İnsan, duygulardan müteşekkil olduğu için; duygularının eğitilmesine muhtaçtır. Eğitim ve eğitilme sonucunda insan beşerden, üstün insan olma özelliklerine sahip olabilmektedir. İşte samimiyet duygusunun da eğitilmeye ihtiyacı vardır. Bu duygu eğitilmediği tâktirde; yararlı hale getirilmesi ve buna gerçek manada bir işlerlik kazandırılması da mümkün değildir.

Hareket mensubu fertlerde samimiyet duygusu oldukça yüksek düzeyde bulunmasına rağmen, bu duygudan fertler yeterince istifade edememektedir. Harekete yararlı olabilmek, harekete ait görev ve sorumlulukları tam hakkıyla yüklenebilmek ve yerine getirebilmek, mensubiyetini ve kişiliğini tamamlayabilmek için samimiyet gerekiyor. Fakat sadece bu yeterli gelmiyor. Samimiyet konusunda herhangi bir sorun veya endişe söz konusu değildir, fakat tam bir hareket insanı ve dava adamı olmaya da yetmemektedir.

Fertler, mensubiyetlerinde ve kişiliklerinde çeşitli sorunlar yaşıyorlarsa, bazı endişeleri ve beklentileri bulunuyorsa, hareketle tam bir uygunluk, uyum ve mutabakat sağlamada güçlük çekiyorlarsa, iş ve görevlerine kendilerini veremiyorlarsa, sorumluluklarının bilincinde değillerse, arzularının kapsama alanında iseler hareket mensubiyetlerini ve samimiyet duygularını bir daha gözden geçirmeleri gerekmektedir. Bütün bu olumsuz ve zararlı gibi gözüken sonuçların temel nedeni ve kaynağı samimiyet duygusunun eğitilmemiş olmasıdır. Eğitilmemiş bir duyguyu bilgi ve deneyim olarak kullanmak, bundan yararlı sonuçlar ortaya çıkarmak, kazanımlar elde etmek ve amaçları gerçekleştirebilmek mümkün olmamaktadır. Onun için samimiyet duygusunun eğitimi, hareket mensubiyeti açısından bir esas ve bir gerekliliktir.
Samimiyet duygusu, bir bilinç ve bilinçlenme ile birlikte işe yarar, istenilen düzeyde bir bilgi ve deneyim olarak kullanılabilir. Bilinç ve bilinçlenme olmadan, gerçekleştirilmeden samimiyet duygusu hep eksik ve yarım kalacaktır, eksik ve yarım duygunun da sahibine bir faydası olmayacaktır. Samimiyet duygusuna anlam kazandıracak olan, samimiyete ait bilinç düzeyidir. Samimiyetimiz kadar, bu samimiyetimize ait bilinç düzeyimizi de tamamlamamız ve gerçekleştirmemiz gerekmektedir. Ancak bu şekilde hareket mensubiyetimiz ile samimiyet duygumuz hakikat kazanmış olacaktır.

Fertlerdeki samimiyet duygusunun eğitimi ancak tam bir bilinç sahibi olunca sağlanabilecektir. Eğitim için bilgi, öğreti, tecrübe ve uzmanlık gereklidir, bunlar olmadan eğitimin gerçekleştirilebilmesi olanaksızdır. Samimiyet duygumuzu İslâmi esaslar, ilkeler, prensipler ve öğretiler ile harekete ait ilke, prensip, kural ve öğretileri ile uyumlu, uygun ve mutabık hale getirmemiz lazımdır. Bunu sağlayabilecek olan ancak bunlarla alâkalı bilinç düzeyimizdir. Bilinç düzeyimiz ne kadar derin ve yüksek olursa duygularımızın eğitimi de öyle kolay ve mümkün olacaktır. Samimiyet duygusunun eğitimi bilinçten kopuk veya ayrı düşünülemez, buna son derece dikkat etmek gerekiyor. Yoksa sadece samimiyetimiz eğitilmemiş olduğundan kendi benliğimizde, kişiliğimizde zaman içinde çeşitli sorunlar yaşamamıza neden olacaktır. Böyle bir durum ve sonuçla kendimize tam bir faydadan ziyade zararımızın olabileceği gibi mensubu olduğumuz harekete ve camiaya da zararları dokunacaktır.

Medrese-i Yusufiye`ye yeni gelmiş fertlerin bireysel itirafları bu gerçeğin varlığını kanıtlamaktadır. Fertlerde samimiyet duygusu yüksek düzeyde olmasına rağmen kişiliklerinde ve ferdiyetliklerinde çeşitli problem ve sorunların bulunmakta olduğu görülmektedir. Bilinçlenme gibi bir alt yapılarının olmadığı veya yeterli düzeyde görülmediği, dünyevileşme gibi bir kuşatma altında bulundukları, nefsi arzuların kapsamında oldukları, sabırsızlık, acelecilik, kendini vermeme, ahlâk, ihlas, itaat gibi özelliklerinde sorunlar yaşadıklarını bizzat kendileri itiraf etmektedirler. Buraya, yani Medrese-i Yusufiye`ye gelince kendi gerçekliklerini ve durumlarını müşahede ettiklerini, daha sağlıklı ve doğru şekilde tefekkür edebildiklerini, hata, kusur, gevşeme, çöküş, atalet veya ihmal ettikleri görev, sorumluluk, alan, konu ve durumlarını şimdi daha iyi görüp anladıklarını belirtmektedirler.

Dışarıda iken gündelik yaşantının koşuşturması içinde sağlıklı düşünebilecek, tefekkür edebilecek; yapıp ettiklerini, kendisinin amaçları ve sorumlulukları doğrultusunda anlamlandırabilmek için zaman ve fırsat bulamadıklarından, samimiyet duygularını eğitmek gibi bir sorumluluklarının olduğunu bilmediklerinden dolayı nefsin ve dünyevi arzuların tesirinden kendilerini kurtaramamışlardır. Zindanda bütün bunları görebilme, hissedebilme, müşahede ve tefekkür edebilme fırsatı ve imkânı bulmuş olmalarından başta samimiyet duygularını eğitebilmek için bilinçlenmeye, durumlarını, kusurlarını, zaaflarını tedavi ve arzularını da tamir etmeye çalışmaktadırlar.

Zindan yani medrese-i Yusufiye bir mektep ve bir eğitim yeridir. Kişinin kendisiyle yüzleşmesi, kendi gerçekliğinin farkına varması, durumunu gözden geçirmesi, düşünmesi, tefekkür etmesi, hatalarını, zaaflarını, hastalıklarını, görev ve sorumluluklarını daha iyi anlaması sağlanmaktadır. Mevcut durumunu/halini olması gereken duruma/hale getirebilmesi için neler gerekli ise o yönde bir çaba, bir çalışma ve mücadele içine girebilmektedir. Kendine ait bilinçlenme ve bilinç düzeyi yükseldikçe, kendi kişiliğini, İslâmi şahsiyetini ve hareket mensubiyetini yeni baştan inşa etme gibi bir kazanımın da sahibi olabilmektedir.

Medrese-i Yusufiye; fertlerin tüm hastalıklarını tedavi edici, hatalarını tamir ve kişilik ve nefislerini arındırarak gerçek bir İslami şahsiyet, karakter ve ahlâk ile hareket ferdiyetliği kazandırdığı için, her ferdin kısa bir süreliğine en az bir iki yıl Medrese-i Yusufiye`ye gelmesinde kendisi, hareketi ve davası için büyük yararları ve kazanımları olacaktır. Bu düşüncem belki bazılarının hoşuna gitmeyebilir fakat bu düşünce, temenni ve söylemi birçok fert ve ilgili kişilerden duymuşuzdur.

Eğitim olmadan gelişim ve ilerlemenin olabilmesi mümkün değildir, olsa bile kendi içinde sorunları olacaktır, bunlar da gelişim ve ilerlemeye mani olacaktır. Tam bir kul, tam bir hareket mensubiyeti için samimiyet duygusunun eğitimi şart, eğitimin yapılabilmesi ve gerçekleştirilebilmesi için de bilinç ve bilinçlenme şarttır.

Enver KAPLAN

Osmaniye T Tipi Kapalı Cesaevi