Hüseyin Sağlam / Doğruhaber / Analiz
Güney Kürdistan`da ne zaman ki “Bağımsızlık” ya da bağımsızlık için bir ön adım olarak beliren “Referandum” tartışmaları gündeme gelse, hemen akabinde Siyonist terör şebekesine bir haller oluveriyor.
Siyonist katil şefler peş peşe “destek” görünümlü açıklama yarışına giriyorlar. “Bağımsız Kürdistan`ı kurma zamanı” gibi yaldızlı laflarla başlayan açıklamaları, tuhaf gerekçelerle devam ediyor. Medya kuruluşları ve propaganda merkezleri ise, “Bağımsız Kürdistan`a destek” sözlerini öne çıkarırken, Siyonist gerekçeleri perdeleme ya da küçücük teferruatlar şekline dönüştürme taktiğine yöneliyorlar.
Bildiğiniz gibi Güney Kürdistan`da yeniden bağımsızlık için ön adım sayılan referanduma hazırlık tartışmaları var. Bunun başını KDP çekiyor. Henüz ön adım niteliğindeki referandum tartışmaları bile bir sonuca bağlanamamışken rakip YNK kanadından, KDP ile 2005`te imzalanan “Stratejik anlaşmanın” tek taraflı olarak bitirildiği açıklaması geldi. Ki, YNK`nin bu tavrı görünürde “iç durum” kaynaklı gibi görünse de bu tavrın “Referanduma hazırlık” girişiminden bağımsız olduğunu kimse iddia edemez.
Tam da bu noktada Siyonist katillerden sözde Adalet Bakanı Ayaled Şaked`den gelen “En büyük devletsiz ulusun bağımsızlık zamanı geldi. Biz tüm gücümüzle bölgede kurulacak Kürt devletinin arkasındayız” sözleri, belki kimilerini israil`e müteşekkir durumuna düşürmüş olabilir. Ama devamında gelen ve “destek” için gerekçe olarak öne çıkan sözler, aslında hinliğin “bağımsızlığa destek” ile örtülmüş halinden başka bir şey değildir.
Şaked, İsrail ile Kürtler arasında kendince bir duygudaşlık noktası oluşturuyor ve “Kürtlere yapılan haksızlığın giderilmesi gerekir” diyerek, bağımsızlığı elinden alınmış bir millete görünürde destek gösterisinde bulunuyor.
Oysa ki aynı Şaket, daha önce Filistinlilere yönelik katliamları desteklemiş, topyekün katliam projesini savunmuş, katlettikleri Filistinli gençlerin yanında ailelerinin de katledilmesi gerektiğini savunmuş kadın psikopatın en tipik örneğidir.
Psikopat katilin durumu bu iken, “Kürdistan`a destek” diye servis edilen sözlerinde asıl önemli nokta ise verecekleri “desteğin” gerekçelerinde gizli.
Katil Şaked, “destek” gerekçelerini sıralarken ilk olarak “Bağımsız Kürdistan” için yer tayin ediyor ve ekliyor:
“Kürdistan, Türkiye ile İran arasındaki bölgede kurulmalı. İnanıyoruz ki bu gelişme İsrail`in çıkarınadır ve İsrail düşmanlarının zayıflamasına sebep olacaktır!”
İlginç değil mi?
Katil kadın, önce kendince Kürtlerin ezilmişlik duygularını okşuyor, devletsiz en büyük topluluk olduğunu belirtiyor, artık devletleşmelerinin gerektiğine vurgu yapıyor. Oysa gerekçe olarak Kürt devletinin israil`in çıkarına olacağını ve israil`in düşmanlarını zayıflatacağını belirtiyor.
Aslında katil ne demek istiyor, biliyor musunuz? Kürt devleti için koordinat veriyor ya, “Türkiye ile İran arasındaki bölge” diye. Kendince Türkiye ile İran arasında kurulacak Kürdistan devleti, her iki ülkeyle ciddi sorunlar yaşayacak, ayrıca Kürtler de bu iki devleti fazlasıyla meşgul edecek. Dolayısıyla İran, İsrail karşıtı Lübnanlı ve Filistinli grupları destekleyerek; Türkiye, Gazze`ye odaklanarak israil`i uğraştıracağına, İsrail Kürtlerle ikisini de uğraştırsın ki kendileri rahat bir nefes alsın. Yani diyor ki bölgede bizimle uğraşanlara karşı Kürtler “ileri karakol” görevi ifa etsin, bizimle uğraşacaklarına birbirleriyle uğraşsın, bize karşı savaşan grupları destekleyeceklerine biz onları birbirleriyle savaştıralım.
Hele “Radikal gruplara karşı Kürtlerle ortak çıkarlara sahibiz” sözü yok mu? İşte bu nokta bile Kürtlere biçtikleri aşağılayıcı rolü özetlemeye yeterdir sanırım.
Elbette meseleye başka açılardan da bakılması lazım.
Mesela İsrail gerçekten Kürtlerin iyiliğini istiyor mu? Ya da İsrail, Kürtlere “bağımsızlık” görünümlü “ileri karakol” rolü biçerken Kürtlerin yaşadığı Müslüman ülkelerin hiç mi suçu yok?
Kürdistan coğrafyasını bünyelerinde barındıran ülkeler, Kürtlere üvey evlat muamelesi yaparsa, zamanında varlıklarını bile inkar eden siyasal geleneklere sahipseler, Kürtleri sadece avutucu oyalamayı sürdürüyorsalar, yerine göre katliamlar reva görmüşlerse bu durum ister istemez Kürtleri dış manipülasyonlara açık hale getirir.
Aslında İsrail ve diğer şeytani aktörlerin yaptıkları da söz konusu manipülasyonlardan faydalanma yoluna gitmekten başka bir şey değildir. Şu anda şeytani odakların tümü Kürtleri birer “kullanımlık kart” olarak destekleme yoluna gidiyorlarsa, en başta bundan endişeye kapılan bölge ülkelerinin düşünmesi, yanlışlarından ders çıkarması gerekmektedir.
Diğer önemli bir husus da, israil`in destek açıklaması yapacağı herhangi bir duruma bölge ülkelerinin hiç tereddütsüz verecekleri sert refleksler olacaktır. İsrail, “Kürt devleti” istiyorsa, bölge ülkelerinin buna şiddetle karşı çıkacağını da hesaba katıyordur.
Bu durumda İsrail bu tür çıkışlarla bölge ülkelerinin şimşeklerini daha fazla Kürtlerin üzerine çekerek Kürtlere yeni trajediler mi yaşatmak istiyor;
Yoksa bu yöntemle bölge ülkelerinin aşırı refleks vermesini sağlayarak Kürtleri daha fazla israil`e yakınlaştırma amacını mı güdüyor?