Türkiye`de İslam dininin bireysel ve toplumsal hayatta yaşanmasını engellemeye yönelik Amerika ve İsrail projesi olarak gerçekleştirilen 28 Şubat post modern darbesi sürecinde birçok bayan öğrenci ve kamu çalışanı, çeşitli zulüm ve baskılara maruz kaldı.
Darbe sürecinden sonra öğrenim gördüğü Dicle Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde başörtüsü nedeniyle birçok zulme maruz kalan Meryem Yılmaz adlı diş hekimi, yaşadıklarını İlke Haber Ajansına (İLKHA) anlattı.
Asker ve polislerin, sırf başörtülü olduğu gerekçesiyle üniversiteyi basıp, kendisini okuldan attığını söyleyen Yılmaz, bu zulümleri yaşamasına neden olanlardan ahirette şikâyetçi olacağını belirtti.
29 Şubat post modern darbesi sürecinde Diş Hekimliği Fakültesi 4`üncü sınıfta okuduğu bilgisini veren Yılmaz, “Pek çok badireler atlatarak günümüze geldik. Öğrenciyken en büyük sıkıntıyı arkadaşlarımızın bize destek vermemesinden yaşadık. Gülen Camiasının yurtlarında kalan arkadaşlarım yasak gelmeden önce başlarını açtılar. Onlar açınca biz fakültede yalnız kaldık. Destek alacağımız kimse kalmadı. Hocalar bana ‘Bu kadar insan başını açtı. Bir tek sen mi Müslüman`sın. Onlar Müslüman değil mi? Bak, onlar başını açtı, sen de aç.` diyorlardı.” dedi.
“Örtü emrinin arkasında Rabbim var”
Yılmaz, başörtüsünü çıkarmak isteyen hocalara, “Örtü emrinin arkasında Rabbim var. Dünyalık olan bir şey ile beni tehdit edemezsiniz. Ben, Allah`ın emrini yerine getiriyorum.” cevabını verdiğini vurguladı.
Okula baskın yapan asker ve polislerin, kendisini okuldan attığını aktaran Yılmaz, şunları söyledi: “5`inci sınıfa başladığımda kayıt yaptırdığım bölümdeki danışman hocam bize çok zulmeden biriydi. 28 Şubat öncesinde de zulmediyordu. Kaydımı yaptırmadığı için okula devam edemedim. Bir yıl kayıt dondurdum. Ertesi yıl danışman hocamı değiştirdiler kayıt yaptım ama yine okula devam edemedim. Çünkü bu süreçte okula baskın yapılıyordu. Askerler ve polisler gelip bizi okuldan atıyorlardı. Onlar gittikten sonra biz yine içeri gidiyorduk. Bazı hocalar derse alıyordu, bazıları ise almıyordu.”
Üniversiteden atılırken yaşadığı bir anıyı paylaşan Yılmaz, “Bir gün staj yaptığım sırada polisler beni dışarı attılar. Param ve pardösüm okulda kalmıştı. Almama izin verilmiyordu. Orada herkes büyük bir kabahat işlemişim, ülkeyi yıkmışım gibi bir gözle bakıyorlardı. En son temizlik personeline eşyalarımı almak için ısrar ettim. Sonra bana izin verdi. Dolaptan eşyalarımı alıp evime döndüm.” ifadelerini kullandı.
“Bizi yok saydılar”
Hocaların sürekli kendilerini yok saydığını ve derse alınmadıklarının altını çizen Yılmaz, “Cerrahi stajımı bitirdim. Staj bittikten sonra hoca ‘Sınav günü başını açıp gelirsen seni sınava alırım, yoksa almam` dedi. Staja gelip bu kadar hazırlık yapan kişiye böyle yapılır mı? Süreç böyle yıpratma süreciydi. Bu süreçte, ileriki yıllarda hakkımızı arayacak ortam bırakmadılar. Mesela, derse alınmadığımızı kaydetmesi için noter çağırttık ama kesinlikle buna izin vermediler. Bizi yok saydılar. Derse almadılar, imzalarımızı almadılar. Derste imza atmamıza engel oldular. 2000 yılında tamamen ayrıldım. Çünkü bizi yok sayıyorlardı. Daha sonra ben 2005 yılında öğrenim hakkı gelince geri döndüm. 5`inci sınıf öğrencisiydim, 3 stajım kalmıştı. O stajlarımı tamamladım. Tamamladıktan sonra da şimdi devlet hastanesinde çalışmaktayım.” şeklinde konuştu.
İnançlarından dolayı zulüm görmelerine neden olanlardan ahirette şikâyetçi olacağını sözlerine ekleyen Yılmaz, günümüz bayanlarına bazı tavsiyelerde bulundu.
“Bize bu zulmü reva görenlerden ahirette şikâyetçi olacağım”
Müslüman bayanların, birilerine güzel görünmek için değil, Allah`ın emri olduğu için tesettüre bürünmeleri gerektiğini vurgulayan Yılmaz, “Bize bu zulmü reva görenlerden ahirette şikâyetçi olacağım. Buna sebep olan hocalardan, 28 Şubatçılarından ve de Fethullah Gülen`den şikayetçiyim. Direnişin kırılmasına en fazla neden olan onlardı. 28 Şubat`ın bin yıl süreceğini söylüyorlardı. Ben, hala sürdüğünü düşünüyorum. Çünkü o süreçten sonra tesettür bilinci azaldı. Şu an örtünen kızlarımıza bakıyorum kesinlikle, tesettürle alakaları yok. 28 Şubat`ta yapılan baskılar sonucunda tesettürlü insanlar birilerine yaranmak için değişik giyinmeye ve örtünmeye başladılar. Örtüyü amacından saptırdılar. Ben kendimi birilerine şirin göstermek zorunda değilim. Çünkü ben bir Müslüman`ım. Allah`ın emrini yerine getirmem gerekiyor. Şimdiki gençlerimiz kesinlikle dinlerini çok iyi öğrensinler. Birilerine güzel görünmek için tesettüre bürünmesinler. Allah`ın emrini yerine getirmek için tesettüre bürünsünler.” dedi. (Hamza Adiyaman/Emrah Deniz-İLKHA)