ANKARA - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Adıyaman, Afyonkarahisar, Ankara, Bolu, Bursa, Çankırı, Diyarbakır, Düzce, Elazığ, Hakkari, Hatay, Isparta, Karabük, Ordu ve Samsun'dan gelen muhtarlarla bir araya geldi.
Muhtarlar toplantısının 22'ncisini, Kızılay'daki terör saldırısının acısı ve üzüntüsü içerisinde gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, saldırıda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar, yakınlarını kaybedenlere de başsağlığı diledi.
"Hiç şüphesiz herkesin bir hesabı vardır, biz mutlak hesap sahibi olan Rabb'imize teslim olmuş insanlar olarak, onlardan üstün olduğumuza inanıyoruz" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şimdi birileri diyor ki, 'Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin başından giderse terör biter, demokrasi gelir.' Kim diyor? Terör örgütünün Kandil'deki yöneticisi veya yöneticilerinden bir tanesi. Başka kim diyor? Amerika'daki, Avrupa'daki birtakım medya kuruluşları ve eski diplomatlar diyor. Yani Amerika'nın buradaki diplomatları diyor. Ülkemizdeki birtakım aklıevveller diyor. Aslında bunların hepsi aynı yerden beslenen, aynı projede görevli olan, aynı misyon için çalışan kişilerdir. Peki gerçekten de Erdoğan gidince Türkiye'de terör biter, ülkeye demokrasi gelir mi? Terör örgütü, amacının sadece belirli şehirlerimizi ülkemizden koparmak değil Türkiye'yi topyekun ele geçirmek olduğunu açıkça söylemiyor mu? Peki 2002'den önce Türkiye'de terör yok muydu? Terörün, Türkiye'deki mazisi 35 yılı buldu. Peki o zaman terör esiyordu, Tayyip Erdoğan da ülkenin başında değildi. Onu nasıl izah edeceksiniz?"
"Ölen vatandaş sayısı 35"
Ankara'daki terör saldırısında ölen vatandaş sayısının 35 olduğunu belirten Erdoğan, "37 değil aslında, 35. Toplam 37 diye gösteriliyor, orayı karıştırmayalım, 2'si teröristtir, 35'i vatandaşımızdır. Bakın bu kardeşlerimizin bir kısmı işinden evine gidiyor, bir kısmı okuldan çıkmış evine gidiyor ve günahsız yavru. Bunların arasına dal ve bütün bu kardeşlerimizi, vatandaşlarımızı orada şehit et. Bunun yanında ilk etapta 200'ü aşkın yaralı vardı. Bir kısmı hafifti. Tedavileri yapıldı gönderildi. Şu anda yine 40'a yakın yaralı, hastanelerimizde mevcut. Bunların içinde 7 tane falan, ağır var. Rabbimden temennimiz, inşallah şifalarını bulurlar" diye konuştu.
"Bütün bunlar ortadayken, hala bunların savunmasını yapan bakıyorsunuz medya organları var" ifadesini kullanan Erdoğan, "Ülkemizdeki birtakım kifayetsiz muhterisler, Kızılay'daki elim hadiseyi kendi çıkarları için kullanmayı düşünecek kadar zavallıdır, ahlaksızdır, haysiyetsizdir" dedi.
Erdoğan, hiçbir sıfatın, terör örgütü yandaşlığının örtüsü olamayacağını vurgulayarak, terör ve terörist tanımını yeniden yapılması ve bu tanıma göre Ceza Kanunu'nun hemen değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
Emniyet güçlerine, savcılara, hakimlere terörle ve teröristle etkin şekilde mücadele etmelerini sağlayacak her türlü yasal ve teknik imkanının sağlanmasının önemine işaret eden Erdoğan, "Esasen mevcut mevzuatımızın doğru şekilde yorumlanmasının dahi, bu konuda çok önemli bir mesafe kat edilmesini sağlayacağını düşürüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
"Biz ortaya ilkeyi koymalıyız"
Erdoğan, dokunulmazlık konusunun da süratle neticelendirilmesi gerektiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Parlamento, bu konuda adımını süratle atmalıdır. Yani bir kişi mi olsun, iki kişi mi olsun, öyle bir şeyi konuşamayız. Biz ortaya ilkeyi koymalıyız, ilkeyi. Nedir bu ilke? Benim Kürt kardeşlerimi, vatandaşlarımı sokağa dökmek suretiyle 50 kişinin, 52 kişinin ölümüne vesile olanlar, bu ülkede terörü teşvik eden insanlar olarak yargılanmayacak da bu parlamento içinde boy gösterecek ve bunları bu millet seyredecek, öyle mi? Öbür tarafta arkasında PKK'nın, PYD'nin, YPG'nin olduğunu çok açık net olarak söyleyenler, bu ülkede temiz olacak, öyle mi? Bunlara karşı parlamento eğer gerekli tavrı ortaya koymazsa bu millet ve bu tarih, bu parlamentodan hesap sorar. Şehitler hesabını sorar. Bu kadar açık konuşuyorum. Bunun sayısı konuşulmaz. Şu mu olsun, bu mu olsun? Hayır, ilke ortaya konur."
"Millet koalisyonu"
Erdoğan, Meclis'te temsil edilen partilerden, yaşanan bu tarihi dönemin hassasiyetine uygun şekilde, siyasi rekabeti bir kenara bırakıp birlik ve beraberlik içinde hareket etmelerini isteyerek, "Bugün Meclis'te yıllardır uğraştığımız ama bir türlü gerçekleştirmeyi başaramadığımız o büyük mutabakatı milletimize ve tüm dünyaya göstermenin tam zamanıdır. Türkiye'nin, mevcut Meclis yapısı itibarıyla hükümet kurulabilmesi için koalisyona ihtiyacı bulunmuyor ama dayanışmaya ihtiyacı bulunuyor" ifadesini kullandı.
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Gelin bu büyük mutabakatı, büyük birlikteliği hemen şimdi sağlayalım, canımıza ve istikbalimize kast edenlerin üzerine hep birlikte gidelim. Terör örgütünün yan kolu olarak faaliyet gösteren partinin mensuplarını ben artık meşru siyasi aktörler olarak görmüyorum, kusura bakmasınlar. Dolayısıyla bu çağrım onlara değil, diğer partilerimizedir. Tüm bu çalışmaları mümkün olan en kısa sürede tamamlayarak hayata geçirmeliyiz. Aksi takdirde milletimizin karşısına başımız dik çıkamayız. Çünkü terör meselesi artık belirli bölgelerimize mahsus bir asayiş sorunu olmaktan çıkmış, topyekun milletimizin varlığını tehdit eder hale gelmiştir. Devlet, kadife eldivenin altındaki demir yumruğunu teröristlerin başına geçirmezse onlar her gün bizim canımızı yakmaya devam edecektir. Bu meselenin insan haklarıyla, düşünce özgürlüğüyle, basın hürriyetiyle, demokrasiyle bir ilgisi yoktur. Terör ve teröristle bu kavramları birlikte kullananlar milletimizin vicdanını kanattıklarını bilmelidirler. Masum hayatları yok eden bu eylemleri doğrudan veya dolaylı şekilde destekleyenlerin teröristlerden hiçbir farkı yoktur. Bugün karşımızda iki taraf vardır: Bir yanda masum insanların hayatına kast eden teröristler, diğer yanda ise güvenlik ve adalet bekleyen 79 milyon vatandaşımız bulunuyor."
"Bunun adı ikiyüzlülüktür"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 79 milyon masumun hakkını korumak için teröristlerin üzerine en şiddetli ve tavizsiz şekilde gitmek mecburiyetinde olduklarının altını çizerek Fransa'da kasımda yaşanan terör eylemlerinin ardından ülkede hala olağanüstü hal şartlarının sürdüğüne dikkati çekti. Fransa'da güvenlik güçlerinin herhangi bir yargı kararı olmaksızın terör örgütüyle ilişkili olduğunu değerlendirdikleri herkesin evini, iş yerini, aracını istediği zaman arama, bu şahısları sorgulama hakkına sahip olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kimse de dönüp Fransa'ya, 'Ya demokratik bir ülkede olağanüstü hal uygulaması mı olur? Yargı kararı olmadan böyle operasyonlar mı yapılır? Ayıp ediyorsun' demiyor. Ama aynı çevreler her gün terör eylemlerine muhatap olan bize sürekli olarak 'Demokrasi, özgürlük, insan hakları, hukuk devleti' kavramları eşliğinde 'Terör örgütüne karşı operasyon yapmayın' telkininde bulunuyor. Bize bu telkinde bulunanların, terör örgütüne dönüp de 'Türkiye'ye saldırmayın, masumları öldürmeyin' dediklerini duymadık, görmedik. Peki soruyorum, Fransa için hak olan terörle mücadele yöntemleri bize gelince niye demokrasi, özgürlük, hukuk devleti duvarına tosluyor? Neden? Bunun adı ikiyüzlülüktür. Açık söylüyorum, bizim için artık bu ifadelerin zerre kadar kıymeti yoktur. Terörle mücadelede yanımızda olan dostumuzdur, karşımızda olan da düşmanımızdır bunun bilinmesi lazım. Mesele bu kadar açık, bu kadar nettir."
AA