Hüseyin Kaya / Doğruhaber
CHP, “Teröre yardım ve yataklık yaptığı” iddiasıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu ve bazı bakanlarla ilgili suç duyurusunda bulunmuş.
Erdoğan`ın ya da Davutoğlu`nun ilişkileri partilerinin ismi gibi “ak” değil; ama suçlamada bulunanlar çok mu dürüst?
“Hangi terör?” diye sorsan önüne belli isimler ya da şablonlar koyarlar.
Bazıları için uluslararası ajansların ve kurumların “terörist” tanımından öteye geçilemez. Onlar kime “terörist” derlerse sen de onu tasdik etmek zorundasın.
Siyonist terör şebekesi olan israil`in yaptıklarının ne olduğu ortadayken “halkın güvenliği” sözünün arkasına saklanılır ve onurlu bir mücadele veren Filistinli gruplar suçlanır.
Mesela CHP, yüzbinlerce kişinin katili olan Beşar Esad için “terörist” demez, diyemez.
Amerika`nın Irak ve Afganistan işgallerinde yaptıklarının, Pakistan`da düğün konvoylarını bombalamasının “terör eylemi” olduğunu da söylemedi CHP zihniyeti.
Gazetecilerin 11 Eylül sonrası Amerika`nın Afganistan`ın işgal edilmesinde kullandığı gerekçelerin ikna edici olup olmadığı yönündeki sorusuna “Amerika ikna olmuşsa biz de ikna olmuşuz” diyen bir Ecevit`i hatırlıyoruz.
İletişim çağında her şey algılar üzerinden yürütülüyor; ama aslında perde gerisi çok iğrenç.
Bir silah kaçakçısının yaşadıklarını anlatan “Lord of War” filmindeki bir diyalogdan söz edeyim istiyorum.
Kaçakçı uzun süren bir kovalamacanın sonunda yakayı ele verir. Onu yakalayan istihbaratçıya kendisini tutuklayamayacağını söyler ve onu şu gerçekle yüzleştirir.
“Gerçekten günümüzde yaşayan ve kendilerine lider diyen en iğrenç ve acımasız insanlarla çok yakın ilişkilerim var. Ama o adamların bazıları senin düşmanlarının düşmanlarıdır. Ve dünyadaki en büyük silah taciri ise ki, kendisi patronun olan Birleşik Devletler (Amerika) başkanıdır ve kendisi her gün benim bir yılda yaptığımdan daha fazla satış yapar. Bazen silah üzerinde parmak izinin bulunması utanç verici olur. Bazen silah satmanın hoş olmayacağı güçlere silah satarken benim gibi serbest çalışan kişilere ihtiyaç duyarlar. Yani sen bana kötü diyorsun dostum; ama ben gerekli bir kötüyüm.”