■ İbrahim Sevgili / ANKARA

Diyarbakır`da 6-7 Ekim 2014`te PKK`liler tarafından katledilen Yasin Börü, Hüseyin Dakak, Riyad Güneş ve Hasan Gökgöz`ün davasının 4.cü duruşması Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. 17`si tutuklu 34 sanığın yargılandığı davanın 4.cü duruşmasında gizli tanıklar tarafından 15 katil zanlısı bir kez daha teşhis edilirken bir sonraki duruşma 18 Nisan`a ertelendi. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verirken duruşmanın sonlarında katillerden birinin Şehit Hasan Gökgöz`ün babasına Kürtçe; ‘iyi ki yapmışız` demesi gerginliğe neden oldu. Gerginlik sonrası mahkemenin, sonraki duruşmaların karar verilinceye kadar kapalı yapılmasını kararlaştırdığını söyleyen dava avukatları karara tepki gösterdi.

DAVAYA YOĞUN İLGİ
Güvenlik gerekçesiyle Ankara`ya nakledilen davanın 4`üncü duruşmasına Türkiye`nin birçok ilinden yoğun katılımın olduğu gözlendi. Duruşma salonunun 120 kişilik olması nedeniyle diğer illerden gelenler 5`er kişilik gruplar halinde salona alındı. İçeriye giremeyenler ise duruşmayı dışarıdan takip etti. Yasin Börü, Hüseyin Dakak, Riyad Güneş ve Hasan Gökgöz`ün aileleri ile olaydan yaralı olarak kurtulan Yusuf Er de duruşmaya katıldı.

Duruşmaya ayrıca HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, HÜDA PAR Genel Sekreteri Mehmet Yavuz, HÜDA PAR GİK üyesi Şehzade Demir ile bazı illerin HÜDA PAR Temsilcileri, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, AK Parti Milletvekilleri Mehmet Metiner, Hilmi bilgin, Ali İhsan Yavuz, Mahmut Atilla Kaya, Yusuf Başer ve Diyarbakır eski milletvekilleri Abdurrahman Kurt ile Mine Lök Beyaz da katıldı.

TUNÇ: TEŞHİS ETTİĞİM   KİŞİLER KATLİAMDA ROL ALAN KİŞİLERDİR
Duruşmada ‘Tunç` ve ‘Zümrüt` kod adlı gizli tanıklar ifade verdi. Gizli Tanık Tunç, olay yerinde sanıklardan 7`sini gördüğünü belirtti. Gizli tanık Tunç, teşhis ettiği kişilerden kimilerinin binanın 3. katından Yasin Börü ve diğer arkadaşlarını aşağıya attığını, kimilerinin ise aşağıya attıktan sonra bina girişinde onlara balta, satır ve sopalarla saldırıp katlettiklerini söyledi. ‘Tunç` kod adlı gizli tanık. sanıklardan Ahmet Tanrıverdi, Ahmed Arif Yusufoğlu, Cevher Türk, Ersin Filizer`i fotoğraflarından teşhis ederek söz konusu kişileri olaylarda gördüğünü ve bu şahısların Yasin Börü, Hüseyin Dakak, Hasan Gökgöz ve Riyad Güneş`in katledilmesinde rol aldıklarını ifade etti.

YILDIZ DOĞANAY    GEBERTİN ONLARI DEYİP  ZILGIT ÇEKİYORDU
Gizli tanık Zümrüt ise, tutuklu yargılanan sanıklardan Uğur Doğanay`ın annesi ve önceki duruşmalarda tahliyesine karar verilen Yıldız Doğanay isimli kadın sanığı olaylarda bizzat gördüğünü ve Yıldız Doğanay`ı Yasin ve arkadaşlarının cenazesi başında zılgıt çekerek eylemcileri galeyana getirmeye çalıştığını ifade etti. Yıldız Doğanay`ın, oğlu Uğur Doğanay`la birlikte başından beri olayların içinde olduklarını dile getiren gizli tanık Zümrüt, “Yıldız Doğanay ve oğlu Uğur Doğanay bütün eylemlerde başı çekiyorlar. 4. Kattan perdeyi halat gibi yapıp alt kata inerek gençleri vuran da yine Uğur Doğanay`ın ta kendisidir. Annesi de öldürülen gençlerin başında Kürtçe “Gebertin onları” diye bağırıp zılgıt çekerek kalabalığı gaza getirmeye çalışıyordu.” dedi.

Mahkeme heyeti verilen aranın ardından tutuklu yargılanan sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, adli kontrole gitmeyen ve duruşmaya katılmayan sanıklardan Abdulvahap Turan`ın ise tutuklanmasına karar verdi. Savcı`nın, tutuklu sanıklardan 9`unun tahliye edilmesi talebi mahkeme tarafından reddedildi.

KATİL, ŞEHİDİN BABASINA ‘İYİ Kİ YAPMIŞIM`
Duruşma sonunda açıklamalarda bulunan müşteki avukatlardan Murat Sadak, duruşmaya ara verildiği sırada sanıklardan birinin Şehit Hasan Gökgöz`ün babası Mehmet Gökgöz`e hitaben Kürtçe; ‘iyi ki yapmışız` diyerek tahrik ettiğini söyledi. Ardından yaşanan gerginlik sonrası mahkeme heyetinin, bir sonraki duruşmaların yeniden karar verilinceye kadar kapalı yapılmasını kararlaştırdığını söyleyen Avukat Sadak, skandal karara tepki gösterdi.
Mahkemenin ara verdiği sırada bir sanığın kışkırtması sonucu kısa süreli bir arbedenin yaşandığı söyleyen Sadak, yaşanan arbede sonucunda salonunun boşaltıldığını söyledi.

MAHKEME ÇELİŞKİYE DÜŞTÜ
Sadak açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Salon boşaltıldıktan sonra müdafiler can güvenliği olmadığı yalanına sığınarak savunma yapamayacaklarını belirtti. Bir can güvenliği sorunu varsa, can güvenliği olmayan bizleriz. Bu sorunun muhatabı da bizleriz. Sanıklar mahkemede savunmalarını yaparak tahliyelerini talep etti. İddia makamı maalesef 9 sanığın tahliyesini istedi. Bu bize şaşırtıcı geldi. Bu talebin gerekçesi ise gizli sanıkların teşhis etmemesi. Oysa gizli tanıkların teşhis etmesine kadar tutuklanma istemedi savcı. Kendi kendine burada aslında bariz bir çelişkiye düştüler. 17 tutuklu sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verilirken, adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanan bir sanığın ise yakalanma kararı çıkarıldı.”

TAHRİKÇİ ŞAHIS,   YASİN`İN KAFASINI TAŞLA EZEN SEDAT ÇOBAN`DI
Öte yandan görgü tanıklarından alınan bilgiye göre, mahkemede Kürtçe “iyi ki yapmışım” deyip tahrike neden olan şahsın, 16 yaşındaki Yasin`i 3. kattan aşağıya atıp kafasını taşla ezdikten sonra, molotofla yakan Sedat Çoban adlı PKK`li olduğu öğrenildi.

DİYARBAKIR EMNİYETİ: O GÜNÜN GÖRÜNTÜLERİNİ SİLDİK
Mahkemede, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünde 6-7 Ekim günü olayın yaşandığı civarda MOBESE görüntülerinin olup olmadığının sorulduğunu belirten Sadak, “Malumunuz bu cinayet olayında MOBESE görüntülerinin olup olmadığının araştırılarak dosyaya konulması gerekirdi. Emniyet bunu en başta yapmadı. Esasında bu kayıtlar var ama bir türlü dosyaya koymadılar. Gelen yazıda ise o gün 14:28 saatine kadar MOBESE görüntüleri var, ondan sonraki görüntüleri ise ‘tarafımızca silinmiştir.` deniliyor.

Düşünün, o gün Diyarbakır`da cehennem yaşanıyor, her yerde olay var, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü ise ‘O günün görüntülerini sildik` diyor. En başından beri söylediğimiz gibi Diyarbakır Emniyeti bu olayın içindedir. En azından ihmal boyutunun içindedir. Malumunuz bir sürü 155 kayıtları vardı.

Mağdurların polisi aramalarına rağmen polis olay yerine intikal etmemiştir. Daha sonra Diyarbakır valisi; ‘Biz polisimizi dışarıya çıkarsaydık şehit verirdik` açıklamasında bulundu. Bu açıkça ihmali gösteriyor. Bir ihmalin olmadığını varsayarsak onların görevi delilleri usulünce toplamak ve kim bu suçu işlemişse yargı önüne çıkarmaktır. Bunu da yapmadığını görüyoruz. Deliller toplanmış, toplanan deliller dosyada yok. Bunları gizli tanıklar da dile getirdi.” dedi.

Avukat Sadak, duruşmada PKK`li sanıkların büyük tahriki ve provokasyonunu ise şöyle anlattı: “Mahkeme ara vermiş ve salondan çıkıyorduk ki sanıklardan biri Mehmet Amcaya hitaben ‘İyi ki yapmışız` diyerek tahrik etti. Böyle bir babanın böyle bir olayda tahrik olmaması mümkün mü? Bir empati kurarak düşündüğünüzde böyle bir tabloda elin kolun bağlı duramazsınız. Bunun üzerine bir sürtüşme oldu ve Mehmet amcayı sakinleştirerek mahkeme salonundan çıkardık.”

KAPALI DURUŞMA, ADİL YARGILANMAYA AYKIRIDIR
Mahkeme heyetinin yaşanan olay sonrası yeniden karar verilinceye kadar duruşmaların kapalı yapılmasına karar verdiğini söyleyen Sadak, “Kapalı duruşma, adil yargılanmaya aykırıdır. Biz buna itiraz edeceğiz. Bu dava Türkiye`nin takip ettiği bir davadır. Böyle bir davada kapalı oturum kararı verilmesi mahkeme açısından acziyetin göstergesidir. Bu ve buna benzer şeylerden dolayı ‘redd-i hakim` talebinde bulunduk. Bugün duruşmanın olduğu mahkeme salonu da yetersizdir. Bu kabul edilebilecek bir durum değildir. Mahkemeye ayrıca, Anadolu Ajansından alınan görüntüler sunulmuş. Biz, mahkemeye verilen görüntüleri izlemedik. Gizli tanıklar bu görüntüleri gözaltında izlediklerini belirttiler. Bu da gösteriyor ki bu görüntülerde teşhis yapılabilir ama görüntüler dosyada yoktur.” diye konuştu.

Evrensel insanlık adına Yasin Börü`ye sahip çıkmalıyız
Duruşmaya katılan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yavuz, mahkeme önünde toplanan halka hitap ederek Yasin Börü ve arkadaşlarına bir insan, bir Müslüman ve bir şehit oldukları için sahip çıkılması gerektiğini belirtti. Yavuz: “Allah`ın peygamberden sonra en yüce mertebe olarak tanımladığı, kanı bereketli olan, ümmetin unsurlarını bir araya getiren, vahdete, ittihada ve ittifaka vesile olan bir değer olması itibariyle, şehit olması itibariyle Yasin Börü ve arkadaşlarına sahip çıkmamız gerekiyor. İnsanlık adına sahip çıkmamız gerekiyor çünkü Yasin, içinde yaşadığı toplumun ihtiyacını yüklenmişti. Bu, insanlara hizmet etme görevidir. Sadece Kürt coğrafyasında değil, Türk coğrafyasında, Arap coğrafyasında dünyanın birçok yerinde insanın bozulmayan evrensel değerleri adına bu görevi gördüğü için Yasin Börü ve arkadaşlarına sahip çıkmalıyız.” dedi.

PKK İSLAM`A KARŞI DİRENİYOR
Davayı Ankara`da takip eden gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Göktaş ise İslam`a karşı inatla direnen örgütün sadece bizim coğrafyamızda kaldığına dikkat çekti. Göktaş, Libya`da, Fas`ta, Cezayir`de, Lübnan`da ne kadar örgüt varsa büyük bir ekseriyetinin İslam`a yöneldiğini hatırlatarak, sadece İslam`a karşı inatla direnen örgütün bizim coğrafyamızda olduğunu vurguladı.

ADİL BİR YARGILAMA İSTİYORUZ
Dava hakkında değerlendirmelerde bulunan mağdur yakınları, mahkemenin tutumuna tepki gösterdi. 16 yaşında PKK`liler tarafından katledilen Yasin Börü`nün babası Fikri Börü, adil bir yargılama istediklerini belirtti. Börü: “Bu davayı güvenlik gerekçesi ile Ankara`ya almaları bizi mağdur etmektedir. Bu sanıkların olaylarda parmaklarının olduğu kesindir. Bu 4`üncü duruşmaydı. Bu davada tutuklu olmayıp da yargılananlar da tutuklansın. Aynı zamanda azmettiricilerin de yargılanmasını istiyoruz. Adil bir yargılama istiyoruz. Herkesten bu davaya sahip çıkmasını istiyoruz.” dedi.

BU MAHKEMENİN ADİL BİR ŞEKİLDE SONUÇLANACAĞINA İNANMIYORUZ
Mahkeme heyetinin taraflı davrandığını ifade eden Hüseyin Dakak`ın babası Öztekin Dakak ise: “4 duruşmadır gelip gidiyoruz. Mahkeme heyeti taraflı davranıyor. Hatta mahkeme heyeti önceki duruşmada ‘ben bu davayı istemediğim halde bana verdiler` itirafında bulundu. Şimdi de mahkemeyi kapalı görecekler. Yetkililere sesleniyorum gerekirse bu davayı Edirne`ye götürsünler ama bizi bu hâkim ve savcılardan kurtarsınlar. Gelecek mahkemede, mahkeme heyeti davayı kendi istediği gibi oynayacak. Biz bu mahkemenin adil bir şekilde sonuçlanacağına inanmıyoruz.” ifadelerini kullandı.

BİZ ADİL BİR MAHKEME İSTİYORUZ
Hasan Gökgöz`ün babası Mehmet Gökgöz ise mahkemede bir sanık tarafından tahrik edildiğini söyledi. Gökgöz şöyle konuştu: “Öncelikle mahkeme salonu çok dardır. Biz mağdur yakınları olarak büyük bir salon istiyoruz. Sanıklar savunmalarında yalan söylüyor. Bunların hepsi katildirler. Biz adil bir mahkeme istiyoruz. Mahkeme salonunda Sedat Çoban isimli bir sanık bana Kürtçe ‘Biz iyi ki yaptık` diyerek tahrik etti. Suçluların cezalandırılmasını istiyoruz.”

Vahşi katiller en ağır Cezalarla cezalandırılmalı
Ankara Adalet Sarayına gelen STK temsilcileri, yazar ve siyasetçiler de, yaşanan vahşetin sıradan bir hadise olmadığını belirterek, Yasin Börü`nün davasının takipçileri olduklarını belirttiler. Davayı takip etmek için gelen AK Parti İstanbul Milletvekili Hasan Turan, PKK`nin bölgede İslami yapıları hedef aldığını belirtti. Milletvekili Turan, ancak bu vahşi katliamı işleyenlerin en ağır cezalarla cezalandırılmasının yakınlarının gönlünü bir nebze ferahlatabileceğini söyledi.

Kürt Halkının Maneviyatı da Katledildi
Davaya müdahil avukat olarak katılan Gülden Sönmez ise Yasin Börü`nün katledilmesi ile Kürt halkının maneviyatının katledildiğini söyledi. Sönmez şöyle devam etti: “Davada soruşturma yönündeki eksikliklerin davaya yansımalarını görüyoruz. Umut ediyoruz ki davada suçlular hak ettiği cezayı bulurlar. İnsan olan hiç kimse bu kadar vahşice bir cinayeti kendi halkından olan ve kendi mahallesinde yaşayan insanlara yapamaz. Vahşi savaş ortamlarında bile görünmeyen bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu insanlar birlikte yaşayan insanlara ne oldu da hangi çağrı ile böyle oldu? Bu politikayı üretenler bu çocukların hepsini bu yola sürükleyenlerin hak ettikleri cezayı görmeleri gerekir… Bu halka yapılan en büyük kötülüktür. Sadece Yasin Börü ve arkadaşları katledilmedi, aslında bu toplumun ve Kürt halkının manevi değerleri de katledildi.”

Bölge tarihinde Böyle bir katliam yoktur
Gazeteci Bayram Zilan ise Yasin Börü davasının bir sembol olduğunu ifade ederek:  “Yasin Börü davası bütün toplumun davasıdır. Bu açıdan baktığınızda iyi bir kamuoyunun oluşturulması lazım. Ortada Müslümanlara yönelik bir katliam var. Yasin Börü`nün davasına sahip çıkmak için illa akraba ya da HÜDA PAR`lı olmak gerekmiyor. Yasin Börü çok vahşice katledilen biridir. Bölge tarihinde böyle bir katliam yoktur. Bütün bunlar gösteriyor ki bölgede çok tehlikeli bir nesil yetiştiriliyor. Atasını ve aslını tanımayan bir nesil var. Bu bir sebep, Yasin Börü`nün katledilmesi ise sonuçtur… HÜDA PAR`a benzeyen bütün sivil toplum kuruluşlarının bölgede desteklenmesi lazım. Çözüm sürecini yürüten hükümetin bölgedeki bu hassasiyeti göz önüne alarak en azından HÜDA PAR ve benzeri yapıları destekleyip bu gençleri rehabilite etmesi lazım. Yoksa bu ülkede Yasin Börü vakıaları bitmez.” ifadelerini kullandı.

Yasin ve arkadaşlarını Katledenler batının maşalarıydı
Diyarbakır Sur ilçesi Eski Belediye Başkanı Cemal Toptancı, şehadetin önemine vurgu yaparak, Yasin ve arkadaşlarının birer sembol olduğunu belirtti. Şehadetin insanlığın kurtuluşuna vesile olduğuna vurgu yapan Toptancı, “Şehadet insanlığın dirilişi ve kurtuluşudur. Şehitler ölmez Yasin ve arkadaşları aramızda. İnsanlığın dirilişi için hukuk bekliyoruz. Yasin ve arkadaşlarını katledenler batının maşalarıydı. Amerika`da, Rusya`da ve Telaviv`de Yasinler katledilirken batı alkışlıyordu. Aslında evrensel bir savaş içerisindeyiz. Şu anda İslam coğrafyasında bir haçlı seferi var. Bu sefer İslam`a karşıdır. Yasin ve arkadaşlarının şehadeti çok anlamlı ve mukaddestir.” ifadelerini kullandı.

Yasin ve arkadaşlarını Katledenler batının maşalarıydı
Medeniyet Vakfı Genel Başkanı Ali Kaçar ise Yasinlerin yolunu sürdüreceklerini söyledi. Kaçar, şu ifadeleri kullandı: “Bugün acımasız katillerin insafsız yöntemleriyle infaz edilmiş bir Müslüman kardeşimizin davasını takip etmek için burada toplanıyoruz. Sıradan bir olayı takip etmiyoruz. Bir Müslüman olarak bir insan olarak vicdanı olan kim varsa hiçbir vicdan sahibinin kabul etmeyeceği ve yüreğinin parçalanacağı bir cinayete karşı ma`şeri vicdanın sesi olmak için buradayız. Bunun için değerli kardeşlerim biz bu olayları sıradanlaştırırsak acımasız katiller her yerde kol gezer ve insanlık ailesi topyekûn perişan olur. Yeryüzünde kendi emellerini hâkim kılmak isteyenler bir Müslüman duruşuna asla tahammül gösteremezler. Bunun için kendileri gibi olmayanlara yaşam hakkı tanımamak için acımasız katliamlar gerçekleştirirler. Bunu vicdan sahibi insanları yıldırmak için yapıyorlar. Artık yeter! Uşaklarınızla ve planlarınızla insanlığın yakasından düşün. Bu oyunları hep beraber bozacağız. Duyarlılığımızı asla kaybetmeyeceğiz.”

Bunlar islam`a ve müslüman- lara karşı bir güruhtur
Bem Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay, katilleri azmettirenlerin de yargılanması gereğine değindi. Vahşiler güruhunun sadece bugün yargılananlardan ibaret olmadığını söyleyen Turbay, bunların birer maşa ve tetikçi olduğunu belirtti. Turbay: “Bunların arkasında olanlar ne yazık ki ellerini kollarını sallayarak rahat bir şekilde dolaşmaktadırlar. 6-7 Ekim olaylarından sonra doğuda sergilenen vahşet bugün aramızda dolaşan o suçlu güruhun eseridir. Bunlar sadece insanlığa ve insani değerlere karşı olanlar değil aynı zamanda İslam`a ve Müslümanlara karşı bir güruhtur. Aytaç Baran`ı Diyarbakır`da, ailesiyle sofrada otururken Ethem Türkmen`i Adana`da, Mürsel Gül`ü sakalından dolayı İsltanbul`da katleden güruh aynı güruhtur. Yine Sur`da, Dargeçit, Derik, Silopi ve diğer yerlerde hayatın yaşanılmaz hale gelmesi bu güruhun eseridir.” diye konuştu.

Azmettirenleri de teşhir edeceğiz
MAZLUM DER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal da 6-8 Ekim olaylarında büyük bir vahşetin yaşandığını dile getirdi. Ünsal, “6-8 Ekim olayları Türkiye Kürdistan`ının en karanlık sayfalarından birinin yaşandığı bir kesitti. Evet, Kürt ve Türk Ergenekon`unun neler yaptığının hesabını inşallah bu davalarda görmüş olacağız. Sadece katillerin değil katilleri azmettirenleri de bu dava sonucunda inşallah ortaya çıkararak teşhir edeceğiz. Biz Yasin Börü ve arkadaşlarının davasının takipçisi olduk ve bundan sonra da olacağız. Umuyorum ki bu dava 6-8 Ekim karanlığının ve vahşetinin aydınlatılmasında bir fırsat ve imkân olur.” diye belirtti.