DOĞRUHABER
Osman Güneş, Ğerzi aşiretinden idi. Yardımsever bir insan olduğu için hep çevresinin işleri için koşuştururdu. Bir de elinden hemen her iş gelirdi. İnşaat yapıldığında duvar ustası, kapı-pencere yapıldığında marangoz olurdu. Kısacası hangi iş için çağrılırsa koşar giderdi. Aynı şekilde İslâmî faaliyetleri için de aynı şekilde koşuştururdu. Bir sohbete gidilecekse haydi gidelim derdi. Yani hem dünya işlerinde başarılıydı hem de ahiret işlerinde. 90`lı yılların olayları çıktığında Silvan`daki gençlerin bir kısmı muhacir oldu. Bazı gençlerin babaları, akrabaları korkup onlara baskı yapmak suretiyle evden çıkmalarına izin vermediler. Diğer bir kısmının ise eve gelmelerine izin vermediler.
“Eğer sen arkadaşlarınla olsan, cemilere gidip ders versen yahut okullarda Sofiklerle dolaşsan eve gelme” derlerdi. Bu arkadaşlar için çok zor bir hayat başladı. Xalê Osman`ın durumu biraz daha değişikti. Çünkü kendisi genç değildi. 55 yaşlarındaydı. Evli barklı ve çok çocukluydu. Yatılı Bölge Okulu`ndan emekli olmuştu. Ama o da muhacir sayılırdı. Çünkü evi kendisine fikren düşman olanların mahallesindeydi. Mahalle baskısı dedikleri şey tam da burada gerçekleşiyordu. Akrabaları dahi kendisine destek olmuyordu. Çocukları daha küçüktü. Hanımını ve çocuklarını orada bırakarak muhacir oldu. Muhacirliği de çok güzeldi. Herkes Xalê Osman`ın kendisinin evinde kalmasını isterdi.
Şehid Osman, bazen gizliden eve gidip kalırdı. Ailesini ziyaret eder, çocuklarıyla hasret giderirdi. Hatta onları oradan alıp başka bir yere göçmeyi düşünüyordu. Fakat buna imkân tanımadılar. Bir gün yine böyle evini ziyarete gitmişti. Evden çıktığında yakın bir sokakta arkadan kurşunlayarak onu şehid ettiler. Allah şehadetini kabul eylesin!