Hüseyin Kaya / Doğruhaber
Türkiye siyasetinde bir Süleyman Demirel klasiği vardı.
Verdiği vaatleri yerine getirmediğinde ve bu kendisine hatırlatıldığında pişkinlikle “Dün dündür, bugün bugündür” der ve konuyu hallederdi.
Peki ya gazeteciler…
Onlar nasıl hallediyor değişim, dönüşüm ve çarklarını?
Kimileri bir dönemini anlatarak “yanlış yaptığını” söylüyor ve “Yanlıştan dönen erdemli adam” pozları takınıyor, kimileri ise bir dönem söylediklerini hiç görmezden gelerek döneme göre şekil almaya devam ediyor.
Aşağıda size aynı yazardan farklı tarihlere ait iki alıntı yapıyorum.
“Apo`nun yakalanarak Türkiye`ye getirilmesi, PKK`ya karşı Cumhuriyet devletinin 1984`ten beri sürdürdüğü haklı ve meşru mücadelesinde bayrağın zirveye dikilmesi ya da zaferin bir yerde tescil edilmesidir. Bu büyük başarı öncelikli olarak bir askeri başarıdır. Silahlı kuvvetlerimiz, devlete karşı silah çekmiş, 15 yıldır şiddet ve terörü politika aracı olarak benimsemiş, insanlığa karşı suç işlemiş olan PKK`yı çökertmiştir.” (17 Şubat 1999)
1984`ten 1999`a kadar geçen süreci yüceltiyor gazeteci…
“Haklı ve meşru mücadele”…
Bu yıllar arasında çokça eleştirilen 90`lar da var.
Dışkı yedirmelerin, asit kuyularının, beyaz Torosların olduğu 90`lı yıllar…
Bu arada gazetecimizden askerin değil de PKK`nın “insanlığa karşı suç işlediğini” de öğrenmiş oluyoruz.
Aşağıda da aynı gazetecinin 2015`teki yazısından bir bölüm…
“PKK`ya karşı topyekûn mücadele... PKK`ya karşı topyekûn savaş...
Faili meçhul cinayetler...
1990`lar böyle yaşandı, kan ve gözyaşıyla. Ama şimdi, ne yazık ki, 1990`ların o korkunç dönemine, kanlı kısır döngüsüne yeniden geri dönüyoruz.” (15 Kasım 2015)
Bu gazeteciyi merak ettinizse söyleyeyim; ama inanıyorum ki, büyük bir kısmınız kim olduğunu çıkarmıştır.
Evet, Hasan Cemal`den söz ediyoruz.