5 yıldır bölgeye ve Türkiye`ye gelen tüm yabancı heyetlerin 3 maymunu oynadıklarını söyleyen Şahin, her gün Ortadoğu coğrafyasında kartların yeniden karıştırılarak dağıtıldığını ve Suriye ateşinin tüm dünyayı yakacağına dikkat çekti.
Söz konusu dağıtımda bazı ülkelerin hesapları olduğunu belirten Şahin, “Bu dağıtımda ne kadar hesap yapıldığı ne kadar farklı ülke hesaplarının olduğunu görüyoruz. Üzülerek izliyoruz. 2 dünya var; birileri yaşatmaya, kucağını açmaya, sahiplenmeye çalışırken diğerleri yok etmeye çalışıyor.” dedi.
“Arka planda çok büyük hesapların döndüğünü görüyoruz”
Başta Rusya olmak üzere bazı Avrupa ve dünya ülkelerinin çok standartlı bakış açısıyla karşı karşıya bulunduklarını ifade eden Şahin, “Uluslararası toplum, AB, ‘kuruluş felsefesi` denilen şeyin tam tersinin yaşandığı, insan hakları, demokrasi, özgürlüğün, her şeyin ayaklar altına alındığı, adaletli ve eşit bir dünyadan çıkıp, ben daha ne kadar çok öldürebilirim, top atabilirim, alan kuşatabilirim, terör örgütünü destekleyebilirim denen başka bir dünyayı görüyoruz. Bir tarafta anlaşma yapıyormuş gibi yapıp, arka planda çok büyük hesapların döndüğünü görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Şahin, “Tarih bu dönemi yazdığı zaman iyiler ve kötüler, savaş yanlıları ve barış için evini, sofrasını, yüreğini, şehrini açanları, ayrıca kaydediyor. Hesabı olanlarla hasbi olanları, burada insani ve vicdanı sınavdan geçenlerin altın harflerle kaydedileceği bir dönem yaşanıyor. İnşallah hem ülkemiz, hem şehrimiz, bu dönemden insanlara dersler vererek başarıyla çıkacaktır. Tüm insanlığa, vicdani siyasetin yapılabileceğini ispatlayacak şekilde bir duruş gösterecektir.” şeklinde konuştu.
“5 senedir burada her gelen heyete anlattık; 3 maymunu oynuyorsunuz”
Suriye ateşinin tüm dünyayı yakacağını söyleyen Şahin, “5 senedir burada her gelen heyete anlattık ‘3 maymunu oynuyorsunuz, bu ateş gelip sizi de yakacak. Çok net duruş sergilemeniz lazım` dedik. Japonya`nın dışında, gelip burada elini taşın altına koyan ülke görmedik. Geldiler, sırtımızı sıvazladılar, ‘siz ne kadar iyi, başarılısınız` deyip gittiler. Ne zaman ki Aylan bebekler, tüm dünyanın vicdanını sızlattı. Ne zaman ki, mülteciler kendi sınırlarına gitmeye başladı, o zaman ‘benim şu kadar mültecim var, ben ne olacağım` diye düşündüğü noktada bizleri dinlemeye ve bu 5 yılı ne kadar fedakârlıkla geçirdiğimizi anlamaya başladılar.” diye konuştu.
“Biz nasıl elimizdeki mülteciyi Türkiye`ye göndeririz diye bakıyorlar”
Almanya başta olmak üzere tüm AB ülkelerinin mültecileri maliyet olarak gördüğünü ve soruna bu anlayışla yaklaştığını ifade eden Şahin, AB ülkelerinin kendi bakış açılarına göre siyaseten ortak alan bulma gayreti içerisinde bulunduklarını anlattı.
Şahin, sözlerine şöyle devam etti: “Bana gelen heyetler, hesap yaptıklarını söyleyerek, mali olarak bir mültecinin maliyeti, Türkiye`ye olan maliyetinin 10 katı, dolayısıyla biz size mali destek verelim, nasıl olsa fedakârlık yapıyorsunuz, bunu yapmaya devam edin diyorlar. Ne kadar basit bir dünya bakışıdır. Her şeyin para olarak, mali olarak hesaplandığı ve bir mültecinin maliyetinin ne kadar olduğunun söylendiği bir bakış açısıyla bakılıyor. Milli gelirimizin 10-20 katı olan ülkeler, bu hesabı yaparak, sınırları kapatacaklarını, olanı gönderip, almamak için siyaseten ortak alan bulmaya çalışıyorlar. Daha fazla alalım, daha fazla yatalım, savaşı durduralım, bataklığı kurutalım, zalim Esad`a dersini verelim, Rusya ne yapmaya çalışıyor şeklinde kamuoyunu rahatlatacak bir duruştan daha çok biz nasıl almayız, nasıl göndeririz, biz nasıl maliyeti en az bizi etkileyecek şekilde yönetiriz, bu bakış açısıyla 2 farklı dünyayı yaşıyoruz. Hayretler içerisindeyiz.”
“Kilis kent nüfusundan daha fazla Suriyeliyi ağırlıyor”
Kilis`in kent nüfusundan daha fazla Suriyeliyi ağırladığını hatırlatan Şahin, dünyanın bu durumu matematiksel bir şekilde anlamaya çalıştığını belirtti.
Dünyanın bugünkü bakış açısıyla bu durumu anlamasının mümkün olmayacağına vurgu yapan Şahin, “Kilis`in kendi kategorisini ben çok kıymetli buluyorum. Nüfusundan fazla mülteci ağırlaması, matematiksel bir şekilde dünyada anlaşılması mümkün olan bir şey değil. Nasıl yapıldığını tüm gelen yabancı heyetler anlamaya çalışıyor. Eğer bu medeniyetten, bu inançtan, bu kültürden gelmediyseniz anlamanız mümkün değil. Hele sizin baktığınız yerden bunu anlamanız hiç mümkün değil diyorum.” diye belirtti.
Kayıt altına alınan 107 bin Suriyeli çocuğun eğitim hayatına başlayabilmesi için çalışma başlattıklarını belirten Şahin, “Belediye Başkanı olduğum 22 ay öncesinde 3 bin mülteci çocuğumuz eğitim hayatı içerisindeydi. Bugün 70 bine çıktı. 22 ayda bu nasıl başarıldığına bakılacak olursa, şehrin tüm yöneticileri ile oturduk, bir dizi kararlar alarak çalışma başlattık. Eğitim hayatına başlaması gereken çocukların bu sene yüzde 98`ini eğitim hayatına başlattık. Birileri öldürmeye çalışıyor. Biz okutmaya çalışıyoruz. Bu çocuklar Halep`te bir okulda okusaydı, yüzde 85 okula gitme oranı olurdu. Biz burada yüzde 98`i yakaladık. Aileler okulları, sıraları paylaştı. Çocuklar birbirleriyle mekânları, malzemelerini paylaştılar.” ifadelerini kullandı.
“Mültecilere sınır kapısının açılması talebi Rusya`nın Akdeniz`e inme planı”
Mültecilere sınır kapısının açılması talebinin Rusya`nın Akdeniz`e inme planının bir parçası olduğunu savunan Şahin, son olarak şunları kaydetti:
“Kapıyı açmak isteyenlerin niyetini iyi anlamamız gerekir. İnsani açıdan böyle bir talep yok. Bizim baştan beridir söylediğimiz, güvenli bölge, uçuşa yasak bölge çözümlerine sıcak bakmamalarının nedeni de odur. Bizim zaten kapılarımız açık. Bizim elimiz zaten onların yanında. Oradaki kişilerin, gıdasını, barınmasını zaten Türkiye olarak Gaziantep olarak yapıyoruz. Oradaki niyet farklı, tamamen burayı boşaltmaktır. Özellikle Akdeniz`e iniş bölgesinde, insani olarak veya DEAŞ ile mücadele etmek değil niyet. Bu bölgeyi boşaltıp, özellikle Akdeniz açılacak Rusya`nın, terör örgütleri ile mücadele ediyormuş gibi tamamen o bölgeyi kuşatmak için yaptığı bir çalışmadır, kapı açın talebi. Kapı açın talebinin arkasında ciddi bir art niyet, özellikle Rusya`nın zalim Esad ile birlikte oluşturduğu bölgeyi boşaltma planı var. Dolayısıyla bizim burada, oradaki Azezli ve Halepli kardeşlerimizi yerinde muhafaza ederek, onların bu planlarını gerçekleştirmelerine izin vermememiz gerekiyor.” (İLKHA)