İslâm davası uğruna verilen bedellerin meyveye durduğu şu zaman diliminde nice bedeller ödeyen fedakâr, çalışkan, ihlaslı ve metanetli dışardaki genç kardeşlerimiz! Alemlerin rabbi olan Allah`ın selamıyla sizleri selamlıyorum.
Sizler, biz medrese-i Yusufiyedeki kardeşlerinizden mektup bekliyorsunuz. Hepinizi Allah`u Tebareke ve Teala (c.c)`nın rızası için seviyoruz, sizlere duacıyız. Tarsustaki tüm genç kardeşlerim ve diğer illerdeki kardeşlerim, Rabbimiz Saff sûresinde şöyle buyurmaktadır:
“Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlayarak savaşanları sever.” (Saf Suresi 4)
Bizler de yaşadığımız çağı ve yaşadığımız dünyayı değiştirmek istiyorsak ve buna adaysak, önce kendimizden başlamamız gerek. Kendimizi ilmi, irfani, edebi ve ahlâki vasıflarla donatmamız lazım. Çünkü iç dünyamızda inkılaplar yapmazsak dış dünyamızda da inkılaplar yapamayız. Biz nefsimizi değiştirmezsek başkasının nefsini değiştiremeyiz. Bizler Allah Resulunun (sav) ve değerli sahabelerinin (ra) vasıflarını kazanmazsak İslâmî davamızda büyük hizmetler yapamayız. Nefislerini değiştirenler çağları değiştirir. Bizlere, asrı saaadet örnektir. Ne fetihler gerçekleştirdiler. Milyonlarca insanın hidayetine vesile oldular. Nefislerini değiştiremeyenler dünyada da hüsrana uğradılar. Ahirette de ebedi cehennem kendilerini beklemektedir. Nefislerini ıslah edenler başkalarının nefsini de ıslah edebilirler.
“Şüphesiz Allah bir kavmi değiştirmez. Ancak onlar kendi nefislerindeki hali değiştirmedikçe.” (Rad 11)
Allah`ın boyasıyla boyanmamız lazım. İnsanlar bizi gördüğü zaman Allah`ı ve Resulünü (sav) hatırlamalı, İslâm`ı, İslâm`a hizmeti ve ahireti hatırlamalı. Bizler Allah`ın boyasıyla boyanmazsak nasıl insanları Allah`ın boyasıyla boyayabiliriz ki?
İslâmî hizmette; “Allah dostlarının üzerine belalar yağar, fakat onlar tıpkı yalçın kayalar gibi yerlerinde sapasağlam dururlar. Üzerlerine felaket gelir, fakat onlar sabır ve itaat gözü ile bu felaketleri sadece seyrederler. Bedenlerini belalara mukavemete terk etmişlerdir. Kalpleri ile Cenabı Allah`a uçmuşlardır. Onlar direksiz çadırlar, kuşsuz kafesler gibidirler. Ruhları Allah`ın katında bedenleri O`nun önündedir.” (Şehid Rehber)
Üstad Bediuzzaman Saidi Nursi şöyle buyurmakta: “ İman hem kuvvettir, hem de nurdur. Hakiki imanı elde eden adam kâinata meydan okuyabilir.(Lemalar)
“Şu istikbal inkılabatı içinde en gür sada İslâmın sadası olacaktır.”
Bizler İslâm`ın hizmetkârları olarak Allah`ın boyasıyla boyanıp, tüm İslâm ümmetini de boyatmalıyız. “Allahın boyasından daha güzel olan kimdir? Biz yalnızca O`na kulluk edenleriz.” (bakara/138)
İslâm ve Kur`an tüm hücrelerimize işlemeli ki insi ve cinni şeytanlara karşı da mücadele edebilelim.
Bu kutsi ve mübarek yolda başarılı olmanın yolu kararlılıktır. İstikrardır. Yürüdüğümüz doğru güzergâhtan sapmadan, vitrinlere takılmadan, engellere takılıp kalmadan ulaşmamız gereken menzile doğru yürümektir.
Yeryüzünde Allah`ın halifesi olarak yaratılmış ve orada bir medeniyet kurmakla görevlendirilmiş olan insanoğlu tarih boyunca çeşitli evreler geçirmiştir. Peygamberlerin getirmiş olduğu inanç, ahlâk, cihat ve tebliğ alanındaki esaslara bağlı kalan topluluklar gelişme yükselme kaydederken, bu esaslara aykırı davranan milletler de esfel-i safiline düşmüşlerdir.
Rabbimiz! Senin için yollara çıkan kullarını, senin çizginden ayırma ve hem dünyada hem ahirette onları nimetlerinle şereflendir...
M. Veysel Demir
T tipi cezaevi OSMANİYE