Sokağa çıkma yasağının devam ettiği Diyarbakır`ın Sur ilçesinde yaşanan çatışmalardan dolayı evini terk etmek zorunda kalanlar, PKK`lilerin cenazelerini harabe evlere gömdüğünü, bazılarını da kuyuya attığını ileri sürdüler.

Sur ilçesindeki çatışmalardan dolayı evini terk eden A.D, tanık olduklarını anlattı.

PKK`lilerin Sur`da, sağlık sorunlarına çözüm üretmek için revir gibi yerlerinin olduğunu söyleyen A.D, bunun yanında yemekhane, yazıhane, toplanma ve nöbet yerlerinin de olduğunu dile getirdi.

Tıpkı askeriyedeki gibi nöbet sistemlerinin olduğuna dikkat çeken A.D, “Tanıdığımız insanların yüzleri kapalı, tanımadıklarımızın ise yüzleri açıktı. Elektrik olmadığından dolayı jeneratörden istifade ediyorlardı. Son günlerde benzinlerinin bitmesi nedeniyle jeneratör de kullanamıyorlardı.” dedi.

Arkadaşına, zorla bir PKK ölüsünün yıkatıldığını ifade eden A.D, şöyle konuştu: “Arkadaşım, dindar biriydi. PKK`liler bunu bildikleri için ölülerini yıkatmak için onu zorla götürdüler. O da mecburen gitmek zorunda kaldı. Arkadaşımın anlattığına göre, cenazenin yanına gittiklerinde çok kötü kokuyormuş. Yıkadığı cenaze 25 günlükmüş. Geldiğinde ona korkup korkmadığını sordum. Biraz tereddüt ettiğini ancak korkmadığını söyledi. Aradan kısa bir süre geçti bu arkadaşım da Sur`dan göç etti.

PKK`lilerin yaş guruplarının 20-25 yaş arası olduğunu söyleyen A.D, aralarında doktorların da bulunduğunu kaydetti.

“Yaralılara Liceli doktor müdahale ediyordu”

PKK`liler içinde gördüğü bir doktorun Liceli olduğunu ifade eden A.D, “Bu doktor 35-40 yaşlarındaydı. Komşum bu doktorun Liceli olduğunu söylemişti. Sakallı, orta boylu biriydi. Yaralı bir militan olsaydı Liceli doktor müdahale ederdi. Daha önceleri revirleri Mardin Kapı civarındaydı, daha sonra orayı polisler aldı. Aynı şahıslar şimdi ise bir evi revir olarak kullanıyorlar.” diye konuştu.

“Ölülerini harabe evlere gömüyor ya da kuyulara atıyorlardı”

A.D, tanık olduklarını anlatmaya şöyle devam etti: “Bir gün pencereden dışarı baktığımda 6 kişi bir cenazeyi çarşafın içine koyup taşıyordu. Sonra PKK`lilerin harabe bir evin duvarını yıktıklarını gördüm. Evin her tarafı zaten yıkıktı. Duvarı yıktıklarına bir anlam verememiştim. Meğerse ölü arkadaşları gömmüşler. Zaten genelde ölülerini harabe evlere gömüyor ya da kuyulara atıyordu.”

“İki sefer ilçeyi terk etmek istedik ama ‘Yasak var` denerek engel oldular”

Elektrik ve su olmadığından dolayı ilçeden çıkmak istediklerini belirten A.D. daha sonra, “Sur`dan ilk çıktığımız gün Hacı Hamit Camii civarında çıkmamıza PKK`liler engel oldular. İki sefer çıkmaya çalıştık ama ‘Yasak var` denerek engel oldular. PKK`nin bize zorluk çıkaracaklarını anladık. Birkaç defa bize ekmek getirdiler. ‘Biz yardımseveriz` algısı oluşturmak için. Getirdikleri ekmeği aldım. Tek başına yaşayan bir komşum vardı O`na verdim. Elhamdulillah, onların bir lokma ekmeğini bile yemedik. Bizim unumuz ve gıda malzemelerimiz vardı, onlarla idare ediyorduk.” ifadelerine yer verdi.

“Sizi bırakmayacağız, evinize dönün!”

A.D, ilçeyi terk ediş sürecini ise şöyle anlattı:  “Bir gün çocuklara birkaç parça eşya hazırlayıp, gideceğimizi söyledim. Dışarıya çıkıp komşumuzun evine gittik. Onlar da hazırlıklarını yaptılar ve 3 aile birlikte Sur`dan çıktık. Bir komşumuzla beraber Mardin Kapı tarafından çıktık. Onun yanında silahlı bir PKK`li de bizimle beraberdi. Silahlı kişi, ‘Burada bekleyin. Bizim bir büyüğümüz var. Size izin verecek mi vermeyecek mi?` dedi. Oradaki evlerin kapıları açıktı zaten, içerideki eşyalar da darmadağındı. Bizi bir eve koymak istediler. Ben de ‘Sakın sakın içeriye girmeyin. Bu tehlikelidir. İçeride belki mayın var ve bizi belki öldürmek istiyorlar ya da kapıyı üzerimize kapatacaklar` dedim ve içeriye girmedik. Epey gezdikten sonra en son PKK`linin yanına gittik. Bize, ‘Bizim sorumlularımız var, başıboş değiliz biz. Sizi bırakmayacağız, evinize dönün` dedi. Bunun üzerine biz de eve gitmek için biraz yürüdük. Arkamıza baktığımızda kimse yoktu. Biraz yürüdükten sonra sokaklara baktım ama yine kimseyi görmedim. Daha sonra polislerin sesini duyduk ve oradan çıktık. Kimliklerimizi alıp kontrol ettiler. Bizimle beraber gelen komşumu bırakmadılar. Polislere,  ‘Neden bırakmadıklarını` sorunca, ‘Onun çok sorunu var` dediler. Yolumuza devam etmemizi istediler. Melik Ahmet Caddesi civarında çocuklarımızın bizi beklediğini gördüm ve giderek ilçeyi terk ettik.” (M. Hüseyin Temel, Emrah Deniz- İLKHA)