Ankara'da düzenlenen 8. Büyükelçiler Konferansı'nda 150'ye takın Türkiye büyükelçisine hitap eden Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, göç sorunu üzerine konuştu.

Türkiye'nin üzerine, somut teklifler oluşturmak için büyük sorumluluk düştüğünü söyleyen Kurtulmuş, sadece Türkiye'nin katkısının ise yeterli olmayacağını söyledi:

"Vekalet savaşları bakımından neyi kastettiğimi görüyoruz zaten. Suriye'de iç çatışma olarak başlayan savaş bölgesel ve küresel güç peşindeki ülkelerin desteklediği silahlı örgütlerin güçlenmesiyle vekalet savaşına döndü, üçüncü safhasına neredeyse gelmiş bulunuyor. Üçüncü safha, vekalet savaşı arkasındaki güçlerin doğrudan doğruya dahil olduğu daha büyük ve yeni çatışmalar zincirinin başlamasıdır".

"Çok net söylüyorum vekalet savaşları ve göç sadece Türkiye'nin katkısıyla önlenebilecek boyutlarda değildir. İnsanlık ortak bir çözüm bulamazsa göç sorunu önümüzdeki dönem için üçüncü dünya savaşından daha tehlikeli bir durumdur."

'Vekalet savaşları hızlandı'

Dünyadaki en büyük krizlerden olan göçün dünyadaki adaletsizlik ve vekalet savaşları sebebiyle ortaya çıktığını söyledi. Vekalet savaşlarının teröre de yol açtığını belirtti:

"Ülkeler küresel bölgesel güçleri pekiştirmek için vekalet savaşlarını hızlandırmış bulunuyor. Bu vekalet savaşları terör örgütlerinin gücünü artırıyor. Terörle göç konusunda, bu sorunun çözülebilmesi için kimin sepetinde hangi pamuk varsa bunu ortaya koyması lazım."

Kurtulmuş, Suriye ile süren görüşmeler için de; ülkelerin barış masasında güç elde etmeye çalışırken barışın sağlanamayacağını söyledi. "Beş ülkenin her şeyi veto hakkı varken 195 ülke hakkını nasıl savunacak?" dedi.

'Adaletsizlik sürdükçe göç bitmeyecek'

Kurtulmuş, göçmenlerin 'zengin olan Batı ülkelerine' ekmek ve temiz su bulmak için umutla yola çıktığını söyledi. Büyükelçileri, dünyaya göçün bu adaletsizlikle ilgili olduğunu tüm dünyaya anlatmaya çağırdı:

"İki başlıkta göçün ortaya çıkardığı nedenleri görebiliriz. Umut göçleri, Aylan bebeğin fotosunu gördük, bu yaz dünya kamuoyuna yansımamış olsaydı bu hassasiyet ortaya çıkmayacaktı. Aylan bebeğin babası biliyordu ailesiyle botlara binerken; ya çıkacaklar ya çıkamayacaklar. Ama içecek yarım bardak temiz suları, bir lokma ekmekleri olmadığı için o uyduruk botlara binerek, o can simidi olmayan can simitlerini giyerek yola çıktılar. İnsanlar bu kadar küresel adaletsizliğin olduğu ortamda yarım bardak temiz su için zengin batı ülkelerine göç etmek durumundadır."

"Şu anda dünyadaki en zengin yüzde 0.83, dünya servetinin yüzde 44'üne sahip. Bu adaletsizlik sürdükçe göç dalgaları bitmeyecektir. Size burada önemli görevler düşüyor. Bütün dünyaya bunun adaletle ilgili boyutunu sermek zorundayız."

Kurtulmuş, adaletsizliğe ek olarak çatışmaların da göçlere yol açtığını söyleyerek Afganistan'daki Rus ve Amerikan işgallerini hatırlattı:

"İkinci neden savaşlar, işgaller, çatışmalar ve iç kavgalar sonucu ortaya çıkıyor. İnsanlarının büyük bir kısmının göç ettiği Afganistan; 1978'den beri işgal altında yaşayan bir milletin nasıl fakru zaruret içinde yaşadıklarını biliyorum. Afganistan 1978'den beri önce Rusya ve ardından Amerika tarafından işgali olmasaydı belki Afgan milleti çok daha müreffeh biçimde yaşayacaktı, bu kadar göç dalgası olmayacaktı. Suriye'de bu kadar büyük vekalet savaşı olmasaydı bu kadar Suriyeli batıya geçmek için fırsat kollamayacaktı."

Kaynak: Al Jazeera