Doğruhaber- Muhsin Şenol

 Akıllara ise Anadolu coğrafyasından birçok insanın bile gitmediği Uşak ve Afyon gibi illerde Koreli Misyonerlerin ne işi var sorusunu getirdi.

Gazetemize konuşan Said Önder Albayrak; markete gitmek için evden çıktım. Caddenin karşısında 4 Asyalının büyük dağ çantalarıyla yürüdüğünü gördüm, bizim esnafımız insanımız garipsemiş olacak ki onların yüzlerine karşı gülüyor, yanlarından geçiyordu.

Daha önce turist olduğum ve başka ülkelere gittiğim için Yardımcı olmak istedim. Kendileriyle tanıştık ve çay içmeye davet ettim kabul ettiler. Çaylar içilip samimiyet kurulduktan sonra Güney Koreli olduklarını öğrendim.

4 arkadaşın, internet aracılığıyla tanıştığı yani Kore`de birbirlerini tanımadıklarını öğrendim. İnternet üzerinden tanışmalarından şüphelendiğini belirten Albayrak şöyle devam etti;Uşak`tan önce İzmir`de olduklarını ve yaklaşık 20 kişilik bir kafilenin Afyon, Uşak arasında dağıldığını söylediler. Ardından ceplerinden çıkardıkları kâğıtlarla Türkçe sorular sormaya başladılar.

Ama bu sorular, öyle her turistin sorduğu cinsten değildi, aile yapımız, nasıl evlendiğimiz, ne zaman evlendiğimiz gibi kritik diyebileceğimiz soruları sordular ki; ardından “Hiç İncil okudunuz mu?” gibi bir soru geldi bundan sonra kendilerini daha dikkatli dinlemeye, sorularına kırmadan cevap vermeye çalıştım.Getirdikleri çantadan bana hediye vermek istediler. Çantanın içinde sarı, yeşil, kırmızı, siyah ve beyaz renkte bileklikler ile doluydu.

Her renk bilekliğin içinde de farklı bir yazı vardı. Bilekliklerin anlamları şöyleydi:Sarı: Tanrı bizi seviyor, dünyayı ve insanları yarattı. Siyah: İnsan Âdem`den beri günah işlemekte, Kırmızı: Tanrı bizi çok sevdiği için oğlu İsa`yı feda etti, Beyaz: İsa`nın kanı bizim günahlarımızı temizledi, Yeşil: İşte bunun sonunda bize cenneti vaat etti.Kendilerine yemek ısmarladığını ve yemekten sonra yemek duası etmeye davet ettiğini ve grup tarafından reddedildiğini belirten Said Önder konuşmasına şöyle devam etti; Arkadaşlar şimdi size bir şey soracağım ama dürüst olmanızı istiyorum dedim.

Ben sizin hangi ırktan hangi dinden olduğunuzu önemsemeden size çay içtik ikram ettim.Sizinle beraber yemek yedim, sohbet ettim. Bizler Müslümanız ve dinimize olan inancımızda bir şüphemiz yok çok şükür. Bensizin Hristiyan olduğunuzu bildiğimiz halde bu konuları hiç açmadım.

Ancak siz, geldiğinizden beri çeşitli vesilelerle sürekli konuyu dine getiriyorsunuz ve propaganda yapıyorsunuz, bize doğruyu söyleyin, buraya bir misyon için mi geldiniz? Diye sorduğunda grubun şaşırdığını ve aralarında kendi dilleriyle telaşlı bir şekilde konuştuklarını söyleyen Albayrak aralarında geçen konuşmaları anlatmaya şu sözlerle devam etti; aralarında konuştuktan sonra biri benim soruma korkmuş bir şekilde yutkunarak hayır biz sadece turistiz dedi.

Ancak ben 3 yıldan beridir burada okuyorum ve neredeyse hiç turist görmedim diyebilirim. Aklıma birçok soru daha gelmişti ve ardı ardına şu soruları sordum: İnternetten tanıştıysanız bu hediyeleri nasıl birlikte hazırlayabildiniz? Hepinizde aynı sorular var ve bu hediye için özellikle Korecetelaffuzu bulmuşsunuz baya özenle hazırlanmış bu kâğıtları nasıl buldunuz?Hepinizde aynı kâğıtların olması anormal değil mi? Üstelik bu şekilde bir ilahinin, İncil mesajlarının TürkçetelaffuzlarınıKorece bulabileceğiniz bir internet sitesi olabileceğini düşünmüyorum.

Bu ve benzeri sorular sorduğunu belirten Albayrak grubun kendi aralarında yaptıkları konuşmadan sonra kalmak istediklerini, kalkerken de bana ağzına kadar dolu bir çantadan Türkçe İncil verdiler ve gittiler. İfadelerini kullandı.

Birçok şüpheyi beraberinde getiren olayın ardından akıllara şu sorular takılıyor, Yüzlerce yıldır İslam ile yoğrulan Anadolu topraklarında misyonerler nasıl bu kadar rahat dolaşabiliyor? Her gün yüzlerce Müslümanı katleden dinin mensupları nasıl olurda kendilerini şirin gösterip bu topraklarda insanları kandırmaya cesaret edebiliyor?