HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu, il başkan yardımcısı Metin Turan ve partililerden oluşan bir heyet, Sur`daki çatışmalarda mağdur olup göç eden aileleri ziyaret ederek sorun ve sıkıntılarını dinledi.
Bölgede yaşanan çatışmalardan dolayı özellikle batı illerine göç yaşanırken, imkânı olmayanlar da sokağa çıkma yasağının olmadığı, çatışmaların yaşanmadığı farklı mahallelere taşınıyor.
Yanlarına aldıkları birkaç parça eşyayla kiraladıkları evlere veya akrabalarının yanına yerleşen çatışmaların mağduru insanlar, zor şartlarda hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlar.
Çatışmaların mağduru olan halkımızın yanındayız
Şiddet sarmalının mağduru olan insanları ziyaret ederek sorunlarını dinleyen HÜDA PAR yetkilileri, bir nebze de olsa bu sıkıntıların giderilebilmesi için ellerinden gelen tüm gayreti gösterdiklerini ve bu anlamda başta Sur olmak üzere bölgeden göç etmek zorunda kalan halkın her zaman yanlarında olacaklarını vurguladılar.
“Bir daha Sur`a geri dönmem”
Kendilerini ziyaret eden HÜDA PAR heyetine yaşadıkları sıkıntıları anlatan Sur sakinlerinden Hüseyin Ateş, "Bir daha bana Sur'a gel deseler hayatta gitmem oraya yerleşmem. Zaten her yer harap olmuş, viran olmuş... Kim bunların Müslüman olduğunu söylese de ben kesinlikle Müslüman olduklarına inanmam. Çünkü kendim gördüm ve yaşadım. Bunların İslam`la Kürtlükle alakaları yok, hepsi bir menfaat peşinde. Onlar dahi ölülerinin şehit olmadığını biliyor. Ölülerini de ya enkazlara atıyorlar ya kuyulara atıyorlar ya da yakıyorlar." şeklinde konuştu.
“Sizin ve İslami STK'ların yardımıyla geçinme imkânı bulabiliyoruz"
Yaşanan çatışmalardan dolayı büyük bir mağduriyet yaşadığını HÜDA PAR heyetine anlatan Hacı Ahmet ise evlerini taşıdıkları esnada Sur`dan çıkmalarının engellendiğini belirterek, “Gitmemize izin vermediler, yasaktır gidemezsin dediler. Ben sizden izin istemiyorum dedim. Ben gidiyorum, öldürseniz de gideceğim dedim. Çıktık ve barikatları geçtikten sonra arkamızda kalan bir barikatta bizi korkutmak için bomba patlattılar. Çok şükür şimdi taşındık, oğlumun evinde kalıyorum. İmkânlarımız biraz iyileşince bir ev tutarım inşallah. Gerçi eşyalarımız Sur'da kaldı. Hele bir ev tutalım gerisi Allah Kerim. Allah sizden razı olsun. Sizin ve İslami STK'ların yardımıyla geçinme imkânı bulabiliyoruz." dedi.
Sur mağdurlarını ziyaret edip sorunlarını dinleyen HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu gördükleri hakkında yaptığı değerlendirmede ise yaşanan mağduriyetin halkı perişan ettiğini, halkın yaşanan bu çatışmanın tarafı olmadığını herkesin görmesi gerektiğini söyledi.
“İmkânlar dâhilinde çözümler üretmeye çalışıyoruz"
Ailelere yaşadıkları mağduriyetlerden dolayı geçmiş olsun dileklerinde bulunan Tanrıkulu, halkın sorunlarını dinlemek ve yaşadıkları sıkıntıları yerinde görmek için bir ziyaret programı başlattıkları söyledi.
Tanrıkulu, Diyarbakır İl Başkanlığı, Yenişehir, Kayapınar ve Bağlar İlçe Başkanlıkları olarak heyetler halinde mağdur aileleri ziyaret ettiklerini ve yaşanan sıkıntılar tespit ettiklerini belirterek, “İnşallah elimizden geldiği kadar sorunları dile getirecek ve imkânlar dâhilinde çözümler üretmeye çalışıcağız." dedi.
“Oluşan manzaralar Suriye`yi aratmayacak bir düzeyde”
Yaptıkları ziyaret programı çerçevesinde bir değerlendirme yapan Tanrıkulu, PKK`nin çatışmaları şehir merkezlerine taşımasıyla birlikte gelen devlet müdahalesinin ve operasyonların halkı çok mağdur ettiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti:
“Halkımız büyük bir mağduriyet yaşadı. Özellikle çatışmaların yaşandığı ilçelerde halk büyük sıkıntılar yaşıyor. Oluşan manzaralar Suriye`yi aratmayacak bir düzeyde. Biz HÜDA PAR olarak ve İslami STK`ların da desteğiyle beraber halkımızın mağduriyetini gidermek için şu ana kadar elimizden gelen yardımları yapmaya çalıştık ve halen de yapıyoruz. Bu ailelere yapmış olduğumuz ziyaretlerle de şikâyetlerini de dinledik.”
“Bu mağduriyetlerin tamamen giderilmesini sağlayacak olan merci hükümettir”
Mağdur ailelerin dile getirdikleri sıkıntılar hakkında da bir değerlendirmede bulunan Tanrıkulu, ailelerin en büyük mağduriyetlerinin iş bulamamak ve geçinme hususunda yaşadıkları sorunlar olduğunu belirtti.
Devletin mağdur olan ailelere kira yardımında bulunduğunu ancak kalabalık ailelerin geçinme konusunda çok büyük sıkıntılar yaşadıklarını belirten Tanrıkulu, geçimlerini Sur ilçesinde olan gayrimenkulleri üzerinden yapan ailelerin gelirlerinin kesilmesinin de ayrıca büyük bir mağduriyet oluşturduğunu belirtti.
Tanrıkulu, “Sur bölgesinde olup da kiraya verdikleri evlerinin ya da dükkânlarının kirasıyla geçimini sağlayan ailelere, bu konuda hiçbir yardım yapılmamaktadır. Oysaki bu aileler kiracılar çıktıktan sonra evlerini kiraya verememiş, dükkânlarından aylardır kira alamamaktadırlar. Tüm bunları görülmesi lazımdır. Sur bölgesinde özellikle de varoşlarda yaşayan insanlarımız tarafından kayıt dışı olarak çalıştırılan yüzlerce irili ufaklı işyerleri var. Bunların birçoğunun ya işyerleri tahrip edilmiş, malları talan edilmiş ya da aylardır işyerlerini açamadıkları için büyük bir mağduriyet söz konusu olmuştur. Bir hakikat vardır ki; bu insanların bir mağduriyeti söz konusudur ve bu mağduriyetlerin giderilmesini sağlayacak olan merci hükümettir ve vicdan sahibi duyarlı kesimlerdir.” ifadelerini kullandı.
“Bu borçların ertelenmesi yaraya merhem olmayacak”
Sur ve benzeri çatışmaların yaşandığı yerleşim yerlerindeki esnafın vergi borcu ve SGK Prim borçları hakkında da kısa bir değerlendirme yapan Tanrıkulu, esnafın bu borçlarının ertelenmesinin yaraya merhem olabilecek bir uygulama olmadığını belirterek hükümetin bu borçları tümden silmesi gerektiğini belirtti.
“Çocuklar bu yıl içerisinde neredeyse hiç okula gidemediler”
Sur ve onun durumunda olan çatışmaların yaşandığı yerleşim yerlerinin en büyük mağdurlarından birinin de çocuklar olduğunu belirten Tanrıkulu, çocukların özellikle eğitim noktasında büyük bir sıkıntı yaşadıklarının altını çizdi.
Tanrıkulu, “Çocuklar bu yıl içerisinde neredeyse hiç okula gidemediler. Çocuklarımızın geleceği için acilen bu durumun telafi edilmesi ve devam eden bu sıkıntıya kalıcı bir çözümün bulunması gerekir.” dedi.
Sur ve Cizre başta olmak üzere çatışmaların yaşandığı yerleşim yerlerinde hedef alınan tarihi, kültürel değerlerin de hedef alınmasına tepki gösteren Tanrıkulu, bu mirasın korunmasının önemine dikkat çekti.
“Diyalogla konuşarak meselelerin halledilebileceğine inanıyoruz”
Özellikle kutsal mekânların hedef alınmasının hiçbir şekilde kabul edilemez olduğunun altını çizen Tanrıkulu, sözlerine şöyle devam etti:
“Kutsal mekânlarımızın ve kültürel miraslarımızın olduğu Sur, Cizre gibi ilçelerde yaşanan bu çatışmalar büyük bir tahribata sebebiyet veriyor. Kültürel miraslarımız büyük bir tehlike altında. Hatta birçok tarihi mekân yaşanan bu çatışmalarda büyük bir tahribata uğramış bulunmaktadır. Katledilen insanlarımızın sayısı her geçen gün daha da artmaktadır. Buradan bir kez daha sesleniyorum! Bu çatışmalar derhal son bulmalıdır. Bu çatışmaların hiçbir kesime fayda vermeyeceği aşikârdır. Çünkü şiddetle, kaosla, tehditle, şantajla halkın benimsemediği, halkın tamamen karşı çıktığı, destek vermediği bir şeyi onlara dayatamazsınız, kabul ettiremezsiniz. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki; yaşanan bu çatışmalar sadece ve sadece yaşadığımız coğrafya üzerinde kirli emeller besleyen emperyalist ülkelerin işine yarayacaktır. Onun için bir an evvel bu şiddet sarmalından vazgeçilmelidir. Hangi ideolojiye ve düşünceye sahip olurlarsa olsun bu bölgede faaliyet yürüten tüm parti, STK ve oluşumların bir araya gelerek bir an önce bunu engellemesi ve yanan bu ateşe bir su serpmesi gerekiyor. Biz diyalogla, konuşarak meselelerin halledilebileceğine inanıyoruz.”
“Anadilde eğitim ve öğretim kabul edilmeli Kürtçe ikinci resmi dil olmalıdır”
Kürt meselesinden kaynaklı sorunların son bulması noktasında en büyük görevin hükümete düştüğünü belirten Tanrıkulu, devletin, yaşanan tüm bu sorunların önüne geçmek için atacağı öncü adımın Kürtlerin temel, meşru haklarını vermeye yönelik adımlar olması gerektiğini söyledi.
Tanrıkulu son olarak şunları söyledi: “Halkın bugün PKK`ye destek vermiyor olmasını devlet, halk meşru haklarından vazgeçti şeklinde okumamalıdır. Bu noktada adım atmaları gerekiyor. Kürtlerin genel olarak talep etmiş oldukları temel insani hakları vardır ki; bu haklar ne PKK`ye endeksli haklardır, ne de onunla konuşulacak haklardır. Bu haklar Allah`ın bütün insanlara vermiş olduğu fıtri haklarıdır. Bu haklardan biri ve en önemlisi ise ana dilde eğitim ve öğretimdir. Hükümet bunu kabul ettiğini açıklamalı, Kürtçeyi ikinci resmi dil olarak kabul etmelidir. Bu gibi adımların atılması halinde biz inanıyoruz ki bu şiddet ortamı büyük oranda son bulacaktır.” (İLKHA)