Muş Selam İlim Eğitim Kültür Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Selam-Der) tarafından, “İslam Şehitlerini Anma ve Anlama” programı düzenlendi. Kültür merkezi`nde düzenlenen ve yüzlerce Muşlunun katıldığı program, Kur`an-Kerim tilavetiyle başladı.

Havanın yağışlı olmasına aldırış etmeyen Muşlular, programın yapılacağı salona akın etti. Şehitlerin fotoğraflarının asıldığı salonda yer kalmayınca, birçok vatandaş salonun dışında programı takip etmek zorunda kaldı. Özlem Ajans sanatçılarından Hikmet Kıyançiçek, programda şehitliği konu edinen ezgiler seslendirdi.

Şehitleri anma programına konuşmacı olarak Doğruhaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Göktaş katıldı.

Göktaş, şahadetten kaçan insanların olmadığına dikkat çekerek, bu işin başka yönlerinden bahsedeceklerini belirtti.

23 yıllık Peygamberlik döneminde çok az kişinin şehit olduğuna dikkat çeken Göktaş, şahadetin çok önemli olmasına rağmen peygamberin, ashabının ölmemesi için çokça çırpındığını ve bunu başardığını dile getirdi.

İslam tarihinde ve sahabe tarihinde yapılan cihat anlayışıyla bugün kendisini patlatarak havaya uçuranların cihat anlayışını karşılaştıran Göktaş, şunları söyledi: “Bugün bizim insanlarımızın yaptıklarına bakın. Beline bombaları bağlıyor. Otomobiline bombaları dolduruyor. Aynı kendisi gibi sarıklı, sakallı, cübbeli insanların doldurduğu bir camiye gidiyor. Camiyi havaya uçurarak kendilerinin cennete, ölenlerinde cehenneme gittiğini zannediyor. Peki, hangisinin cennete gittiğini söyleyebilir misiniz? Fetva verebilir misiniz? Sırf sizin cemaatinizden değil diye, sizin mezhebinizde değil diye bir camiyi havaya uçuruyorsunuz. Değil bir camiyi, bir kiliseyi, bir havrayı, bir sinagogu havaya uçurulmasına fetva verecek var mı öyle delikanlı bir âlim? Dolayısıyla garantici olmamız lazım. Sağlamcı olmamız lazım. Öldüren de ölen de ‘Allah`u Ekber` diyor.” dedi.

Birçok şehit ile dünya gözüyle tanıştığını, onları kucakladığını ve onların kendi canlarını Rablerine sattığını hatırlatan Göktaş, şehitlerin, rableri katında büyük nimetlerle rızıklandığını ayet ve hadisler ışığında örneklendirme yaparak anlattı.

Şehitlerin, Allah ile kazançlı bir ticaret yaptıklarını ve kendilerini Allah`a adadıklarını vurgulayan Göktaş, “Şehitler ümmet içinde bir şehit gibi yaşarlar ve ümmete meşale olurlar. Onlara şiddetle ihtiyaç vardır. Onlar değil gözlerini haramdan korumak, kendi helalleri olan gencecik eşlerinden vazgeçerek Allah`a kendilerini adıyorlar.” diye konuştu.

6-8 Ekim olaylarında vahşice katledilen şehitlerin canlarının boşa gitmediğini, İslam davasına verdikleri katkının çok büyük olduğunu hatırlatan Göktaş, “Trilyonlarımız olsaydı, profesörlerimiz olsaydı, onlarca kanalımız olsaydı, bunların İslam davasına getirdiği bereketi yapamazdık. Türkiye`nin neresine giderseniz gidin Yasin Börü dediğiniz zaman insanlar sizi kucaklıyor. Aytaç Baran dediğiniz zaman gözlerinin içi gülüyor. Diyarbakır`ı sevdirmek için trilyonları harcasaydınız Yasin Börü kadar sevdiremezdiniz.” ifadelerini kullandı.

Program, Selam Der tiyatro ekibinin 6-8 Ekim`de kurban etini dağıtırken vahşice katledilen Yasin Börü ve arkadaşlarını canlandıran tiyatro oyununun sergilenmesiyle devam etti.

Şehitlerinin hayatının anlatıldığı sinevizyon gösterimi esnasında ise salonda hüzün ve gözyaşının hakim olduğu görüldü.

Program, yapılan duanın ardında sona ererken, çıkışta katılımcılar aldıkları kitapları Mehmet Göktaş`a imzalattı. (Şükrü Tontaş - İLKHA)