Sokağa çıkma yasağının devam ettiği Şırnak`ın Cizre ilçesinde yaşanan çatışmalardan ve ilçedeki PKK baskısından dolayı bölgeyi terk ederek ailesi ile birlikte Gaziantep`teki akrabalarının yanına yerleşen Cizreli aileler, PKK`nin mahalleler arasına açtığı çukurları dayatma ve silahla halkı korkutarak evlerin önüne koyduğu bomba ile zorla kabul ettirmeye çalıştığını belirttiler.
Bölgenin birçok ilçesinde olduğu gibi Şırnak`ın Cizre ilçesinde de devam eden sokağa çıkma yasağı ile birlikte şiddetli çatışmaların yoğunlaşmasından dolayı Gaziantep`teki akrabalarının yanına yerleşen Cizreli aileler, “Bölgede olan bütün huzursuzluklar hep biz Kürtlere mal oldu.”diyerek ümmetin yetimi olan Kürtlerin yetimliğine dikkat çektiler.
Bölgede yaşananları ve yaşadıkları dramı İLKHA`ya anlatan Cizreli B.S., halkın şiddetten yana değil, huzurdan yana olduğunu vurguladı.
Cizre`den göç ederek ailesi ile birlikte Gaziantep`teki akrabalarının yanına yerleşen B.S., PKK`nin mahalleler arasına açtığı çukurları dayatma, silah ve halkı korkutarak evlerin önüne koyduğu bomba ile zorla kabul ettirmeye çalıştığını ve zorla kabul ettirilmeye çalışılan çukur siyasetini bölge halkının kesinlikle kabul etmediğini söyledi.
Cizre`de yaşanan sıkıntılardan ve göçlerden sonra Suriye`deki iç savaştan dolayı göç etmek zorunda kalıp Türkiye`ye sığınan Suriyelileri daha iyi anladıklarını belirten B.S., “Cizre`den kaçmak zorunda kaldık. Onların durumlarını bir nebze de olsa, tam olarak onlar gibi yaşamazsak da fakat bu göçten sonra onları daha iyi anlamış olduk.” dedi.
“Göç etmek zorunda kalanlar hem devletten hem de PKK`dan şikâyetçidir”
Son olarak Cizre`deki öğretmenlerin tahliye edilmesinin ardından ilan edilen sokağa çıkma yasağının ardından çatışmaların daha da yoğunlaştığını ifade eden B.S, “Son olarak öğretmenlere evlerinize gidin çağrısı yapıldı. 1-2 gün sonra da sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bu sokağa çıkma yasağının ardından yoğun çatışmalar oldu. Çatışmalar neticesinde çoğu mahallede ne elektrik, ne su ve ne de ulaşım vardı. Göç etmek zorunda kalanlar hem devletten, hem de PKK`dan şikâyetçidir.” ifadelerini kullandı.
Aylardır süren çatışmalardan dolayı Cizre`de ciddi anlamda sağlık sorunlarının arttığı ve her geçen gün çatışmaların yoğunlaşmasından dolayı bölge halkının çareyi göç etmekte bulduğunu belirten B.S, “Her iki taraftan dolayı bir muzdarip söz konusu olduğundan dolayı herkes göç etmek zorunda kalıyor. Çatışmaların yanı sıra, hastalıktan dolayı da göç etmek zorunda kalanlar oluyor. Cizre`de sıkıntılar epey var. Nereden başlayacağımı bilemiyorum.” diyerek bölge halkının içinde olduğu durumu gözler önüne seriyor.
“Su elektrik ve en önemlisi de sağlık sıkıntısı yaşıyoruz”
Halk olarak büyük sıkıntılar yaşadıklarını belirten B.S, iki ateş arasında kalan bölge halkının büyük bir mağduriyet yaşadığını, çatışmalar sebebiyle onlarca ailenin evlerini terk etmek zorunda kaldığını belirtti.
Şehre yakın olan yerlerde, şehrin dış kısmına göre iç kısımlarda çatışmaların daha az yaşandığını ancak bu mahallelerde de kimsenin dışarıya çıkamadığını anlatan B.S, “Sıkıntılar gerçekten ciddi anlamda çok yoğun yaşanıyor. Aylardır her türlü sıkıntıyı yaşıyoruz. Su, elektrik ve en önemlisi de sağlık sıkıntısı yaşıyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Bu çukurlar kesinlikle kimsenin kabul etmediği bir yöntemdir”
Şehir içinde açılan çukurların bölge halkının kabul etmediği bir durum olduğunu söyleyen B.S, “PKK, bu çukurları dayatmayla, zorla, silahla, halkı korkutarak ve evlerin önüne bomba koyarak bu şekilde baskı ile kazdıkları çukurlarlarla kendilerini ve yaptıklarını zorla kabul ettirmeye çalışıyor. Bu çukurlar kesinlikle kimsenin kabul etmediği bir yöntemdir. Yapılacak bir şey var mı, yok mu? Bilemiyorum. Fakat biz bu çatışmalardan dolayı ciddi anlamda sıkıntılar yaşıyoruz. Bu meseleyi kendi aralarında konuşarak çözseler, en azından millet yanmaktan ve öldürülmekten kurutulur. Hiç olmazsa bu baskılar son bulmuş olur.” şeklinde konuştu.
“Çözüm süreci denilen bu baş belası süreçten biz bir şey anlamadık”
Bölge halkı olarak Devlet ve PKK`den sıkıntı çekmekten başka bir şey görmediklerini belirten B.S, “Çözüm süreci denilen bu baş belası süreçten biz bir şey anlamadık. Bu süreçte kendi aralarında anlaşıp bu milletin kanını dökmek için mi anlaşma yapmışlar çözüm için mi anlaşmışlar? Ne üzere anlaştılar biz bilemiyoruz. Bu süreci anlamaktan zorluk çekiyoruz. Biz bölge halkı olarak sadece iki taraftan sıkıntı çekmekten başka bir şey görmedik.” diyerek iki ateş arasında kaldıklarını söyledi.
“Devlet bu bombaların şehre gelmesini engelleyebilirdi”
PKK`nin oluşumundan, mahallelerde özerklik ilan etmelerinden ve özyönetim açıklamalarından devletin haberdar olduğunu buna rağmen çözüm süreci hatırına sesini çıkarmadığını belirten B.S, şöyle devam etti:
“Çözüm sürecinde iki sene boyunca bir sıkıntı yoktu. Ama sonrasında öyle bir hâl aldı ki bu iki sene içerisinde özellikle Cizre`nin Nur ve Cudi mahallesinde YDG-H örgütleri bu mahallelerde özerklik ilan etmeye başladılar. Bunların oluşumundan ve özerklik açıklamalarından devlet haberdardı. Bunlara o dönemde devlet müdahale edebilirdi. Çukurlar kazılmadan önce bunların önüne geçebilirdi. Kazılan çukurlar yeni kazılan çukurlar değil. Devlet bu bombaların şehre gelmesini engelleyebilirlerdi. Ama bunların hiç biri engellenmediği için artık kafamızda sor işaretleri oluşmaya başladı. Acaba iki taraf bir midir? İkisi bir olup bu milletin kanını dökmeye anlaşmışlar gibi bir hava görünüyor. Ne kadar samimi oldukları bu dökülen kanlardan ortaya çıkıyor.”
“Bölgede olan bütün huzursuzluklar hep biz Kürtlere mal oldu”
Bölgede olan her olayın bedelini Kürtlerin ödediğini belirten B.S, “Bölgede olan bütün huzursuzluklar hep biz Kürtlere mal oldu.” diyerek “6-7 Ekim olaylarında mağdur olan vatandaşına ulaşması gereken devlet, görevini yapmadı. Mağdur ve muhtaç insanlara et dağıtan kişilerin öldürülmesine göz yumulup, onlarında ölümlerine seyirci kalmakla birlikte Kürtler olarak yine bedelini biz ödedik. Bölgede olan bütün huzursuzluklar hep biz Kürtlere mal oldu. Cizre`de de birçok yerde Müslüman Kürtler imha edilmek istendi. Fakat ne yazık ki, ciddi ölümler olmadı. Ama Diyarbakır`da ne yazık ki, o kardeşlerimiz şehit edildi. Bu ölümlerin müsebbibi muhakkak ki her iki taraftır. Birini, diğerinden ayırmak pek fazla mantıklı değildir. Sonuçta kimsenin faydasına olmayan bir süreç başlatıldı.” diyerek sürecin PKK ve hükümete yaradığını kaydetti.
Bize bu zulmü reva gördüler!
‘Keşke bu olaylar olmasaydı!, bu gün burada olmazdım` diyen B.S, “Bugün benim burada olmamdaki en büyük sebep huzursuzluktan dolayı geldik. Bugün burada olacağıma ben evimde, işimin başında olurdum. İçimdeki bu yangını sizinle paylaşmak zorunda kalmazdım. Bizler elbette bunları yaşamak istemezdik. Ama sonuçta bunun olması içinde bu olaylarla elde edecekleri kârı düşünen kişiler veya şahıslar, bize bu zulmü reva gördüler.” diye konuştu.
“Bizi bu duruma düşürenleri Allah (c.c) havale ediyoruz”
Sadece bölgede değil, bütün Türkiye`de bir an önce huzurun olmasını temenni ettiklerini ifade eden B.S, “Hepimizin yıllardır özlemle beklediği ve iple çektiği barış ve huzur dedikleri artık bir gelse de görsek. Temennimiz odur ki sadece bölgede değil, bütün Türkiye`de bir huzurun olmasıdır. Bizi bu duruma düşürenleri Allah (c.c) havale ediyoruz.” ifadelerini kullandı. (İbrahim Koçyiğit- İLKHA)