ diye gayrı İslami kıyafetler tasarlayarak moda adı altında, kadın ve kızlarımızı her gün biraz daha İslam’dan uzaklaştırıp, rezil ve çirkef bir hayata sürüklemekteler.

Makyaj, açık seçiklik, mini etek, dekolte, çıplak kol, derken... artık erkekler gibi pantolon giymeye de başladılar. Böylece Hz. Peygamberin: ``Kendilerini erkeğe benzeten kadınlara ve kendilerini kadınlara benzeten erkeklere, Allah lanet etsin`` buyurduğu hadisi şerifine muhatap oldular.

Ve sen! Ey Müslüman bacım! Kadınlığını bir meta olarak kullanan Batı’nın kölesi olmaktansa; seni yoktan var eden, vücudunun her bir azasını ayrı ayrı güzelliklerde yaratan ve sana hayat, sıhhat, rızık gibi daha nice sayısız nimetler bahşeden, seni bütün kötülüklerden arındırıp, tertemiz kılmak isteyen Rabbinin kulu olmayı tercih etmez misin? Neden, sadece kişiye ait özel bir mektup gibi değil de, kötü bakışların okumaktan ve pörsütmekten çekinmediği bir kartpostal gibi olasın ki!

Ey, eteği zaten kısa olduğu halde okulun kapısında biraz daha kısaltan bacım! Minicik yüreklerin dahi mücadele verdiği, bu kutlu ve onurlu tesettür kervanına, send e dâhil ol ki huzur bulup, kurtuluşa eresin…

Şimdi; her giydiğimde ayrı bir zevk, ayrı bir lezzet ve onur duyduğum tesettürün ne olduğunu sana söyleyeyim mi?

Tesettür; öncelikle bizi yaratan Rabbimizin emridir.

Tesettür; dünya hayatında kıyamete kadar saygınlık ve üstünlüktür.

Tesettür; kadının, Müslüman olduğunun bir göstergesidir.

Tesettür; kadını, tahrik unsuru olmaktan koruyandır.

Tesettür; kadının iffeti, hayâsı ve namusudur.

Kısacası tesettür; küfrün yüreğindeki büyük acı ve korkudur!

Selam ve dua ile Allah`a emanet olun.

Zehra Ayhan - Nisanur