Diyanet İşleri Başkanı (DİB) Mehmet Görmez, geldiği Mardin’de Cuma Hutbesi verdi. Tarihi Ulu Camii’de hutbe veren Başkan Görmez; “Huzuru, barışı, tevhidi, vahdeti kaybetmiş toplumların hayat tarzı için Rabbimizin kullandığı ifade ‘Ateş dolu çukurların kenarında yaşamak’ Din-i mübini İslam bütün insanlığı aynı zamanda bu ateş dolu çukurların kenarından uzaklaştırmak için gelmiştir.” dedi.

Nice çocukların ve nice gençlerin ateş dolu çukurlara doğru gittiklerini kaydeden Görmez, sözlerine şöyle devam etti; “Nice insanlarımız uçurumlara doğru hareket ediyorlar. Biz huşu içerisinde namazlarımıza devam edebilir miyiz? Yahut bir mümin olarak sorumluluklarımızı yerine getirmeden yerimizde durabilir miyiz? Günlerdir, ilim merkezi nice şehirlerde, Cizre, bütün dünyaya ilim saçan âlimlerin yatağı, âlimleri yetiştiren merkez. Nusaybin, nice eserlerin varit olduğu mübarek bir şehir. Diyarbakır dediğimiz zaman, Sur dediğimiz zaman Halid Bin Velid gelir aklımıza, Hazreti Ömer gelir aklımıza, Selahaddin Eyyubiler gelir aklımıza. Bu mübarek mekânlarda, bu şehirlerde eli kalem tutacak nice çocuklar, nice gençler nasıl olurda kendi milletine, kendi annesine, kendi babasına, kendi vatanına çukurlar kazarak, oralara bombalar yerleştirerek o şehirleri tahrip edebilir? Bütün bunlarda her birimizin sorumluluğu yok mudur? Biz her birimiz mümin olarak üzerimize düşen vazifeleri yerine getirebildik mi?”

Hep birlikte bunun üzerinde düşünmek zorunda olduklarını aktaran Görmez, “Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bugün bütün camilerimizde bir kampanya başlatmış bulunuyoruz. Bu kampanyanın maddi boyutundan daha ziyade manevi boyutu çok daha önemli ve çok daha büyüktür. Bugün 90 bin camimizde ‘Şimdi yaralarımızı sarma zamanı’ diye seslendik, sesleniyoruz. Milletimiz dünyanın bütün mazlumlarının yaralarını sarmaya koştu. Gazze’ye bombalar yağdı. Sizler yaralarını sarmaya gittiniz. Camilerini tamir etmek üzere bizzat ziyaret ettiğimde harabeye dönen mabetlerin üzerinde şu levhayı görmüştüm: ‘İşgalciler harabeye çevirir, Türkiye gelir imar eder’ bunu gördüğümde gözlerim yaşarmıştı. Afrika’da açlık ve kıtlık ortaya çıktı. Somali’yi ayağa kaldırmak için bu aziz millet seferber oldu. Afrika’nın en ücra köşesindeki kardeşlerinin yarasını sarmak için koştu. Arakan’da zulme uğrayan kardeşleri oldu onların yaralarını sardı. Haiti’de deprem oldu. İnanç farkı gözetmeksizin oradaki insanların yardımına koştu. Endonezya’da tsunami oldu. Pakistan’da sel felaketi oldu. Aziz milletimiz dünyadaki bütün mağdurların, mazlumların yarasını sarmaya gitti. Şimdi hep birlikte biz bir birimizin yarasını sarmak için seferber olmalıyız.” dedi.

Görmez son olarak şunlar söyledi; “İstanbul’dan, Edirne’den, İzmir’den, Samsun’dan, Anadolu’nun her tarafından bütün kardeşlerimiz bu bölgelere akacaklardır ve kardeşlerinin yaralarını saracaklardır. Gelin iyilikte ve takvada birbirinize yardım ediniz, iyiliği beraber ayağa kaldırın, birbirinize yardım ediniz. Sakın kötülükte birbirinizle yardımlaşmayın. Kötülükte ve düşmanlıkta asla yardımlaşmayın. İyilikte ve takvada yardımlaşın. Cenabı Hak iyilikte ve takvada yardımlaşanlardan eylesin. Birbirimizin yaralarını sararak rızasına kazananlardan eylesin. Tevhitle, vahdet arasındaki ilişkiyi yakalayarak beldelerimizi barış ve huzur içerisinde mamur eylemeyi bizlere nasip eylesin. Bu topraklarda inşa ettiğimiz barışı, huzuru, kardeşliği, emanı, selamı kaybeden yanı başımızdaki Iraklı, Suriyeli, Yemenli, Libyalı bütün kardeşlerimize taşımayı millet olarak bizlere nasip eylesin.” (M. Salih Keskin – İLKHA)