Âlemlerin rabbi olan Rabbimiz Allah Teâla`ya sonsuz hamd u senalar ve şükürler olsun. Âlemlere Rahmet olarak gönderilen iki cihan güneşi efendimiz H. Muhammed`e (s.a.v), aline, ashabına ve tüm Müslümanlara salat selam olsun.
Tebdil-i mekânda ferahlık vardır. Bu bir darb-ı meseldir. Kim söylemiş, neye dayanarak söylenmiş, bilmiyorum. Neticede her sözün bir ilk söyleyeni ve her sözün dayandığı bir hayat gerçekliği vardır. Kimin söylediği pek önemli olmasa da her söylenen sözün dayandığı hayat gerçekliğini bilmek önemli ve gereklidir. Çünkü hayatın değişmez bir gerçekliği vardır. Hayat yaşandıkça bu gerçeklikle karşılaşılır ve söylenen sözlerin hakikati anlaşılır.
Ben de bu satırları bir tebdil-i mekânın ferahlığını yaşarken yazıyorum. Bu yaşadığım bir ilk değil, daha önce nice tebdil-i mekânlarda bulundum. Bazen yeni mekânın hayrını görüp ferahlığını yaşarken, bazen de ayrıldığım mekânın güzel anılarını hatırlayıp, için için ağladım.
İlk yaşadığım mekân değişikliğini hatırlıyorum. Rahmetli annemin vefatıyla, iki ablamla beraber köyden ilçeye göçmek zorunda kaldım. Henüz dokuz yaşlarındaydım ve dünyayı köyümden ibaret sanırdım. O yaşıma kadar da köyden dışarı çıkmamıştım. Bu çıkışım ani, zorunlu ve de geri dönüşü olmayan bir çıkış olunca, iç âlemimde ciddi travmalar yaşadım.
Köyümde hürdüm, doğayla iç içe yaşardım. Özgürlüğün tadını doyasıya doğada oyunlar oynayarak çıkarırdım. Besinlerimizi ve gıdalarımızı doğadan alırdık. Her yönüyle doğal bir yaşamımız vardı. En önemlisi de fıtratımızı bozacak şeylerden uzaktık.
Bir anda kendimi bir apartmanın en son katında bulunca, içimde fırtınalar kopmaya başladı. O günden sonra da fırtınalı hayat yaşadım. Sığınacak bir liman, beni içine alacak bir kucak aradım. Rabbimden habersizdim. Ama rabbimin her halimden haberi vardı. Ne aradığımı bildiğinden kendini bana tanıttı ve kelâmını bana liman yaptı. O gün bu gündür ayet ayet beni kucaklar, teselli ve tedavi eder.
Mekân değişikliği insanı ferahlatır, bu doğrudur. Fakat bu ferahlık mekândan değil, insanın kendindendir. Gittiği her yerde Allah`ın kendisine sunduğu ferahlatıcı imkân ve fırsatları değerlendirdiğinde, bu ferahlık hâsıl olur yoksa en ferah mekânlar bile olsa, eğer insan kendisine sunulan imkân ve fırsatları değerlendirmezse, hayat ona zindan olur.
Hayatın hoşluğunu, rahatını ve ferahını, insan kendinde aramalı. Bu arayış belki zor ve meşakkatlidir. Hele bu arayışı tek başına yapanlar için çok tehlikelidir. Öyle badireleri vardır ki, inayet-i hak olmazsa geçmek mümkün değildir. Bu yüzden arayış içinde olanlar, muhakkak bir inayet eli bulmalı ve ona yapışmalı. Hak veya Hak`tan bir inayet eli bulur ve o ele yapışırsa, artık korku ve endişelerini bir kenara bırakmalı.
Her mekân değişikliği, insana sunulan bir imkân ve fırsattır. Yeni bir hayata başlıyor gibi bir özelliği ve güzelliği vardır. Yeni dostlar kazanılır ve insanın önüne yeni ufuklar açılır. Kendini yenileme imkânı doğar, alışkanlıklarını gözden geçirip varsa kötü alışkanlıklarını iyileriyle değiştirme fırsatını yakalar.
Hedefi büyük insanlar, bilinçli bir mekân değişikliğine giderler. Her gittikleri yerde manevi bir inkılap gerçekleştirirler. Sonra döner, hayatlarını yeniden inşa ederler. Kur`an`ın veciz ve muciz deyimiyle iman ederler, hicret ederler ve cihad ederler.
Selam ve dua ile
Salih Yıldırım / Osmaniye 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi / doğruhaber