Suriye`deki iç savaştan kaçarak Gaziantep`e yerleşen çok zor şartlar altında tüm zor koşullara rağmen yaşam mücadelesi verdiklerini ifade eden Suriyeli Kadınlar, sığındıkları yerlerde imkânlarının çok kısıtlı olduğundan dolayı çocuklarını çalıştırdıkları için çocuklarının okula gitmesi gerekirken, eğitimden geri kaldığını ve zor şartlar altında yaşama tutunmaya çalıştıklarını belirttiler.

Suriye`de 2011 yılı Mart ayından bu yana başlayan iç savaş yüz binlerce çocuk, kadın genç ve yaşlının katledilmesine ve milyonlarca Suriyelinin de mülteci konumuna düşmesine neden oldu. Çoğunluğu Türkiye olmak üzere farklı ülkelere yerleşen Suriyeli kadınlar, savaşın yüreklerindeki bıraktığı derin yaralar ve omuzlarındaki büyük sorumluluklarla ülkelerinden uzakta yaşama tutunmaya çalışıyor.

Ülkelerini terk ederek Türkiye'nin çeşitli illerine sığınan Suriyeli Kadınlar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne ülkelerinden uzak acı hatıralarıyla giriyor. Suriyeli kadınlar savaşın en büyük mağduru olmakla birlikte sığındıkları illerde de kendi imkânları ile yerleştikleri derme çatma bir evlerde zor şartlar altında yaşam mücadelesi veriyor.

Gaziantep`in kenar semtleri başta olmak üzere şehrin farklı noktalarına kendi imkânları ile kurdukları derme çatma çadırlarda ve tek odalı dükkânlar ile odunluk olarak kullanılan bodrum katlarda yaşam mücadelesi veren Suriyeli mağdur kadınlardan kimi Suriye`deki savaşta çocuklarını, kimi eşlerini kimi babasını ve kimi de gözlerinin önünde kardeşlerini kaybetmiş.

"Her günümüz bomba ve patlama sesleriyle geçiyordu"

Yaklaşık 2 yıl önce Suriye`de çıkan iç savaşta bir oğlu öldürülen ve bir oğlunu da kaybeden Suriyeli 56 yaşındaki Sümeyye Lok, ülkelerindeki iç savaştan kaçarak 5 çocuğu ve 16 torunu ile Gaziantep`e yerleştiğini söyledi.

4 çocuğunun evli olduğunu belirten Lok, imkânsızlıklardan dolayı mecburen büyük ambar tuttuklarını belirterek, "Burada çok zor durumdayız. Savaşta bir oğlum öldürüldü. Bir oğlumda 3 yıldır kayıp. Ne olduğunu bilmiyoruz. Yaşıyor mu, sağ mı? Bilmiyoruz. Burada bize yardım edilmesi için bazı yerlere başvurduk. Fakat kimse bize yardım elini uzatmadı. Suriye'de çok kötü günler yaşadık. Her günümüz bomba ve patlama sesleriyle geçiyordu." diyerek yaşadıkları dramı anlattı.

"Her şeye rağmen yaşama tutunmaya çalışıyoruz"

Suriye`de devam eden iç savaşta 2 yıl önce Esad`ın Halep`i bombalaması sonucu eşini kaybeden 2`si erkek 5 çocuğu yetim kalan ve küçül bir kardeşi ile Türkiye`ye sığınan İmen El-Hamdel, kendi imkânları ile acısını yüreğine gömerek her şeye rağmen zor şarlar altında yaşama tutunmaya çalışıyor.

Suriye'deki savaşın biteceği günü özlemle beklediğini söyleyen El-Hamdel, “Eşim Suriye`de atılan bir bombanın evimize isabet etmesi sonucu hayatını kaybetti. Orada canımız tehlikedeydi. Kardeşim ile birlikte çareyi buraya gelmekte buldum. Evim kira, 550 TL kira ödüyorum. 5 çocuğum var. En küçük çocuğum 5 yaşında. Kardeşim ile 15 yaşında bir oğlum var onlar bize bakıyor. Hiçbir şeyimiz yok. Orada evimiz atılan bomba sonucu yıkıldı. Yine de Allah (c.c) ham olsun. Ne yapalım. Her şeye rağmen yaşama tutunmaya çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.

"Bu savaş hepimize çok zor oldu"

Suriye`deki evlerinin ve yaşadıkları mahallenin yaşanan çatışmalardan dolayı harabeye döndüğü için eşi ile birlikte yaklaşık 3 yıl önce Gaziantep`e sığınan Türkmen olan Sabiha Yakup, "Her birimiz bir tarafa dağıldık. Çok zorluklar çektik. Bu savaş hepimize çok zor oldu" diyerek yaşadıklarını anlattı.

Yakup, “Suriye`den geldik. Ailelerimizden ayrıldık. Her birimiz bir tarafa dağıldık. Çok zorluklar çektik. Bu savaş hepimize çok zor oldu. Herkes evini, yurdunu ve köyünü bırakıp buraya geldi. Biz kadınlar olarak çok eziyet çektik. Halada eziyet çekmeye devam ediyoruz. Maddi durumumuz olmadığı için kimimiz ucuz diye dükkânlarda oturuyor. Çocuklarımızı okullara gönderemiyoruz. Çok kötü durumlara düştük. Her birimiz bir tarafa dağıldık.” dedi.

"Yaşadığımız maddi sıkıntılardan dolayı mecburen çocuklarımızı çalıştırıyoruz"

Maddi sıkıntılardan dolayı okula gitmesi gereken 2 çocuğunu çalıştırmak zorunda kaldıklarını belirten Yakup,  “Burada küçük bir dükkânda oturuyoruz. Eşim çalışıyor. İki tane çocuğum var. Eşimin aldığı ücret ile geçinemediğimiz için 14 yaşındaki kızım ile 12 yaşındaki oğlum da çalışmak zorunda kalıyor. Okula gitmeleri gerekiyor. Fakat okula gidemiyorlar. Şimdi kendilerinin tam okul vakti. Durumlarına çok üzülüyoruz. Ama ne yapalım mecburuz. Okula göndermek isteriz. Yaşadığımız maddi sıkıntılardan dolayı mecbur çocuklarımızı çalıştırıyoruz.” ifadelerini kullandı.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü acılarla karşıladıklarını belirten Yakup, “Elbette evimizi de, ülkemizi de özlüyoruz. Çünkü orası bizim vatanımız. Orada ailemiz ile birlikte bir aradaydık. Ağabeylerim, ablalarım, annem ve babam ile birlikte bir arada yaşıyorduk. Çocuklarımız okuluna gidiyordu. Ne kadar olsa da herkesin kendi ülkesi daha güzeldir. Orada ne kiramız vardı. Hayat kolaydı. Bu savaş bize çok zorluklar yaşattı.” şeklinde konuştu.

"En kısa sürede ülkemize dönmek istiyoruz"

8 Mart Kadınlar Günü"nden uzakta hayata tutunma mücadelesi verdiklerini belirten 52 yaşındaki Mune Haid ise, “Suriye`de ki iç savaştan kaçarak buraya sığındık. Çok zor günler geçiriyoruz. 4 tane çocuğum var. Ne yapacağımı bilmiyorum. Çok perişanız. Türkiye`den başka sığınacak yerimiz yok. Mecburen ancak buraya gelebildik. En kısa sürede ülkemize dönmek istiyoruz. Yine de sabrediyoruz. Daha kötü şeyler de yaşayabilirdik. İşte içinde olduğumuz durumu görüyorsunuz.” diye konuştu. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)