Ağrı'da faaliyet yürüten STK'lar Halepçe katliamının 28. yılı münasebeti ile değerlendirmede bulunarak, Halepçe'nin mazlumiyetin en büyük ifadesi olduğunu ve katliamın hala tazelediğini koruduğunu ifade ettiler.
STK Temsilcileri, Kürtlerin Halepçe'den çok büyük dersler çıkarmaları gerektiğinin altını çizerek, Halepçe'de katliam emrini verenler ile bugün Kürtler üzerine oyun oynayanların aynı kesimler olduğuna dikkat çektiler.
Halepçe katliamının tarihe büyük bir zulüm olarak geçtiğini kaydeden Mustazaflar Cemiyeti Ağrı Şubesi Başkanı M. Ali Oraç, Amerika ve Avrupa ülkelerinin bu suçun ortağı olduğunu söyledi.
"Zalim Saddam 3 yıllık saltanatı için bu katliamı yaptı"
Dindar Kürtlerin merhamet edilmeden katledildiğini belirten M. Ali Ortaç, "Gerçekten tarihe büyük bir zulüm olarak geçti Halepçe katliamı. Orada binlerce dindar Kürt, hiç merhamet edilmeden katledildi. Ve bu suçun, zalim Saddam'ın ortakları İslam düşmanı Avrupa ve Amerika'dır. Zalim Saddam bu yaptığından hayır görmedi. Orda katledilen, şehit edilen mazlum Kürtler de mazlumane Rablerine kavuşurken, zalim Saddam'da saltanatı için yapmış olduğu zulmün üzerinden 3 yıl geçtikten sonra kendisinin de ağa babaları olan Amerika ve İslam düşmanı olan Avrupa ülkeleri tarafından ülkesi işgal edildi ve kendisi bu hükümdarlık, iktidarından hayır görmedi. Yani yaptığı zulüm 3 yıllık iktidar içindi. Değer miydi bu zulme. Bütün zalimlere sesleniyoruz; yaptığınız hiçbir zulüm saltanatınızın bekası için değmez. Çünkü saltanatınız baki değildir. Sizde fanisiniz, saltanatınız da." şeklinde konuştu.
"Kürtler, Halepçe'den ders çıkarmalı"
Kürtlerin Halepçe'den ders çıkarması gerektiğini belirten Ortaç, "Maalesef Müslüman Kürtlerin payına sürgün, iltica, göç düşmüş. Bugün de Güneydoğu başta olmak üzere Doğu'nun bazı kesimlerinde Müslüman Kürtler, yine 2 ateş arasında bulunmaktalar ve her 2 taraftan gelen ateşten dolayı kendileri yine yurtlarından edildiler, yine evleri yıkıldı, paylarına yine göç, yine hicret düştü. Kürtler, Amerika'nın ve İslam düşmanı Avrupa ülkelerinin katkısı ile Halepçe'de katledilmişlerdi. Bugün de Güneydoğu'da ve Doğu'nun bazı kesimlerinde bazı huzursuzluklar, ölümler yaşamaktalar. Biz yine özellikle Türkiye Kürdistan'ında yaşanan zulüm, akan kan ve gözyaşında Kürtlerin şehirlerini terk etmemeleri ve muhacir duruma düşmelerinde yine Amerika'nın, Avrupa ülkelerinin ve Rusya'nın payının, katkısının olduğu kanaatindeyiz. Müslüman Kürtler ve dünyanın her yerinde olduğu gibi Doğu ve Güneydoğu'daki Müslüman Kürtlerin de alacakları en önemli ders şudur: Avrupa, Amerika ve Rusya bize dost ve yar değil. Müslümanlar birbirlerinin dost ve yarlarıdır." ifadelerini kullandı.
"Zalimlerin emanları yoktur"
Rehber-Der Yöneticisi Ahmet Çevik ise Halepçe'de yaşananlara değinerek zalimlerin, saltanatları için mazlumları önemsemediklerini söyledi.
Ahmet Çevik, "Halepçe 16 Mart 1988'de Irak'ın Halepçe kasabasında deyim yerindeyse umutların, hayallerin, hayatların bir günde yok olduğu yer olarak tanımlayabiliriz. Tabi Halepçe, zalimlerin hiçbir zaman emanlarının olmayacağı, bize hiçbir zaman acımayacakları kendi çıkar, şahsi menfaat ve taht, saltanatları için mazlumların, kanlarının, canlarının, evlerinin, yaşamlarının, hayallerinin, dünyaya bakış açılarının hiçbir öneminin olmadığını bize kesin göstermiştir. Halepçe'nin en acı yönlerinden bir tanesi de, kendine Müslüman diyen ve herkesin Müslüman sandığı belki herkesin Müslüman sandığı ama zalimleşmiş, gaddarlaşmış bir insanın başkalarına sadece bir hizmet olsun diye bir mazlum dindar milleti, bir gece sabaha yakın bir zamanda elma kokulu kimyasal silahlarla belki kandırarak zehirledi." değerlendirmelerinde bulundu.
"Halepçe mazlumiyetin en büyük ifadesidir"
Batının bir silah ve ilaç denemesi yapacağı zaman değer vermediği Müslümanlar üzerinden bunu denediğini söyleyen Çevik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Belki Halepçe gibi olaylar birçok yerde vuku buldu ama Halepçe'nin bize en çok dokunan yönü şudur ki; Halepçe hiçbir savaşın tarafı değildi. Bunun mazlumuyetinin en büyük ifadesi budur. Biz bunu da anlıyoruz ki batı, bir silah ve ilaç deneyecekse, değer vermediği Müslümanlar üzerinden bunu yapmaktadır. Halepçe'de Kürtler değil, Araplar, Türkmenler olsaydı yani sahipsiz, yetim kalmış bir halk olsaydı yine bu yapılacaktı."
Bugün başkalarının eliyle batının yaptırdıklarına karşı dikkatli olunması gerektiğini kaydeden Ahmet Çevik, "Müslüman'ın buradan çıkaracağı ders şudur ki, hiçbir zaman batıya güvenmemeliyiz. Batı bize acımayacaktır, keza o gün Saddam'dı, bugün başkaları vardır ve olacaktır. Tarih boyunca zalimlerin ülkeleri, amaçları değişecektir fakat yaptıkları hizmet aynı hizmet olacaktır, başkalarına hizmet olacaktır. Halkımızda bundan ders çıkarmalıdır. O güne bu gözle bakmalıdır. Batının bize dayattığı ve bugün yine birilerinin eliyle yapmak istedikleri şeylere karşı uyanık olmalıyız. Biz bir ümmetiz ve Kuran'da belirtildiği gibi ancak Müminiz. Müminlere, Müslümanlara karşı bu haklarımızı gözetmeliyiz. Bir kardeşimiz bir hata yaptığında bunu Mümince ve Müslümanlığın el verdiği ölçülerle gidermeli ve onu öyle yargılamalıyız. Yoksa başkalarına hizmet ederek bunu yapamamalıyız." dedi. (Ömer Adıgüzel - İLKHA)