Suriye`de fiili anlamda bir bölünmüşlüğün olduğunu belirten Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Uzmanı Oytun Orhan, bu durumun Suriye`de yaşanan krizinin daha çok etnik ve mezhepsel bir bölünmeye doğru gittiğine dikkat çekti.

Suriye krizinin kaygı verici sonuçlarından birinin de insani boyut sorunu olduğunu vurgulayan Orhan, son verilere göre sadece Suriye`den ayrılan mültecilerin sayısının 2,5 milyona yaklaştığını belirtti.

“Batı bir stratejik körlük içerisindeydi”

Suriye`ye doğrudan müdahil olan ülkeler ile birlikte diğer batı ülkelerinin de Suriye`de başlayan iç savaşı ve mülteci sorununu hep kendilerinden uzak gördüklerini belirten Orhan, “Avrupa bu sorunu kendilerinden uzak bir sorun olarak algıladı. Dediler ki, biz bu sorunu kendi sınırları içerisinde yani Suriye içerisinde tutarız. Suriye`ye bazı yardımlar üzerinden biz bu sorunun tamamen dışında kalırız. Bunun gibi bir yaklaşım ile yaklaşıldı. Burada batı bir stratejik körlük içerisindeydi.” dedi.

Orhan, “Ne zamanki mülteciler, önce Türkiye başta olmak üzere komşu ülkelere ve daha sonra Türkiye üzerinden batıya doğru göç etmeye başladı. Birinci olarak burada batı Suriye krizine uzak olmanın kendisi açısından doğrudan sonuçlar doğuracağı ile yüzleşti.  Paris`te gerçekleştirilen IŞİD saldırıları sonrasında da batı da yine bu Suriye sorunun kendilerine doğrudan bir güvenlik riski de olabileceğinin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu anlamda yavaş yavaş Suriye meselesinin çözülmesi konusunda bir aciliyet ortaya çıktı. Bu anlamda Cenevre görüşmelerinde ‘Umutların biraz artmasında buda nedenlerden biri sayılabilir` Çünkü batı artık bu soruna bir çözüm bulmak zorundadır.” ifadelerini kullandı.

“Ülke fiili anlamda bölünmüş durumda”

Suriye krizinin kaygı verici sonuçlarının bu boyutta ciddi nedenlere yol açmasına rağmen yine de kısa bir sürede çözüm görünmediğine de dikkat çeken Orhan şöyle konuştu: “Ne yazık ki, Suriye`nin bir ortak kimlik altında yaşama iradesinin de kalmadığını görüyoruz. Bütün iç savaş yaşanan ülkelerde de buna şahit oluyoruz. Ülke fiili anlamda şuanda bölünmüş durumdadır. Ne yazık ki, buda daha çok etnik ve mezhepsel üzerinde bir bölünmeye gidiyor. Çok kabaca bakıldığında şuanda Rusya`nın son müdahalesi ile birlikte ülkenin daha batı kanadında Doğu Akdeniz tarafında bir rejim bölgesi diyebileceğimiz alan ortaya çıktı. Bunun dışında IŞİD`in kontrol ettiği bir bölge var. Muhaliflerin kontrol ettiği bir bölge var. Yine kuzeyde bildiğiniz gibi Türkiye sınır boyunca uzanan bir YPG bölgesi ve PYD bölgesi ortaya çıkmış durumdadır. Şuanda kabaca bir sınırlar oluşmuş durumdadır.”

“Her güç kendisine karşı gördüğü bütün unsurları zorunlu göçe maruz bırakıyor”

Suriye`de her gücün kontrol ettiği bölgelerde kendisine karşı gördüğü bütün unsurları zorunlu göçe maruz bırakarak bir homojenleşme yarattığını belirten Orhan, sadece Türkiye`de 2,5 milyona yakın mültecinin olduğunu ve genelde 6 milyona yakın insanın mülteci durumuna düştüğünü söyledi.

Orhan, “İşin daha kötüsü bölünmeyi daha da kalıcı kılacak olan zorunlu göç demografi değişimin ülke içinde yaşanıyor olmasıdır. Her güç ve her aktör açısından bu böyle geçerlidir. Her güç kontrol ettiği bölgelerde kendisine karşı gördüğü bütün unsurları zorunlu göçe maruz bırakarak bir homojenleşme yaratıyor. Şuanda Suriye`de çok ciddi nüfus hareketleri oluyor. Dolayısıyla şuan da belirtilen sınırlarda daha kalıcı hale geliyor. Fiili anlamda bu bize Irak veya Lübnan modeli gibi bir ülke uzun vadede Suriye bu şekilde Lübnan veya Irak tarzı bir ülkeye doğru gidecek.” şeklinde konuştu.

“Siyasal istikrasızlık artık Suriye`nin bir gerçeği olarak kalacak gibi gözüküyor”

Suriye`de de bir şekilde düzen kurulsa bile istikrasızlığın ve içerdeki terör olaylarının daha uzun yıllar devam edeceğini de söyleyen Orhan, “Bu anlamda federal sistem olabilir. Ya da Lübnan`daki gibi fiili anlamda ve siyasal yapının etnik mezhepsel kotalar şeklinde paylaşıldığı bir yapıya doğru gidecek gibi gözüküyor. Ama her halükarda Irak`ta ABD`nin işgali sonrasında bir düzen kuruldu ama aradan 10 yıl gibi süreyi aşkın geçmesine rağmen istikrar halen gelmedi. Lübnan`a bakıyorsunuz sürekli iç savaşlar, siyasi istikrasızlıklar ve hala Cumhurbaşkanı`nı seçemeyen bir ülke. Bu yeni yapı Suriye`de de bir şekilde düzen kurulsa bile istikrasızlığın ve içerdeki bu terör olaylarının daha uzun yıllar devam edeceği ve bir şekilde güvenlik sağlansa bile siyasal istikrasızlık artık Suriye`nin bir gerçeği olarak kalacak gibi gözüküyor. Dolayısıyla ne yazık ki, böyle fiili anlamda bölünmüş bir ülke karşımıza çıkıyor.” diyerek sözlerini noktaladı. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)