Doğruhaber/haber merkezi
Diyarbakır`ın Çınar ilçesine bağlı Yıllarca (Xirbêsitîl) köyünden 10 Mart 1994 yılının Ramazan ayında Kadir Gecesi`nin sabahında, bayram alışverişi için Diyarbakır`a giden kadın-çocuk, genç-yaşlı 50 kişiyi taşıyan köy midibüsü, PKK tarafından yola döşenen mayının üzerinden geçerken patlatıldı. Patlamada midibüste aralarında 12 yaşında 2 çocuğun da bulunduğu 11 kişi hayatını kaybetti, 40 kişi yaralandı. İşte mayınlı saldırıda hayatını kaybedenler:
MOLLA HIDIR AKYOL:
Köyde fahri imamlık yapıyordu. Köy çocuklarına ders veriyor ve bu konuda çok gayret ediyordu. Kadir Gecesini camide ibadetle geçirmiş, hoparlörden, “Gelin bu gece kurtuluş gecesidir, bu gece hayır gecesidir, gelin bu gece ibadet edin” diyerek köy halkını camiye davet etmişti. Kendisi de sahura kadar namaz kılarak Kur`an okumuş, cami cemaatine vaazda bulunmuştu.
HACI RAMAZAN YEŞİL:
50 yaşlarında köylüler tarafından çok sevilen ahlâkı güzel bir insandı. Dürüstlüğüyle tanınmıştı. İslami çalışmalarında gençlere imrenir onlara tavsiyelerde bulunurdu. Hep şehid olmak istediğini dile getiren Hacı Ramazan, “Ne varsa gençlerdedir, bizim yaşımız geçti artık bize şehadet yok. Genç olsaydık belki şehadet bize nasip olurdu.” derdi.
HALİL DEMİR:
Yaşlıydı. Köyde sevilen biriydi. Ahlâkı güzeldi; ne kendisi başkasını incitirdi, ne başkası kendisini. Maddi olarak durumu iyi değildi ama her hayırlı işe gider elinden geleni yapardı. Evin ihtiyaçları için ilçeye gitti ve mayın patlaması sonucu kendi köylüleri gibi katledildi.
İBRAHİM DAĞTEKİN:
Ömrü mazlumiyet içinde geçmişti. Maddi durumu çok kötüydü. Hatta şehre gitmek için giydiği ayakkabıyı başka bir arkadaşı ona emanet olarak vermişti. Sakat olan İbrahim daha önce de PKK`nin saldırısına uğramış ve bir kurşun karaciğerine isabet etmişti. 2 defa da böbrekten ameliyat olmuştu.
KUTBETTİN AYHAN:
45 yaşındaydı. Maddi durumu çok iyi değildi, hayvancılıkla geçimini sağlıyordu. Ahlâkı son derece iyiydi, herkes kendisinden memnundu. Halen akrabaları arasından onun gibi birinin çıkmadığı söyleniyor. İbadetlerine çok düşkün olduğu kadar işlerinde de titizdi.
TAJDİN:
Aslen çingene olan Tajdin, köyün çevresinde kurulan çadırlarda kalıyordu. İbadetlerine çok dikkat ediyordu. Ailesi, PKK bir şey yapar korkusuyla onu İslami çalışmalarından alıkoymaya çalışıyordu. Ailesi başına bir şey gelmekle korkuttuğu zaman “Ben de Müslümanım, bir olay gelse Muhammed`e salavat, ben de Müslümanım. Bir olay olsa ben onlardan daha iyi değilim, onlara ne olduysa bana da olsun” diyordu. Ailesinin tüm baskılarına rağmen tebliği bırakmadı. Ahlâkı nedeniyle de köylüler tarafından sevilen Tajdin, yabancı olmasına rağmen köyden biriymiş gibi kabul görüyordu.
MEHMET EMİN VE MEHMET HALİL GÜLÇER:
10-11 yaşlarında amca çocuklarıydılar. Camide Kur`an dersi alıyorlardı. Hatta ikisi köy çocuklarını camiye çağırmak için birbirleriyle yarışırdı. Evleri tek tek dolaşarak köy çocuklarını camiye çağırırlardı. Çocuk olmalarına rağmen büyüklerine özenerek şehit olacaklarını söylüyorlardı. Bazen şakadan tartıştıklarında biri ben önce şehit olacağım, diğeri önce ben şehit olacağım diyordu. Patlamada ikisinin de ayakları kopmuştu.
YUSUF YAŞLAK:
1970 yılında Muş`un Çengilli (Dêr) köyünde dünyaya gelen Yusuf Yaşlak, ibadetlerine düşkün İslami davasına bağlı mütedeyyin bir şahsiyet idi. Şehidin davasına olan bağlılığından rahatsız olan PKK, 1993 yılında köye yaptığı baskında onu şehid etti.