19 yıl önce gerçekleşen 28 Şubat darbesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan AK Parti Bursa Milletvekili Zekeriya Birkan, 28 Şubat döneminde yapılan darbenin, başörtüsü yasakları ile binlerce gencin hayatını kararttığını ve darbenin ayrıca büyük toplumsal sorunlara neden olduğunu söyledi.
Her on yılda bir darbe yapmayı alışkanlık haline getirmiş vesayetçi aktörlerin Batı Çalışma Grubu adıyla 28 Şubat`ta yeniden sahneye indiğinin altını çizen Birkan, “Cuntacılar hayali bir irtica tehdidi üzerinden bir taraftan medyaya servis ettikleri asparagas haberlerle karalama kampanyasına giriştiler diğer taraftan da tankları Sincan caddelerinden geçirerek bunu demokrasiye balans ayarı olarak ifade ettiler. Milleti tepeden inmeci bir tarzda yeniden biçimlendirmek için inançlı insanları ötekileştirip hoyratça yüklendiler. Meslek liselerine katsayı adaletsizliği ile darbe vurdular, başörtüsü yasakları ile binlerce gencin hayatını karartılar, büyük toplumsal sorunlara neden oldular. ” dedi.
28 Şubat ekonomik çöküşü tetikledi
28 Şubat`ın etkilerini daha iyi görebilmek için sürecin tüm boyutlarıyla masaya yatırılması gerektiğini söyleyen Birkan, değerlendirmelerine şöyle devam etti: “Hukuk dışı sürecin siyasetten dış ilişkilere, eğitimden ekonomiye ciddi etkileri oldu. 28 Şubat 1997`den 21 Şubat 2001 krizine kadar olan dört yıllık sürede devletin içi boşaltılmıştır. Üçlü koalisyon döneminde yaşanan ve milli gelirimizin önemli bir kısmını yok eden 2001 krizinde devlet maliyesi duvara toslamıştır. 28 Şubat süreci ile başlayan büyük hortumlar ve bankaların içinin boşaltılmasıyla devem eden ekonomik kaosun maliyeti milyarlarca doları buldu. Bugün baktığımızda açıkça görüyoruz ki 28 Şubat ekonomik çöküşü tetiklemiştir. Sözde laik rejimi koruma perdesi altında milletin kaynakları heba edildi. ”
28 Şubat`ın da 1960 ve 1980 darbeleri gibi tarihimizin baskı ve istibdat dönemlerinden biri olduğunu vurgulayan Birkan, “28 Şubat da diğerleri gibi meşru sivil siyaseti alt üst etmiş toplumda ciddi bir travmaya neden olmuştur. Milli iradeye kast edilmiştir. Ancak diğerlerinden farkı buradaki müdahalenin yargı, medya, akademi ve iş dünyası da kullanılarak dolaylı olarak yapılmasıdır. Bu yüzden 28 Şubat postmodern bir baskı ve istibdat dönemidir. Algı yönetimiyle toplumun bir kısmı potansiyel tehlike olarak gösterilip toplumsal alanın dışına itilmek istenmiştir. Sonunda milli irade ile vesayetçiler arasındaki mücadelede kazanan milli irade oldu. Ülke olarak geldiğimiz aşamayı takdir edebilmek için bu süreçleri iyi bilmeliyiz. 28 Şubat kesintili demokrasi tarihimizde bir ilk ve son değildir. Örneğin 17-25 Aralık da aynı mahiyette bir darbe girişimidir. Sadece yöntem farklıdır.” diye belirtti. (Zeki Aras –İLKHA)