Hüseyin Kaya / Doğruhaber

Ankara Güvenpark yanında sadece sivillerin zarar gördüğü canlı bomba saldırısı olduğunda toplumda oluşan tepkiler Pkk`nin çatışma sürecini okuyamadığını, kendi gündem ve söylemi etrafında dönüp dolaştığını ortaya çıkardı. Kürt gençlerinin Cizre, Silopi ve Sur`da göz göre göre imha ettirilmesi üzerinden istenen rantı devşiremeyen örgüt farklı bir dil kullanmaya, etrafı suçlamaya başladı. Bu aslında marjinalleşmenin de ilk adımlarıdır.

Cemil Bayık`ın Batı basınına verdiği bir mülakatta söylediklerine kısaca bakalım.

“Türkler, sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı Kürt kentlerinde mümkün mertebe her şeyi yağmalayıp yaktılar. Bu nedenle halkımız intikam hisleriyle dolu. Gerillalarımıza, onlara yapılanların intikamını almaları çağrısında bulunuyor. Bu, halk mücadelesinde yeni bir dönemdir.”

Çatışmanın Türkler ve Kürtler arasında olduğuna dair yapılan vurgu sola dair Türklerden tümüyle umut kesildiğinin göstergesidir. Üç-beş kişiden oluştukları bilinen marjinal örgütlerle eylem birliğine gidilmesinin ilanı okul müsamereleri basitliğinde ve aceleye getirilmiş yüzeysel ve heyecan uyandırmayan bir girişimdi.

“Erdoğan bizi yenerse, Türkiye`de demokrasi isteyen herkesi mağlup edebilir. Onun rüyalarının gerçeğe dönüşmesinin önündeki en büyük engel biziz. Eğer Erdoğan bizi saf dışı bırakırsa, kazanır...

Erdoğan`ı ve AKP`yi devirmek istiyoruz. Erdoğan ve AKP devrilmedikçe, Türkiye asla demokratik bir ülke olamaz.”

Pkk`nin demokrasinin kalesi ve koruyucusu olduğu iddiası, Amerika ve Rusya`nın insan haklarına uyduğu iddiası kadar ciddidir. Bayık, öyle bir ideolojik hayal dünyasında yaşıyor ki, bombalarla sivil insanların paramparça edilmesi gerçeğinin süslü demokratik sözlerle örtülebileceğine inanıyor. Ama bırakın solcuları, liberalleri bile artık ikna edemiyor.

Buna Ertuğrul Özkök`ün “Pkk, Kürtlerin Işid`idir” açıklaması sanırım yeterli bir örnektir. Pkk`lilerden “Arkadaşlar” diye söz eden Hüseyin Aygün`ün sözleri “soldaki derin kırılma”nın en güzel örneklerindendir.

Bayık`a şöyle cevap veriyor H. Aygün:

“Kızılay`daki saldırı Sur`da yapılandan bin kat daha vahşidir, büyük bir insanlık suçudur”

“Kürt kentlerini yağmalayıp yıkan` Türk halkı değil, AKP ve onun polis örgütü ve askeri liderliğidir. Yoksul ve kardeş Türk halkını zan altında bırakamazsınız.

AKP Sur`da masumları katlediyor diye, siz Ankara`da ODTÜ`lü öğrencileri, dershaneye giden liselileri, kadınları, çocukları mı katledeceksiniz? O halde, siz AKP`yi taklit ediyorsunuz.

‘İntikam`, ‘her eylem meşrudur` sözlerinizle, siz Kürt sorununa çözüm mü arıyorsunuz, yoksa 7 Haziran`da Saray`da planlanan Türkiye`nin kaosa sürüklenmesi senaryosuna katkı mı yapıyorsunuz?”

Birçok marksistin “Ankara bombalaması” konusunda sessizliğe gömülmesi ve Pkk`yi savunamaması da kırılmanın göstergelerindendir.

Canlı bomba saldırısında hiçbir resmi görevlinin zarar görmemesi “mazlum halkın yanındayız” edebiyatını yapanların dürüstlüğünün ve eylem yöntemlerinin sorgulanmasını beraberinde getirecektir. Sorgulanmaya değil de sorgulamaya alışmış olan Pkk`nin bu tutum karşısında daha agresif bir tavır takınacağı ve bunun da kırılmayı artıracağı düşünülmektedir.