Yeni anayasa çalışmaları hakkında değerlendirmelerde bulunan Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, hâlihazırdaki anayasanın temelindeki özgürlük karşıtı ve devletçi ruh hâlinin bütün varlığıyla ayakta olduğunu, dolayısıyla anayasanın özellikle ilk 3 maddesinin değiştirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Yeni anayasa çalışmalarına 2007 yılında başlanıldığını hatırlatan Doç. Dr. Vahap Coşkun, siyasi partilerin 2007, 2011 ve 2015 yıllarında anayasanın değiştirileceği konusunda halka taahhütte bulunduklarını söyledi.
Yeni anayasa çalışmalarında 2011 yılından sonra önemli bir imkânın yakalanarak bütün partilerin temsil edildiği bir uzlaşma komisyonu oluşturulduğunu dile getiren Coşkun, “Ancak çalışmalardan herhangi bir sonuç çıkmadı. Sadece 60 madde üzerinde uzlaştılar ki, bu maddelerde daha ziyade temel hak ve özgürlüklere ilişkin maddelerdi. Yani ulaşmanın en kolay olacağı maddelerdi ama diğer maddelerde uzlaşmadılar. Yeni anayasada çok önemli problemler var. Asıl önemli olan bu problemler konusunda taraflar arasında bir mutabakat olup olmayacağı. Örneğin vatandaşlık tanımı, yerel yönetimlerin tanzimi ve hükümet sistemi partiler arasında ciddi görüş farklılıkları var. Bu süreçte tarafların tekrar bir müzakere komisyonu oluşturması önemli ama sonuç alınması konusunda hâlen çok ciddi engeller var.” dedi.
1982 anayasasının yürürlüğe girdiğinden itibaren sürekli tartışmaların odağında yer aldığını söyleyen Coşkun, geçen süre içerisinde anayasanın birçok maddesinde değişiklerin yapıldığını ifade etti.
“Anayasanın temelindeki özgürlük karşıtı ve devletçi ruh hâlen bütün varlığıyla ayakta”
Halihazırdaki anayasanın başlangıç kısmının, tamamıyla devleti kutsayan belirli ideolojik paradigma içerisinden toplumu tanzim etmeyi amaçlayan bir metin olduğunu söyleyen Coşkun, “Bugüne kadar anayasanın 20 maddesinin üzerinde değişiklik yapıldı ama anayasanın temelindeki o özgürlük karşıtı ve devletçi ruh hâlen bütün varlığıyla ayakta. Gerek anayasanın başlangıç maddelerine bakarsanız özellikle 2`inci maddesindeki ideolojik tarafgirliğine bakarsanız bu anayasanın mutlaka değiştirilmesi gerekiyor. 82 Anayasası bir darbe anayasası ve dolayısıyla Türkiye`nin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak. Anayasanın elbette değiştirilmesi gereken çok şeyleri var her şeyden önce dibacesi, yani başlangıç kısmı. Çünkü bu başlangıç kısmı tamamıyla devleti kutsayan belirli ideolojik paradigma içerisinden toplumu tanzim etmeyi amaçlayan bir metin. Bu metin ile çoğulcu çağdaş demokratik bir toplumu yaratma imkânı söz konusu olamaz. Diğer taraftan değiştirilemez söylenen ilk 3 maddede sıkıntı var. Mesela 2. Maddedeki ‘Atatürk milliyetçiliğine bağlılık` ifadesi toplumdaki çoğulculuğu kısıtlayan bir madde. Çünkü toplumdaki herkes milliyetçi değil, milliyetçi olanların önemli bir kısmı Atatürk milliyetçisi değil. Kaldı ki Atatürk milliyetçiliği üzerinde de çok ciddi tartışmalar var. İnsanları buna zorlamak kabul edilebilir bir durum değil. Öte taraftan bilhassa Kürt meselesiyle ilgili olarak anayasada değiştirilmesi gereken hususlar var. Anayasal vatandaşlığın nasıl tarif edileceği ve anadilde eğitim hususunda çok ciddi tartışmalar içeriyor.” ifadelerini kullandı.
Yeni anayasada bütün hususların yer almasına gerek olmadığı belirten Coşkun, anayasanın özgürlükleri tanıması ve bu özgürlükler üzerinden toplumun gerek duyduğu kanunlar üzerinden inşa edilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
“İfade hürriyetleri, kültürel haklar ve benzeri konular çok özgürlükçü bir perspektifle ele alınmalı”
Coşkun, “Anayasanın özgürlükleri tanıması ve toplumun gerek duyduğu kanunların bu özgürlükler üzerinden inşa edilmesi gerekiyor. Bizim din ve inanç hürriyeti konusunda 24`üncü maddede belki daha özgürlükçü bir perspektifle kaleme alınabilir. Ama şunu da hiçbir zaman unutmayalım yasakların çok büyük kısmı aslında fiili olarak uygulanan yasaklardı. Mesela bir başörtüsü yasağının bırakın anayasal bir dayanağını yasal bir dayanağı da yoktu. Tamamıyla fiili olarak gerçekleştirilen bir yasaktı. Dolayısıyla burada çok özgürlükçü bir paradigmayla kaleme alınması ve ifade hürriyetlerinin kültürel hakların ve benzeri konuların çok özgürlükçü bir perspektifle ele alınması gerekir. Yoksa bütün tartışma konularını tek tek anayasaya yazmak bizi daha sıkıntılı pozisyona sokabilir.” diye belirtti.
Türkiye`nin anayasayı değiştirme konusunda ciddi bir iradeyi ortaya koyması gerektiğini dile getiren Coşkun sözlerine şöyle devam etti: “Anayasaya ilişkin tartışmalar; hani dostlar alışverişte görsün, çalıştık olmadı, kabilinden tartışmalar olmamalı. Biz eğer anayasa konusunda konuşacaksak çok daha temel konuları konuşmak zorundayız. Partiler bu anlamda eğer ortak mutabakat noktasında buluşabilirlerse yeni anayasa yapılması söz konusu olabilir. Henüz yolun çok başındayız ve ilk işaretler bu mutabakatın oluşturulacağı konusunda hiçte iyi sinyaller vermiyor.”
2007 yılında başlatılan yeni anayasa çalışmalarına 2011 yılında bütün partilerin temsil edildiği bir uzlaşma komisyonu ile devam edildi. Uzlaşma komisyonunda sadece 60 maddede uzlaşı sağlandı. Ara verilen yeni anayasa çalışmalarına geçtiğimiz günlerde başlanılmış, hükümet meclisteki diğer siyasi partileri ziyaret etmiş, yaşanan polemik sebebiyle HDP`yle görüşme ise olmamıştı. (M. Hüseyin Temel, Emrah Deniz – İLKHA)