Siyer Araştırmaları Merkezi (SİYAM) tarafından Gaziantep`te “Yaşayan Kur`an Hz. Peygamber(sav)” konulu düzenlenen konferans yoğun bir katılım ile gerçekleştirildi.

Şehitkamil Kongre ve Kültür Merkezi`nde düzenlenen konferans Hafız Serdar Demirtaş`ın Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Tahtani Cami İmam Hatibi Hasan Karadağ Hoca`nın selamlama konuşmasının ardından Siyer Vakfı kurucusu Muhammed Emin Yıldırım söz aldı.    

Yıldırım konuşmasında, “Resulullah`tan (sav) biz imanı öğrenmedikçe bizim hedefimiz olan kamil iman çizgisine varmamız asla mümkün değildir. Bu gün eğer hayatımızda bazı imanı zafiyetler yaşanıyorsa siyer-i nebiyi marifet olarak anlamadığımızdan kaynaklanıyor. Onun için biz siyeri, tarihi bir malumattan çıkarıp başta iman olmak üzere hayatın bütün alanlarının marifetin öğrenileceği bir adres olarak görür, böyle araştırır ve böyle bir mesele içinde uğraşırsak, o siyer-i nebi bizi alacak, basamak basamak ömrüne yemin edilen o Peygamberin cihana bıraktığı o güzel numuneyi yaşama ve yaşatma noktasında bize bir seviye kazandıracaktır.” dedi.

Peygamberimiz Hz. Muhammed`in (sav) beşer tarihi içerisinde insanlığın ve varlığın en hayırlısı ve en şereflisi olduğunu vurgulayan Yıldırım, “Onun için eşrefi mahlukattır. Böyle yapmakla cenabı hak O`nun hayatının ne kadar kıymetli olduğunu da öğretmiş oluyor bizlere. Gerçekten bakıyoruz Kur`an`a Efendimiz dışında 27 Peygamber daha anlatılır. Peygamberimiz ile birlikte 28 Peygamber içerisinden sadece ve sadece ömrünün üzerine yemin edilen Peygamber, Peygamber Efendimizdir  Bu bize çok önemli bir mesaj vermelidir. Demek ki O`nun yaşadığı hayat, o hayata ne diyoruz, biz siyer-i nebi diyoruz. O hayat çok önemli bir hayattır. O hayat bize çok önemli şeyler söylemektedir. Eğer biz bu mesajı almayıp siyer ile aramızdaki bu manada kurmamız gereken bağı Rabbimiz ve bizim nazarlarımıza verildiği bu ilahi mesajlar çerçevesinde anlamazsak, büyük bir sermayeye karşı inanın gafil kalanlardan oluruz.”ifadelerini kullandı.

Bu gün İslam düşmanlarının Müslümanların karşısına kendi asli kimlikleri ile çıkmadığına dikkat çeken Yıldırım, konuşmasını şöyle devam etti:

“Düşman, adı ne ise bu düşmanların, ABD`siyle, İsrail`iyle ve Rusya`sıyla, münafıkları ile münkeri ile adı ne ise düşmanın çok iyi bir şeyi fark ettiler. Bundan sonra İslam ümmetinin karşısına kendi asli kimlikleri ile çıkamayacaklar. Çünkü onlar fark ettiler ki, bu Ümmet-i Muhammed, ne zaman bitti noktasına geldiği anda, biz onların karşısına asli kimliğimiz ile çıktığımız zaman yeniden bir kez daha küllenip diriliyor. Bambaşka bir şekil ile bize karşı koyuyor. Biz bunu yaşadık 250 senedir de, bu topraklarda özel olarak yaşıyoruz. Ümmet olarak bizim başımıza gelenler kimsenin başına gelmedi. Neler neler yaptılar. Her seferinde de dediler ki, tamam bu sefer bitti, bu sefer bu iş tamamdır. Ve fark ettiler ki 30 senedir bir daha biz ümmet-i Muhammed`in karşısına şarktan garba, güneyden kuzeye nere olursa olsun onların karşısına kendi asli kimliklerimiz ile çıkmayacağız. Ne yapacağız o zaman kendi içlerinden onlar gibi gözüken, onlardanmış gibi fark edilen insanlar üzerinden ümmet-i Muhammed`i itidal çizgisinden saptıracağız. Kimisini şu uca terfide, kimisini de şu uca ifrada bir yönü ile sevk edeceğiz ve bu ümmet eğer dengesini kaybeder ise ayakta duramayacaktır. Bunu çok iyi fark ettiler ve şu anda da başarılılar. Gelin Resulullah (sav) bizi çağırdığı itidal çizgisine varalım. Eğer oraya varmasak inanın yok edecekler bizi. Bizi birbirimiz ile tasfiye edecekler. Bunu başardıklarında da arkamızdan gülüp oynayacaklar.”

Muhammed Emin Yıldırım`ın konuşmasının ardından program sona erdi. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)