Gençlik ve Spor Bakanlığının organizasyonuyla Mersin`in Silifke ilçesine götürülen öğrencilerden 16 yaşındaki Cafer Gizli`nin katledilmesi olayıyla ilgili bilinmeyenleri İlke Haber Ajansı`na (İLKHA) anlatan tanıklar, saldırının önceden planlandığını ve yaşanan ihmalleri dile getirdiler.

Batman, Diyarbakır, Mardin, Siirt ve Hakkâri`den yaklaşık 280 öğrencinin götürüldüğü Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü 23 Nisan Tesisinin girişinde arama yapılmadığını ifade eden tanıklar, PKK`li öğrencilerin kamp süresi boyunca düzenlenen kimi etkinliklerde her türlü slogan attığını ve buna kimsenin engel olmadığını belirttiler. Özellikle Hakkâri ve Mardin`in Kızıltepe ilçesinden gelenlerin sürekli PKK marşları söylediklerini vurguladılar.

İsmini vermek istemeyen bir görgü tanığı, Cafer Gizli`nin katledilmesinden önce 2 defa kampüste kavga çıktığını söyledi.

“Olay tam 11.50`de meydana geldi”

Cinayet öncesinde gelişen olayları anlatan görgü tanığı, şunları söyledi: “Önümüze bir kutu bırakarak ‘üstünüzdeki bıçak ve sigaraları bırakın` dediler. Bunun üzerine 2-3 kişi sigara ve bıçak bıraktı ama öğrencilere üst araması yapılmadı. Ben daha önce de kampa gitmiştim ama çok sıkı bir arama yapılmıştı o zaman. Kapta bulunduğum süre zarfında bazı öğrenciler sürekli PKK lehine sloganlar atıyordu. Bu olayla birlikte kampuste 3 kavga oldu. Akşam, sabah ve ikinci kavgadan bir buçuk saat sonra meydana gelen bu ölümlü kavga. Bir de valiliğin açıklamasına göre olay saati 12.00 denilmiş ama olay tam 11.50`de meydana geldi. Yalnız Cafer`i öldüren kişi daha önce ‘niye Sur`u terkettiniz` demiş, bunun üzerine Cafer ‘Sizin görüşünüzden değilim” diyerek cevap vermiş. Bu PKK`li öğrenci Cafer`i tanımış ve dindar bir aileden olduğunu anlamış. Vurmadan önce de 5-6 arkadaşına ‘Ben bu adamı vuracağım, onun cezasız gitmemesi lazım` demiş. Yani olay bilinçli bir infazdır. Dolayısıyla Cafer`in vurulacağından 10-15 kişinin haberi vardır ve çoğu da PKK`lidir.”

“Saldırıya hazırlık önceden yapılmıştı”

Saldırı öncesinde hazırlık yapıldığını belirten görgü tanığı, “Kavgada 5-6 bıçağın çıkarıldığını gördüm. 7 kişinin elinde ise sopa vardı. Hatta biri Cafer`e şişte vurdu. Öğrenciler ellerindeki sopaları önceden çevredeki ağaçların dalını kırarak elde etmişti. Yani saldırıya hazırlık önceden yapılmıştı.” dedi.

“Cafer vurulduktan sonra kampüs yönetimi olay yerine jandarmayı çağırmadı”

“Olaydan bir gün sonra evlerine gönderilmesi gereken öğrenciler tanık olmaması için apar topar eve gönderildi.” Diyen görgü tanığı, sözlerine şöyle devam etti: “Hatta bazı öğrenci grupları Gaziantep`e kadar minibüsle, sonrasında ise otobüsle evlerine gönderilmişler. Yani öğrencilerin tanıklık yapmaması için ellerinden ne gelmişse yapmışlar. Cafer vurulduktan sonra kampüs yönetimi olay yerine jandarmayı çağırmadı. Çocuğu hastaneye götürdüklerinde orada bulunan askerler gelmiş. Cafer hastaneye götürüldükten sonra aleyhlerine kullanacakları delil varsa ortadan kaldırmışlar. Kampüsteki güvenlik kameraları soruşturmaya tabi tutulursa önceki kavgalarda görünecek.”

(E.N) İsmini vermek istemeyen bir başak görgü tanığı da kampüse girişte üst araması yapılmadığını belirterek ihmalkârlığa dikkat çekti. Tanık, “Kampüse girişte arama yapılmadı. Bize ‘üzerinizde bıçak sigara varsa bırakın` dediler, bizim grubumuzdaki 4-5 kişi sigara bıraktı. Ardından hiçbir üst araması yapılmadı.” dedi.

“Hakkâri`den gelen grup sürekli ağır küfürler ediyordu”

Hakkâri ve Mardin`den gelen öğrencilerin çok agresif olduklarını ifade eden görgü tanığı, “Öğrencilere seminerler haricinde telefonları veriliyordu. Kampusun kablosuz internet şifresine öğrenciler bağlanabiliyordu. Hakkâri ve Mardin`in Kızıltepe ilçesinden gelen öğrenciler telefonlarından PKK marşlarını açıyor, bazen bu marşları kendi aralarında söylüyorlardı. Birkaç defa PKK lehine slogan attıklarına şahit oldum. Özellikle Hakkâri`den gelen grup sürekli ağır küfürler ediyordu. Genellikle mukaddesata küfrediyorlardı. Ben Hakkârili gurubun mukaddesata küfürlerinden dolayı odalarında 2-3 defa kavga çıktığına şahit oldum. Kızıltepe ve Hakkâri`den gelen öğrenciler çok agresifti. Hakkâri ve Mardin/Kızıltepe grubu sürekli bölgede yaşanan olaylar hakkında konuşuyorlardı. Bazen bu konu hakkında tartışmalar da oluyordu.” ifadelerini kullandı.  

Kampusun ana giriş kapısından çıkışların yasak olduğunu söylen tanık, fakat öğrencilerin sahil tarafından dışarıya defalarca çıktıklarına şahit olduğunu belirtti.

Hakkarili gurubun yine bir gün mukaddesata küfretmesinden dolayı gece kavga çıktığını anlatan görgü tanığı, “Saat 24.00 sıralarında bir kavga meydana geldi. Bunun sebebi de yine Hakkârili öğrencilerin mukaddesata hakaret etmeleriydi. Olay şöyle; Hakkâri, Mardin ve Batman`dan gelen öğrencilerin bir arada kaldığı odaya Hakkârili öğrencinin bir arkadaşı misafir olarak geliyor. Bu Hakkârili öğrenciler konuşmalarında maneviyata ağır hakaretler ediyorlar. Bunun üzerine Batmanlı öğrenci konuşmalarına tepki gösteriyor ve ardından kavga çıkıyor. Bu kavganın ardından Hakkârili öğrenciler arkadaşlarını çağırıyor ve kavga daha da büyüyor. Bu kavganın ardından hocalar bu öğrencilere kızıyor ve çeşitli cezalandırmalarda bulunuyor. Hakkârili ve Kızıltepeli öğrenciler sabah erkenden sahilden sopa ve taş toplayarak kavga hazırlığı yapıyor. Topladıkları taş ve sopaları farklı yerlere gizliyorlar.” diye konuştu.

“Hakkârili öğrenciler sakladıkları sopaları alarak idare odasını bastı”

Cafer Gizli`nin katledildiği anı anlatan görgü tanığı şunları söyledi: “Saat 11.50 gibi tekrar bu Hakkârili gurup kavga yapıyor. Kampus hocaları bu öğrencileri ayırıyor ve Cafer`inde aralarında bulunduğu 6 öğrenciyi idare binasına bırakıyorlar. Hakkârili öğrencileri ise sahile doğru bırakıyorlar. Hocalar bunu öğrencilerin son günü olduğu ve olayın bu kadar büyüyeceğini tahmin etmediklerinden dolayı yaptı. Sahile gönderilen Hakkârili öğrenciler orada organize olup, önceden sakladıkları sopa ve taşları alarak Cafer ve arkadaşlarının bulunduğu idare odasını basıp idare binasının camlarını kırdılar. İdare odasında bulunan öğrenciler arasında olan Cafer, saldırgan gurubun arasına dalıp bir saldırganın sopasını alarak karşılık verdi. Bu sırada Cafer`in başı yarıldı ve ardından karın bölgesinden iki bıçak darbesi alarak yere yığıldı. Cafer yerdeyken kavga devam ediyordu. Ardından hocalar saldırgan guruba müdahale etti. Saldırgan gurup gittikten sonra Cafer`e ilk müdahaleyi kampüs sağlık personeli yaptı. Ardından Cafer ambulansla Silifke Devlet Hastanesine kaldırıldı. Hatta hastanede bir hocamız Cafer`e bir ünite kan bağışında da bulundu.”

“Saldırgan öğrencileri ararken kampüsün farklı yerlerinde gizlenmiş şekilde taş ve sopa gördük”

Olay yerine jandarmanın 40-45 dakika sonra geldiğini dile getiren görgü tanığı, “Cafer`in öldürülmesinden 40-45 dakika geçtikten sonra jandarma olay yerine geldi. Saldırgan öğrenciler kavganın ardından kampüsün farklı yerlerine saklandı. Bizlerde jandarmaya yardım ederek bu saldırgan öğrencileri bulduk. Teşhis ettiğimiz 16 kişi jandarmaya teslim ettik ve bunlar gözaltına alındı. Biz bu saldırgan öğrencileri ararken odalarda ve kampusun farklı yerlerinde gizlenmiş şekilde taş ve sopa gördük. Bu da saldırgan gurubun önceden hazırlık yaptığını gösteriyordu. Olayın ardından bizi kampusten hemen göndermek istediler. Ertesi gün eve gitmemiz gerekirken hemen minibüslerle gönderildik. Gece Gaziantep`e vardığımızda Cafer`in vefat haberini aldık.” dedi.

“Valizlerde ne var ne yok diye göz ucuyla dahi bakmadılar”

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen diğer bir görgü tanığı ise Diyarbakır Gençlik Merkezinden Mersin`in Silifke ilçesine 2 otobüs dolusu öğrenci ile gittiklerini dile getiren Güner, “Bulunduğum otobüste PKK`li olanlar çoktu. Yolda slogan atarak, PKK marşı söylüyorlardı. Oradaki görevliler de göz yumuyorlardı. Kampa girdiğimize bize sadece ‘üzerinizde kesici-delici alet, çakmak ve sigaralar varsa bırakın` dediler. Ama birkaç kişi dışında kimse bırakmadı. Üst araması yapmadan öğrencileri içeri aldılar. Valizlerde ne var ne yok diye göz ucuyla dahi bakmadılar.” dedi.

Kampa getirilen öğrencilerin büyük çoğunluğunun PKK`li olduğunu söyleyen görgü tanığı, “Orada PKK`li sempatizanlar çoktu, hatta yüzde 80`nine yakın PKK`liydi diyebilirim. Çünkü sürekli slogan atıyorlardı. Hocalar buna göz yumuyorlardı.” diye konuştu.

“PKK`liler yerde yatan Cafer`e küfürler edip taş atıyorlardı”

PKK`li grubun yaptığı saldırı esnasında yemekhanede bulunduğunu belirten görgü tanığı, olay anına dair şahit olduklarını şöyle anlattı: “Olay günü Diyarbakır`da gitmek için herkes hazırlık yapmak için odasına gitti. Ben telefonum şarjı olmadığı için yemekhanede şarja takmıştım. Yemekhanede ben ve bir hoca vardı. Yemekhanenin bir tarafı sahile bakıyordu. Sahilden 7 veya 8 kişi koşa koşa ellerinde sopa ve bıçakla idare odasını bastılar. Ardından cam kırılma sesini duydum ve olayın olduğu yere doğru gittim. Olay yerine vardığımda Cafer yerde yatıyordu. Öğretmenler Cafer`in yanına gitmemize izin vermiyordu. PKK`liler yerde yatan Cafer`e ağza alınmayacak küfürler eşliğinde taş atıyorlardı. Bu sırada duyarlı bir hoca saldırgan öğrencilerin Cafer`e taş atmasına izin vermiyordu. Hatta bu öğretmenin başına da taş isabet etti.  Saldırgan gurubun attığı taşlardan biri Cafer`in başına isabet etti. Kampta bulunan öğretmenler diğer öğrencileri engellemeye çalışıyorlardı. 8 kişilik saldırgan guruba kimse müdahale etmiyordu. Daha sonra Cafer hastaneye götürüldü. Cafer`in hastaneye gitmesinin ardından jandarma kampüse geldi.”

“İmam hatip öğrencileriyle Hakkâri`den gelen PKK`li öğrencileri nasıl yan yana bırakırlar”

Görgü tanığı öğrencilerden birinin velisi de yaşanan olay ve ihmallere tepki gösterip, olayda oğlunun da ölebileceğine dikkat çekerek, “Diyarbakır`dan giden İmam hatip öğrencileriyle beraber Hakkârili PKK`li olan öğrencileri nasıl yan yana bırakırlar. Gerçekten ciddi ihmaller yapılmış. Edindiğimiz bilgilere göre Mersin Silifke`de birkaç kez kavga olmuş. Öğrenciler tartışmışlar, hatta bu öldürülen Cafer Gizli`nin kıldığı namaz ile de alay edilmiş ve sataşıp kavga edilmiş. İmam hatip öğrencileri PKK`li olan öğrenciler aynı odada kalmışlar. Bu büyük bir ihmaldir.” dedi.

Daha önce yaşanan kavgaların ardından güvenlik önlemlerinin alınmadığını ifade eden Veli, şöyle devam etti: “Biz çocuklarımızı devlete teslim ettik. Oradaki personellerin görevlilerin kesinlikle ihmali vardır. Devletin bir kurumu olan Gençlik Ve Spor Bakanlığına bağlı bu gençlik merkezlerinin hepsi devlet personelleridir. Bunların önlem almaları gerekiyordu. Oğlumdan edindiğim bilgilere göre öğrencilerin üzerleri aranmamış, kampa girdiklerinde bıçakları üzerinde kalmış. Birinci ve ikinci kavgadan sonra bunların önleminin alınması lazımdı. Bir grubu derhal göndermeleri gerekiyordu. Tam anlamıyla müdahale etmemişler, onlar bu konuda suçludur. Görevlerini yerine getirmemiş, ihmal etmişlerdir. Onların hakkında soruşturma açılması gerekir. Nihayetinde gencecik bir can verildi. Bu öldürülen Cafer`in yerine benim oğlumda olabilirdi. Bir veli olarak şikâyetçiyim.”

Gençlik ve Spor Bakanlığı`nın öğrenciler için düzenlediği ‘Kış Kampları Projesi` kapsamında Diyarbakır ve farklı illerden Mersin`e götürülen öğrenciler içerisinde bir grup PKK`linin dindar öğrencilere barbarca saldırması sonrası Cafer (Hüseyin) Gizli isimli öğrenci katledilmişti. Olayın yaşandığı Gençlik Hizmetleri ve Spor il Müdürlüğü bağlı 23 Nisan Kamp Eğitim Merkezi, geçici olarak kapatılmıştı. Olay hakkında ise bir kişi tutuklanmıştı.

Tüm yaşananlardan sonra kamuoyunun zihninde bekleyen şu sorular cevap bekliyor:

-Söz konusu organizasyona alınan öğrenciler hangi kriterlere göre belirlendi?

-Cinayet olayından önce yaşanan kavgalardan sonra ne gibi tedbirler alındı?

-Cafer Gizli`nin katledilmeden önce yaşanan saldırıda neden kolluk kuvvetleri haberdar edilip gerekli tedbirler alınmadı?

-Cinayet öğle saatlerinde işlenmişken neden ailesine 6 saat sonra haber verildi?

-Cinayetin ardından neden yerel resmi makamlardan herhangi bir açıklama yapılmadı?

-Yaşanan cinayet olayıyla ilgili Gençlik ve Spor Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından herhangi bir soruşturma başlatıldı mı?

-Cinayet olayında kullanılan sopa ve kesici aletler nasıl ve nereden temin edildi? Ve suç aletleri adli emanete alındı mı?

-Cinayetle ilgili bir kişi tutuklanırken, saldırgan grubun diğer üyeleri hakkında ne gibi işlemler yapıldı?

-Olayın öncesi ve sonrası kamp boyunca yaşananların bilinmesine rağmen neden olay 2 kişi arasında yaşanan adli bir vaka olarak lanse edilmeye çalışıldı?

(M. Hüseyin Temel, Emrah Deniz – İLKHA)