Kıyametin alametlerinden olan Deccal kimdir? Deccal ne zaman gelecek? İşte cevaplar... 

Deccal kıyametin alametlerinden bir alamettir. Peygamber efendimiz (sav), onu kıyametin on alameti arasında sayarak şöyle buyurmuştur:

"Kıyamet, kendisinden önce (şu) on alamet çıkıncaya kadar kopmaz: güneşin battığı yerden doğması, Dabbe`nın çıkması, Ye`cuc ve Me`cuc`un çıkmaları, Deccal, İsa bin Meryem, duman, biri doğudan biri batıdan, biri de yarım adasında olmak üzere üç yerin batması, bunların sonuncusu da Yemen`den; aden2ın en aşağısından bir ateşin çıkmasıdır. Bu, insanları mahşere sevk eder.” (Müslim)

Deccal, insanlık tarihinin gördüğü en büyük fitnedir. Bu nedenle peygamber efendimiz (sav) Hz. Nuh'tan itibaren bütün peygamberlerin, kendi ümmetlerini ona karşı uyardıklarını haber vermiştir. Bu konudaki bir hadis şöyledir:

“Resulullah (sav)veda haccı sırasında bir ara:

Halk susup dinlesin! Diye buyurdu.


Sonra Allah`a hamd ve senada bulundu. Ardından da Mesih  ve Deccal`den uzun uzun söz edip şöyle dedi:

“Allah`ın gönderdiği her peygamber, ümmetini onunla korkutup uyardı. Nuh (as) ümmetini onunla korkutup uyardı, ondan sonra gelen peygamberlerde. O, sizin aranızdan çıkacak. Onun hali sizden gizli kalmayacak. Rabbinizin tek gözlü olmadığını biliyorsunuz. O ise sağ gözü kör olan birisidir. Onun gözü, sanki(salkımdan) dışa fırlamış bir üzüm tanesi gibidir.” (Buhari)

Bir başka hadisinde de peygamber efendimiz Deccal`i anlatarak şöyle buyurmuştu;

“Deccal çıktığı vakit beraberinde su ve ateş de vardır. Ancak halkın ateş olarak gördüğü tatlı sudur; halkın su olarak gördüğü ise yakıcı bir ateştir. Sizden kim o güne ererse, halkın ateş olarak gördüğüne düşmeyi kabul etsin. Çünkü O, tatlı soğuk sudur” (Buhari)

Peygamber efendimizin hadislerinden de anlaşıldığı kadarıyla Deccal, insanlık tarihi boyunca ortaya çıkmış ve çıkacak olan en büyük fitnedir. Onun ortaya çıktığı zamanlarda Allah`ın dinini yaşayan her Müslüman onu tanıyabilecektir. Çünkü peygamber efendimiz onu bize tanıtmıştır. Buna göre Deccal` in şekli ve özellikleri şöyledir;

Onun bir gözü kördür, sağ olan gözü ise üzüm salkımının içinden fırlayan bir üzüm tanesi gibi dışarı fırlamıştır. O, kıvırcık saçlı, kısa boylu, eğri bacaklıdır. Yürürken bacaklarının arası açıktır. Deccal, kendisini rab olarak tanıtacak ve insanları kendisine tapmaya çağıracaktır. Fakat peygamber efendimiz de haber verdiği gibi o, kör birisidir. Rabbimiz ise kör değildir.

Deccal`in iki gözü arasında, yani alnının çatında ‘kâfir` kelimesi yazılı olacaktır. Dolayısıyla okuması olsun, olmasın her Müslüman o yazıyı okuyabilecektir.

Deccal gittiği her yere beraberinde ateş ve cennet olduğu halde gidecektir.
Kendisine inanmayan insanları ateşle korkutacak, inanan insanları ise yanındaki cenneti ile mükâfatlandıracaktır. Oysa onun ateş diye tanıttığı şey cennet, cennet diye tanıttığı şeyde ateştir. Bu nedenle onun zamanına yetişenler Deccal`in yanındaki cennete değil ateşe gitmelidirler.

Deccal Medine ve Mekke dışında her beldeye ayak basacaktır. Peygamber efendimiz(sav) bu konuda şöyle buyurmuştur:

“Medine`ye geçit veren dağ gediklerinde birbirleriyle kenetlenmiş melekler var. Her gedikte kınından çekilmiş kılıçlarıyla bekleyen iki meleğin korumaları sebebiyle Medine`ye ne veba ve nede Deccal giremez.”

Bir başka hadiste Resuli Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur:

“Mekke ve Medine hariç Deccal`in çiğnemeyeceği memleket yoktur. Mekke ve Medine`ye geçit veren yolların her birinde saf tutmuş melekler var, buraları korurlar. Deccal, Es-sebbiha adındaki yere gelir. Sonra Medine ahalisini üç sarsıntı ile sarar. Bunun üzerine şehirde bulunan bütün kâfir ve münafıklar şehri terk ederek Deccal`in yanına gelirler.”

Peygamber efendimiz(sav) bu büyük fitne konusunu öylesine önemsemiştir ki, her fırsat bulduğunda ashabını buna karşı uyarmıştır. Abdullah bin Abbas`ın deyimiyle, sahabelerine Kur`an`dan bir sure öğretirmiş gibi  “Allah`ım! Cehennem azabından, kabir azabından Mesih Deccal`in fitnesinden, hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım”

Peygamber Efendimizin (sav) Deccal`in fitnesine önem verdiği, sonraki âlimler tarafından da önemsenmiştir. Öyle ki muallimler Deccal`i, mahalle mekteplerinde çocuklara öğretilecek bilgiler arasında almışlardır.

İşte bu tehlikeli fitne, bizzat Hz. İsa tarafından öldürülerek ortadan kaldırılacaktır. Peygamber efendimiz (sav) bu konu hakkında şöyle haber vermiştir;

“Dikkat edin! İsa bin Meryem ile benim aramda peygamber yoktur. Dikkat edin! O, benden sonra ümmetim içinde halifemdir. Deccal`i öldürecek, haçı kıracak, cizyeyi ve savaşı kaldıracak. Dikkat edin, sizden ona kavuşan selam söylesin.”

Hz. İsa`nın Deccal`i Öldürmesi

Hz. İsa`nın Deccal`i Öldürmesi de peygamber efendimiz (sav) bildirdiğine göre şöyle olacaktır;

Resul-i Ekrem (as) bir sabah Deccal `den bahsederek sesini bazen alçaltıp bazen de yükselterek konuştu ki biz Deccal`in Medine hurmalıkları tarafında olduğunu sandık… Sonra akşamleyin Resul-i Ekrem (as)`ın yanına vardığımız zaman bizde meydana gelen o telaşı anladı ve

Haliniz nedir, (bu telaşınız ne)? Diye sordu.

Bizde:

Ya Resulallah! Bu sabah Deccal`den bahsettin ve sesini öyle alçaltıp yükselterek konuştun ki, bizde onun Medine hurmalıklarına kadar yaklaşmış olabileceğini düşündük, dedik.
Bunun üzerine O, şöyle buyurdu;

Deccal`den başkası sizin için beni daha çok endişelendiricidir. Çünkü ben içinizde iken çıkarsa, sizin önünüzde onu ben yenerim, defederim. Şayet ben içinizde değilken çıkarsa, herkes kendi nefsini savunarak onu yenmeye çalışır. Allah da her Müslüman hakkında benim halifemdir(koruyucu ve yardımcımdır).

Deccal kıvırcık şaçlı bir delikanlı şeklindedir, gözü dışarıya çıkmış şekildedir. Abdulazza bin katan`a benzer. Sizden kim onunla karşılaşırsa keh`f süresinin ilk ayetini okusun.
Sonra resul-i ekrem (sav) konuşmasına şöyle devam etti:

Deccal şam ile ırak arasından çıkacaktır, sağ sol her tarafı çabucak bozmaya çalışacaktır. Ey Allah`ın kulları o günleri görürseniz Allah`ın dini üzerinde kalmaya özen gösterip dininizde sebat ediniz. Biz;

Ya resulallah! Onun yeryüzünde kalma süresi ne kadardır? Diye sorduk, O;

Kırk gündür, dedi. Bir gün bir yıl gibi. Bir gün bir ay gibi, bir gün bir hafta gibi. diğer günleri izin günleriniz gibidir. Biz:

Ya Resulallah! Peki, bir yıl gibi olan günde bize bir günün namazı kafi gelecek mi? Diye sorduk. O;

Hayır, sizler namaz vakitlerini buğun ki kıldığınız şekilde hesap ederek takdir edip ayarlarsınız, diye buyurdu. Biz;

Deccal`ın yeryüzünde sürat`ı ne kadardır? Dedik. O;

Arkasından rüzgâr esen bulut gibidir, buyurdu. Sonra şöyle dedi;


Deccal bir kavmin yanına vararak onları, kendisini ilah olarak kabul etmeye davet edecek. Onlarda davetine icabet ederek ona inanacaklar. Bunun üzerine Deccal buluta yağmur yağmasını emredecek ve bulutta yağmur yağdıracak. Yere bitki vermesini emredecek, yerde bitki bitirecek ve o kavmin deve sürüsü ile diğer sağım hayvanları akşamleyin hörgüçleri alabildiğine uzamış yani çok semiz, memeleri sütün bolluğundan son derece gelişip sarkmış ve böğürleri tamamen dolup şişmiş olarak meradan yanlarına dönecektir.

Deccal daha sonra başka bir kavmin yanın vararak onları da davet edecek. Fakat o kavim onun sözünü reddecek. Oda onların yanından ayrılıp gidecek. Fakat o kavmin başına kıtlık felaketi gelecek ve ellerinde mal olarak hiçbir şey kalmayacak.                                                                                                                                                                                                    
Sonra Deccal bir harabeye uğrayarak ve ona; “definelerini çıkar” diye seslenip oradan ayrılacak. Harabelerin defineleri de bal arılarının arı beyini izledikleri gibi hemen arkasına düşecektir. Sonra Deccal, gayet genç bir adamı kendisine inanmaya davet edecek. Genç davetini reddedince, Deccal öfkesinden onu kılıcıyla vurup ikiye bölecek. Her parçayı okun ulaşabileceği hedef mesafesine fırlatacak (yani iki parça arasındaki mesafe bir okun atıldığı yer ile varabileceği hedef mesafesi olacak). Sonra o genci çağırarak, genç dirilip parlak yüzlü ve gülerek ona yönelecek, onunla alay ederek:” senin sapıklığın hakkında şu anda daha bilinçliyim” diyecektir. Deccal bir daha o gence dokunamayacaktır.

Deccal ile halk bu haldeyken aniden Allah İsa (as)`ı gönderecektir. İsa (as), Dimeşk`in (Şam) doğusundaki beyaz minare yanına, boyalı bir takım elbise içinde, ellerini iki meleğin kanatları üzerine koymuş olarak inecektir. Başını eğdiği zaman su damlayacak, kaldırdığı zaman ondan inci gibi gümüş taneleri yuvarlanacak. Onun nefesinin kokusunu duyan hiçbir kâfirin direnmesi mümkün değildir. Onun nefesi de gözünün görebildiği mesafeye ulaşacaktır.

Mesih, bu adamı arayacak nihayet ona Lut kapısında yetişerek öldürecektir. Sonra bu adamın şerrinden kendilerini Allah`ın koruduğu bir kavim, Meryem oğlu İsa`ya gelecek. İsa (as) onların yüzlerini silecek, onlara cennetteki derecelerine göre konuşacaktır. Onlar bu haldeyken aniden Allah, İsa`ya:

“Ya İsa! Ben öyle bir takım kullarımı çıkardım ki onlarla savaşmaya kimsenin gücü yetmez. Sende kullarımı Tur`a götürüp orada toplu halde onları koru, diye vahiy indirecek.”

Sonra da Allah, Yecuç ve Me`cuc`u gönderecektir. Bunlar Allah`ın buyurduğu gibi her tepeden hızla sızacaklardır. Bu süratli öncüleri Taberiyye gölüne uğrayacak ve içindeki suyu içecekler ve hepsini tüketecekler. Sonra geride olanları o göle uğrayacaklar:

“Bu gölde hakikaten su vardı,” diyecekler.

Nebiyullah İsa ile arkadaşları muhasara edilecek, hatta onlardan birine bir öküz başı, sizden birinize buğün yüz altından daha makbul olacaktır. Sonra Allah`ın peygamberi İsa (a.s) ve arkadaşları Allah`a niyaz edecekler. Allah`da Yecuç ve Me`cuc`u üzerine boyunlarına musallat olacak deve kurdu gönderecek. Böylece Yecuç ve me`cuc bir kişinin ölmesi gibi bir anda ölmüş olacaklar.

Allah`ın nebisi İsa(as) ve arkadaşları da tur dağından inecekler de yeryüzünde Yecuç ile Me`cuc`un leşleri ve pislikleri ile dolmadık bir karış yer bulamayacaklardır. Bunun üzerine İsa (as) ve arkadaşları yeryüzünün bunlardan temizlenmesi için Allah sübhanahu ve niyaz edecekler. Allah`ta bu leşler üzerine horasan develerinin boyunları gibi bir takım kuşlar gönderecektir. Kuşlar leşleri taşıyarak Allah`ın dilediği yere atacaklar. Sonra Allah onlara öyle bir yağmur gönderecek ki ne bir kerpiç bina nede bir çadır, hiçbir şeyi o yağmurdan koruyamayacak, yağmur böylece her tarafı yıkayıp ayna gibi parlatacaktır. Sonra yere;

“Ürününü bitir, bereketini de geri getir,” denilecektir.

İşte o gün cemaat nardan yiyecek. O nar tanesi onları doyuracak ve onlar onun kabuğu altında gölgeleneceklerdir. Allah süte de öyle bir bereket gelecek ki yeni doğum yapmış bir deve, kalabalık bir cemaate yetecek, yeni doğum yapmış bir inek bir kabileye yetecek ve yeni doğurmuş bir koyun veya keçi akrabalardan oluşan bir cemaate yetecektir.

Sonra onlar bu haldeyken Allah güzel bir rüzgâr gönderecek. O rüzgâr onları koltuk altlarından yakalayarak, Müslüman olan herkesin ruhunu alacaktır. Geriye insanların kötüleri kalarak yeryüzünde eşekler gibi alenen çiftleşeceklerdir. İşte kıyamet bunların üzerine kopacaktır.

Hz İsa Deccel`i öldürdükten ve Yecüç ile Mecüc fitnesi ortadan kalktıktan sonra insanlar kırk yıl bolluk ve nimet içinde yaşayacaklardır. Öyle ki her tarafta yemek kazanları kaynayacak, benzeri görülmemiş bir bolluk yaşanacak, hiç kimse mala rağbet etmeyecektir.

Hz İsa, dünyaya tekrar gelişinden sonra kırk sene ömür sürecektir. O İslam ümmeti içinde, adil bir hakem ve tam adaletli bir hükümdar olarak bulunacaktır. Hz. İsa kırk yıl boyunca Allah`ın kitabı ve Peygamber efendimiz (sav)`in sünnetiyle hükmedecektir. Kendisi Peygamber olduğu halde peygamber Efendimiz (sav)`e tabi olacak ve onun bir sahabesi olacaktır. O, islam`dan başka hiçbir dini kabul etmeyecektir. Onun zamanında islam`dan başka hiçbir din kalmayacak, Allah`tan başka hiçbir kimseye ve hiçbir şeye ibadet edilmeyecektir.

Hz. İsa`nın hükümdarlık yapacağı yeryüzüne öyle bir emniyet ve güven gelecektir ki yılanlar develerle, kaplanlar ineklerle, kurtlar da koyunlarla beraber otlayacaklar. Çocuklar da oynayacak, fakat yılanlar onlara zara vermeyecektir, kız çocuğu aslanı kaçırmaya zorlayacak da aslan ona ilişmeyecektir. Kurt, koyunlar arasında sanki bir çoban köpeğiymiş gibi bekleyip duracaktır. Kişi koyun ve hayvanlarına “haydi gidin, otlayın” diyecek; onlarda sözünü dinleyip gidecekler. Bu hayvanlar ekinlerin ortasından geçtikleri halde ağızlarına bir başak bile almayacaklar. Yırtıcı hayvanlar inlerinin önünde duracak da kimseye zararları dokunmayacak.

Onun zamanında kimse ölmeyecektir. İnsanlar arasındaki kin ve düşmanlık ta ortadan kalkacak. Çünkü kin ve düşmanlığa sebep olacak hiçbir şey kalmayacaktır. Her şeyin sonu olduğu gibi bu bolluk, bereket, refah ve mutluluğun da sonu gelecektir. Hz. İsa, dünyaya ikinci gelişinde kırk yıl kalıp tam bir adaletle hükmettikten sonra vefat edecek ve Müslümanlar onun cenaze namazını kılacaklardır.

Onun ölümünün ardından dünya tekrar bozulmaya başlayacaktır. Sonra yüce Allah güzel bir rüzgâr gönderecek. O rüzgâr iman edenleri koltuk altlarından yakalayarak, Müslüman olan herkesin ruhunu alacaktır. Geriye ise insanların kötüleri ve şerlileri kalacaktır. Yeryüzü imansızlığa ve ahlaksızlığa bürünecektir. 

Naşit TUTAR