Siyonist işgal rejimi Mescidi Aksa`ya yönelik Yahudileştirme planlarını ağır ağır işletiyor. İşgal yönetiminin uyguladığı planlı ve programlı çalışmalara siyasi liderlerin yanında Yahudi yerleşimciler de iştirak ediyor. En son Mescidi Aksa`nın güneyinde yer alan ve Aksa`nın surlarına bitişik olan Emevi Sarayları bölgesinde kirli bir planını uyguladı. Burada daha önce Yahudilerin ayinleri için ayrılan bölümün genişletilmesi için çalışmalar başlatıldı. Bu uzun süredir Yahudileştirmeye maruz kalan bölgedeki en yeni saldırı ve tecavüzdür.

Bu saldırı ve tecavüz kuşkusuz ilk değil ve son da olmayacaktır. İşgalci her gün yeni bir saldırı, yeni bir tecavüz ve yeni bir hırsızlık yapmaktadır. Bu menfur girişim, bilinmeyen ve garip bir durum değildir. Garip olan, Kudüs`ün bu şehirde bulunan kutsal mekânların karşı karşıya kaldığı zulüm karşısında Arap ve İslam dünyasının sesiz kalması, ilgisiz durması ve sağır kesilmesidir.

İşgal rejimi bu konuda kurbağa ve sıcak su teorisini uyguluyor. Kendilerini öldürüyor, liderlerini ortadan kaldırıyor. İşgalci bunu onlar farkında olmadan yapıyor.

Kurbağa teorisi olarak bilinen bu deneyi biyoloji bilginleri uygulamış. Bilim adamları kurbağanın tepkisini ölçmek için onu önce sıcak suyun içine atmışlar. Sıcak suya atılan kurbağa ani bir refleksle hemen suyun içinden dışarı fırlamış ve kurtulmuş. Bilim adamları birkaç dakika sonra kurbağayı almış üzerine soğuk su döküş böylece kurbağa sakinleşmiş ve korkusu gitmiş. Ardından aynı kurbağayı içinde soğuk su olan bir kaba koymuşlar. Bir müddet sonra kurbağa soğuk suyun içinde iyice sakinleşmiş. Bir müddet sonra kurbağanın içinde bulunduğu kabın altındaki ateşi yakmışlar ve yavaş yavaş yükseltmişler. Sıcaklık birkaç dakika içinde 10° den 15° ye yükselmiş ve giderek artmış. Sonra her dakikada sıcaklık bir derece artırılarak su kaynayıncaya kadar derecesi yükseltilmiş ve kurbağa sonunda haşlanarak ölmüş. Bilim adamları bundan şu neticeyi çıkarmış: “Kurbağa, kendisinin ölümüyle de sonuçlansa aşamalı değişimleri hissetmiyor.”

Bu örneğin aynısı İslam dünyasının çoğunluğuna uygulanıyor. İslam dünyası bugün Kudüs`te meydana gelen Yahudileştirme, hırsızlık ve cinayetler karşısında susmakta, tepki vermemekte, karşı çıkmamaktadır. Düne kadar, Yahudi yerleşimcilerin Mescidi Aksa`ya baskın niyetleri bile bütün bölgeyi ayağa kaldırmaya yetiyorken, bugün fiilen baskın yapıyorlar ama İslam dünyasından çıt çıkmıyor.

Dün olup bitenler karşısında önce Filistin ayağa kalkardı. Ardından İslam ülkelerindeki halklar meydanlara iner işgalcinin Müslümanların duygularıyla oynamasını kınar ve bunun durdurulması isterlerdi. İslam dünyasında meydana gelen gösteri ve eylemler karşısında paniğe ve korkuya kapılan işgal rejimi ahmakça tutumlara girişmezdi. Ancak bugün, uzun uğraşların ardından Arapların aklını çelip düşünce pusulalarının yönünü değiştirmesi ve iç çekişmelerle boğuşmalarını sağlamasından sonra onların kendileriyle uğraşıp Kudüs ve Filistin`i unutmalarını başardı. Araplar bu yeni akılla meselenin artık bir yük olduğunu düşünüyor.

İşgal altındaki Kudüs`te durum hiç iç açıcı ve güven verici değil. Durum ciddi bir tehlikenin varlığını haber veriyor. Bu tehlike Mescidi Aksa`yı tehdit ediyor. Aşırı sağcı Yahudilerin sesleri yükselmekte, işgal hükümeti bunları kollamakta, iddia edilen heykelin inşa edilmesi için Aksa`nın yıkılmasını ön gören planı sonuna kadar desteklemektedir.

O nedenle Müslümanların gizli ve açık bir şekilde sürdürülen ve aşama aşama hayata geçirilen bu planlarla kurulan tuzaklara karşı çok dikkatli olmaları gerekir. Gelecek birçok sürprize gebedir. Bu davayı önemseyen herkesin dikkatli olması, fırsatı tamamen kaçırmadan çalışması gerekir.

Müslümanların, Filistin topraklarını gasp eden işgalciye kurbağa gibi denek olmayı kabul etmemeleri gerekir.

Ali Kubaca / Filistin Haber